Toplumca acıların ve hüzünlerin sevinçleri gölgelediği bir bayramı geride bıraktık. Bu arada, yorgunlukların dinlenceleri bastırdığı bir bayram tatili de bitmek üzere.

Bize de bu yaşam diliminden bilincimizde ve yüreğimizde kalanları sizlerle paylaşmak ve bu yaşananlardan toplumsal dersler çıkarmak kalıyor…

BAYRAM GAZZE'YE UĞRAMADI…

Filistin halkına karşı yıllardan beri acımasız bir biçimde 'orantısız güç' kullanan 'İsrail', bayram mayram dinlemedi. Hatta Gazze'ye yapılan bombardımanların en yoğunları özellikle bayram günlerinde oldu. Yani bayramda Gazzelilere gökyüzünden tonlarca şeker yağdırıldı…

İsrail terörünün geldiği nokta, 'artık sözün bittiği yerdir…'

Emperyalist sömürüden nemalanan güçlü ülkelerin bu katliam karşısında sessiz kalmaları ise artık sömürülen insanlığın emperyalizme ve teröre karşı daha güçlü sesler çıkarmasını gerektiriyor

Sözün bittiği o yerde artık haykırılması gereken ses, 'başta BM olmak üzere tüm uluslararası örgütlerin emperyalist odakların etkisinden arındırılarak demokratikleştirilmesi…' olmalıdır.

Gazze için bolca timsah gözyaşlarının döküldüğü Türkiye'de ise öncelikle görmemiz gereken iki gerçek var:

1. Ortadoğu, Filistin ve Gazze'de sürdürülen kirli savaşın esas nedeni 'etnik ya da dinsel ayrılıklar değil, küresel sömürü ayrılıklarıdır…'

2. Gazze'de ve 'Gezi'de orantısız güç kullananlar aynı yolun yolcusudurlar…

Bu gerçekler görüldüğünde gerçek bayramlar yapılacaktır 'biz de ve tüm ülkelerde…'

BAYRAMDA BİRBİRİNİ KATLEDEN MÜSLÜMANLAR...

Bayram boyunca İslam coğrafyasında yer alan birçok ülkede, 'Müslümanların mezhepsel ya da etnik ayrılıklar üzerinde oluşturdukları terör örgütlerinin yaptıkları katliamlar' da durmadı.

Örneğin Irak'ta IŞİD, Müslüman Şiilere ve Türkmenlere kan kusturdu… Suriye'de hepsi birbirinden daha Müslüman olan(!) örgütler kan dökmeye devam ettiler… Filistin'de Hamas ve El Fetih militanlarının bir araya gelmesini İsrail(!) bile beceremedi…

Bu arada IŞİD gibi çağdışı bir terör örgütünün yandaşlarının İstanbul'da kıldıkları bayram namazında 'cihat' naraları atmaları ise yangının kapımızdan içeri girdiğinin açık örneğidir.

Bu konuda Rusya Devlet Başkanı Putin şöyle bir değerlendirme yapıyor: 'Üç yıl sonra dünya, Türkiye'de El Kaide terörünü konuşacaktır. Cebinde akrep taşıyan sonucuna katlanır…' Yoksa Putin haklı mı?...

Uluslararası güvenilir kayıtlar, 'son beş yılda dünyada terör ve savaş yüzünden ölen Müslümanların yüzde 70'inin, diğer Müslümanlar tarafından öldürüldüğünü…' gösteriyor.

Müslümanlarla terörün bu denli iç içe girmesi ve bu terörün kapımıza dayanması, Türkiye kamuoyunun 'dinsel inançlar ve barış' konusunda daha ciddi düşünmesini gerektiriyor.

Unutmayalım, karanlık güçlerin eline geçen en yüce değerler bile bir katliam aracına dönüşebilir…

TRAFİĞİN BAYRAM KATLİAMI

Bayram tatili boyunca 'trafik canavarı' yine durmadı. Bilançoda yüzü bulan ölümüz ve binlerce yaralımız var.

Bu trafik katliamı rakamlarını 'terör' ile kıyaslayarak olaya 'trafik terörü' demek; bence terörü küçümseyerek meşrulaştırmak, trafiği sorununu ise abartmaktır. Çünkü terör hiçbir sorunla kıyaslanamayacak kadar illettir.

Ülkemizdeki trafik sorununun temelinde 'eğitimsizlik', daha doğrusu 'görgüsüzlük' yatmaktadır. Çözüm, trafik kültürümüzün geliştirilmesindedir.

Daha açıkçası, 'ülke yönetimimizdeki ve yollarımızdaki kalitesiz/ maganda sürücüleri azalttığımız ölçüde, trafik sorunumuz da azalacaktır…'

Ve ben inanıyorum ki, gelecek bayramlarda bunların ikisi de azalacaktır.

BAYRAMA DAMGA VURAN PARALEL İŞLER…

Yıllardan beri 'mağdur edebiyatı…' söylemlerini ve 'cambaza bak!..' yöntemlerini çok iyi kullanan Başbakan RTE, son aylarda yeni bir can simidi buldu.

Ramazanın son sahur gecelerinde başlayan ve bayram günlerinde süren 'paralel yapıcı avı…'

Bu olay nedeniyle Türkiye'nin bazı temel sorunları tekrar yakıcı olarak gündeme geldi. Son yaşananların da açıkça gösterdiği gibi; 'ülkemizde insan hakları, adalet, hukukun üstünlüğü, bağımsız yargı gibi alanlarda çok ciddi eksiklerimiz var…'

Ve bu değerler bir gün mutlaka herkese gerekli olacak niteliktedir…

Son 'av'da yaşanan tüm kirlilikler ise 'bize geçmişte paralel yürüyenleri' hatırlatıyor… Tıpkı AKP'nin o meşhur şarkısında olduğu gibi…

Bu arada, herkes av ve avcı telaşındayken oynanan 'ünlülerin futbol maçı(!)' şaklabanlığında, 'Hakan Şükür' gibi bir ustanın olamayışı ise yürekleri dağladı…

KADINLARIN BAYRAM KAHKAHASI…

RTE'nin yardımcısı ve sözcüsü Bülent ARINÇ'ın 'kadınlar herkesin içinde kahkaha atmamalı…' diyen iffetli fetvası(!), Türkiye kamuoyunda ve özellikle dış basında tepki toplamaya devam ediyor.

'Gülsek mi, ağlasak mı?..' diyeceğim ama tepeden tırnağa vıcık vıcık kalitesizlik yansıyan bu tür çıkışları kanıksadık galiba…

Çünkü ne zaman şimşekler RTE'nin üzerine yoğunlaşsa; arınçlı bir biçimde ağlayan abisi, bir paratoner gibi kahramanca ortaya atılarak tüm şimşekleri etkisiz hale getirir… Çünkü o yol arkadaşlarının düşüncelerini dışa vuran sözcüdür.

Duyarlı yurttaşların bu tür kalitesizliklere karşı yapılacakları ilk iş 'kaliteli bir biçimde oy kullanmak…' olmalıdır.

Bu bayram yazısını Can YÜCEL'den aldığım bir dize ile bitirmek istiyorum: 'Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir…'

Gelecek günlerimizin daha aydınlık olması dileklerimle…

Sevgiyle dostlukla.

.