RÖPORTAJ: MELTEM KARAKAŞ

Delege hesabı yapmayacağını belirten Dalgıç, 'Seçmen listesini görevlilere vereceğiz. Örgütler buradan üye yapacak. Bölgemde 800 sandık var. Bir sokağın hepsi üye olacağına, her sandıktan üyelerimiz olursa, biz her yerde olacağız' diye konuştu.

Kongre sürecini atlattınız. İlçe başkanı olduktan sonra ilk yaptığınız şey ne oldu?
Örgütsel anlamda ilk yaptığımız şey tanımaya çalıştım. Daha çok Odunpazarı'nda siyaset yaptım çünkü. Tepebaşı'nı tanımaya çalıştım. Fakat Tepebaşı'nda şunu gördüm. Kimseyi suçlamak gibi olmasın ama bayağı bir örgütsel zafiyet var. İlk yaptığım şey de bu mahalle temsilcilerini biraraya getirmek oldu. Onu bu hafta sonu yapabildim. Mahalle temsilcileri ile toplantı yaptık. Sebebi de şu: Erken seçim olur olmaz ama örgütün görevi belli. İki görevimiz var. Biri örgütlenme diğeri siyaset. Öncelikli görevimiz de örgütlenme. Örgütün seçim dönemindeki görevleri en önemli görev. Örgütlenme biçimini konuştuk. Bir model var. Çok da güzel bir model bence. Öteden beri savunduğum bir model. Daha önce genel merkez uygulansın demiş ama biraz zor. Pek uygulanmamış. Onu uygulamak için teorisini öğrenmeye çalıştım. Onu bilen, uygulayan teorisi ile çalışanlarla biraraya geldim. Şimdi onu çalışıyorum. İlk bunları yaptım. Bir örgütlenme modeli oluşturmak ve bunları en alt yani kılcal damarımız diyebileceğimiz üyelere anlattım.

Atilay Dalgıç yönetimindeki CHP Tepebaşı ilçe yönetimi şu an neler yapıyor?
Bizim sandık örgütlenme modelimiz var. Yeni modeli uyguladığımızda biz hem örgütlenme yapmış olacağız hem siyaset. Yani ilçe yönetimi olarak biz görevimizi yapmış olacağız. Uyguladığımız kadarıyla. Çünkü sandık bazlı bir şey seçmen üzerinden çalışır. Bugüne kadar hep üye üzerinden çalışma yapılmaya çalışılmış. Fakat bizim Tepebaşı'nda üye oranımız 4 binlerde. 350 bine yakın nüfuslu bir yerde 4 bin üyemiz var. Ulaşabildiğimiz üye bunun üçte biri belki. Yani üye üzerinden siyasi çalışma mümkün olmadığı için bizim yaptığımız bu sandık örgütlenme modelinin hem teorisini geliştirmek. Şu an da bunun uygulamasını yapıyoruz.

SANDIK ÜZERİNDEN ÇALIŞMA YAPILMALI

CHP'nin Tepebaşı bölgesindeki en büyük problemi örgütlenme mi? Geçmiş dönemde örgütlenme sıkıntıları yaşanmış diyebilir miyiz?
Üye üzerinden örgütlenme çalışması yapılmış. Siyaset yapabilecek, üyelerin çoğu da harekete geçirilememiş zaten. Ben bunu değiştirmeye çalıştım. Bu modelde üye üzerinden değil doğrudan seçme üzerinden bir siyaset anlayışım var. Zaten genel merkezin söylediği de buydu. Sandık üzerinden çalışma yapmamız lazım. Yöntem yanlışmış demiyim ama yeni yöntemin uygulanma zarureti varmış diyeyim.

YENİ ÜYELER LAZIM
Benim toplantıda mahalle temsilcilerinden rica ettiğim üye kazandırmak. Çünkü 4 bin küsur üyemiz var ama yaşlı üyemiz var. Onlar da çalışıyor ama önceden üye olmuş, heyecanını kaybetmiş üyeler var. Yani yenileşemeden hareket getirmek mümkün değil. Ne yaparsanız yapın tek başınıza oturun parti binasına yenilik yapamıyorsanız. Olmaz.

BU KADAR AZ GENÇLE ZOR

CHP'nin içerisinde gençlerin olmadığına dair eleştiriler sürekli dillendiriliyor…
Kesinlikle doğru. Tepebaşı gençlik kolları seçimi oldu. Yani 400 küsur genç üyemiz vardı. Maalesef 64 kişi katıldı kongreye. Bu kadar az gençle siyaset yapmak zor bu şehirde. 400 küsur gencin aktif olduğunu düşünsenize Eskişehir'de. Hepsinin militan olduğunu düşünün.



DELEGE SİYASETİ BİTSİN
Adaylık sürecinde bana soruldu. 'Gençlere nasıl ulaşacaksınız?' diye. Verdiğim cevap şu: en çok istediğim şey bu, gençlere ulaşmak. Ama bunu ben tek başıma, tek tek yapma ihtimalim yok. Üniversitelere, gençlerin olduğu yerlere girmek lazım. Gençlik kollarını, gençleri ne kadar çoğaltabilirsek; çünkü bizim gençlere ulaşacağımız dalımız, kolumuz onlar. Gençlerden de ricam bu. Büyüklere de onu söyledim. Delege hesabıyla üye dönemi bitsin. Reel siyaset yapalım. Yaptığımız işin bir siyasi amacı olsun yani. Gençlere elimden gelen desteği vereceğim. Gençleri çoğaltamazsak, onlara ulaşma şansımız azalır. Üye olmaya korkuyorlar ama oy veriyorlar. Onlarla sürekli olan bir bağ kurmamız lazım.

HERKES DERS ÇIKARDI

Geçtiğimiz günlerde Kılıçdaroğlu Adana il kongresinde bir konuşma yaptı ve şunları söyledi: 'Delege hesabı yapanların partide yeri yoktur. Parti içinde asla kavga istemiyorum. Birbirine sırtını dönenlerin hiç birisi bu partide bir yere gelemeyecektir.' Sizce Eskişehir'deki CHP'liler bu cümlelerden kendilerine bir pay ya da ders çıkarmışlar mıdır?
İlk duyduklarında evet. Kesinlikle doğru. Demin söylediğim de bu. İlk toplantımızda da bunu söyledim ben. Bundan sonra kesinlikle delege hesabıyla üye yapmayalım. Tepebaşı bölgesinde çok yok böyle ama Odunpazarı bölgesine bakın. Bir sokağın tamamı üye. Hepsi akraba, eş, dost. Öbür sokakta ise üye yok. Bunlar hep delege hesabıyla yapılmış üyeler. Yeni modelde biz 300 tane seçmen listesini buradaki beş on görevliye vereceğiz. Örgütler mutlaka buradan üye yapın. Benim bölgemde 800 tane sandık var. Yani bir sokağın hepsi üye olacağına, her sandıktan üyelerimiz olursa, biz her yerde olacağız. Genel Başkanımızın dediği çok doğru. Olmadı mı bu partide? Oldu. Tabi şuna da katılmam; üye sağlıksız, delege sağlıksız. Buna da katılmam. Hakikaten hepsi bu ülke için kaygıları olan insanlar. Partide seçimlerde bir taraf oluyorlarsa, bu o şekilde oldu, bu şekilde oldu. Onların iradesini de çok yerden yere vurmaya hakkımız yok.

CHP kongreleri diğer siyasi partilerin kongrelerine göre daha çok yazılıp çiziliyor. Adaylar, kulis bilgileri çok fazla yazılıyor. Sizce bunun sebebi nedir? CHP neden bu kadar çok yazılıp çiziliyor?
Çünkü gerçek kongrelerin yapıldığı parti CHP. CHP dışında gerçek kongre yapılan parti yok, yarışılan parti yok. AKP'de aday çıkmıyor bakın. Yarışmalı olmuyor. Bir isim belirleniyor, herkes ona oy veriyor. CHP'de gerçek kongre yapıldığı için insanların ilgisini çekiyor, yazılıp çiziliyor.

Bunları bir kenara bıraktığımızda 2019 için bir strateji belirlediniz mi?
Siyaset yapma biçimimizin biraz değişmesi lazım. Şöyle bir anlayış oluşmuş. Siyaseti genel merkez yapsın, il başkanı yapsın, ilçe başkanı yapsın. Ve bütün sorumluluğu bunlar alsın. Böyle bir şey yok. Mahalledeki adamın benden ne eksiği var. İlçe başkanı olmadı diye buna katkı vermeyecek mi? Hafta sonu konuşmamızda bu çıktı. Özlediğim buydu zaten. İnsanlar kendi mahallesinin yönetimini kursunlar. Bizim tüzüğümüzde mahalle temsilcileri var. Her mahallede siyaset yapılmasını sağlayacağım. İl başkanının Sivrihisar'ın köyüne gidip siyaset yapmaya çalışması çok zor. Yerel birimlerimizi güçlendirmeliyiz. Her mahallede mahalle meclisi kurmalıyız. Sandık örgütlenmesi de o. herkese ulaşmanın yolunu arayacağım.

CHP'nin belediye başkanları üzerinden insanlarla ilişki kurduğuna dair söylemler dile getiriliyor sık. sık. CHP örgütünün belediye başkanlarından ziyade örgüt olarak tek başına sahada kendini anlatması gerektiği söyleniyor. Siz buna katılıyor musunuz?
Kesinlikle katılıyorum. Bu şundan da olmuş. Özellikle kendi bölgem için söyleyebilirim. İyi bir belediye başkanımız var ki nereye gitseniz yani onun kurduğu siyasi bağ değil, gönül bağı. Böyle bir alt yapısı var. Ben belediye başkanı ile bir yere gittiğim zaman görüyorum siyaset filan değil. Bu kadar başarılı olmasının sebebi de biraz bu, herkesin yönelimi ona olmuş. Siyaset yapanların da kolayına gitmiş bu. Çünkü işler yürüyor, hiçbir sıkıntı yok. Ama örgütle belediyenin görevleri farklı. Çünkü şunu düşünmek lazım, bu anlayışla belediyeyi kaybedersek, - inşallah kaybetmeyeceğiz - belediyesiz yerde siyaset yapılmaz anlayışı kadar da kötü bir anlayış yok. Bu partinin belediye başkanları yokken de örgütleri dinamikti. Kolaycılık yapılmış doğru. Belediyenin başarılı olmasından, her yere ulaşmasından dolayı. Belediye başkanımız her yere gidiyor. Örgüt bunu kendi adına siyaseten yapılmış olarak düşünüyorsa o zaman kendi yapacağı bir şey kalmıyor zaten. Onu belediye kendi hizmet olarak yapıyor. Örgüt kendi görevini yapmalı.

ÖRGÜT BAŞKA BELEDİYE BAŞKA
Belediyenin düzenlediği toplantılar siyasi toplantılar değil. O yüzden orada biz CHP'yi çok konuşmuyoruz. Belediyenin alanına giren toplantılarda ben halkın dertlerini dinlemek için katılıyorum. Amacım siyaset yapmak, parti politikasını anlatmak değil. O belediyenin etkinliği olduğu için orada siyaset konuşmuyoruz.

ÖRGÜT KENDİNİ SORGULAMALI
Oylara baktığımız zaman belediye başkanının aldığı oyla partinin aldığı oy arasında ciddi bir fark var. Aradaki bu fark, şunu diyorlar insanlar CHP amblemine mühür damga basmaz. Ama belediye seçiminde basıyorlar. Örgütün kendini sorgulaması gereken yer biraz da burası. Bu farkın sebebi. Gittiğimiz zaman o farkın sebebini görüyoruz aslında. Başkanın karakteri biraz buna müsait. Bu herkese dokunmak ile ilgili bir şey. Belediyecilik sadece yol yapmak, çöp toplamaktan çıkardığı için biraz da örgütün buradan alacağı çok ders var. Herkese dokunabilmemiz lazım.

AYRIŞMAYACAĞIZ

Geçtiğimiz günlerde Akın Sallarel'i ve Sinan Özkar'ı ziyaret ettiniz. Bu ziyaretler bir mesaj mı? Artık CHP içindeki buzlar erimeye mi başladı?
Benim hiçbir buzum sıkıntım yok. Biz buraya babamızın işini yapmaya gelmedik. Biz bu salınımı yakalayamazsak acısını çekeriz. Sinan Özkar mesleğe başladığım günden beri 20 yıllık arkadaşım. Hiçbir zaman bir sorunum olmadı. Şimdi ikisi de CHP yöneticisi olduk. Artık daha çok ortak noktamız var. Ayrışmamız mümkün değil. Hiçbirisiyle seçilmişlerle problemim olmadı, olmaz da.

ÜÇ ÖRGÜT AYNI BİNADA OLACAK
Bu ayrı gözükmenin sebebini biraz da şuna bağladılar aslında. İki binanın ayrı olması. Odunpazarı ve ilin birlikte hareket etmesi, Tepebaşı'nın ayrı hareket etmesi. Dışlandı gibi bir şey çıkardılar bu durumdan. Şöyle iyi bir haber var. Genel merkez de bir bütçe ayırmış galiba. Bina arayışı yakında başlayacak. Hele öyle bir şey yapabilirsek, bu fiili mekansal bölünmüşlüğü ortadan kaldırırsak bence çok daha iyi olacak. Bu yıl içinde olacak o sanırım.



FAYDADAN ÇOK ZARAR

Eskişehir'de CHP'nin toplumsal muhalefet ile çok bağ kuramadığına dair ciddi eleştiriler var. Siz hafta sonu Demokrasi için Birlik Platformu'nun OHAL'in kaldırılması için yaptığı basın açıklamasına katıldınız. Bunların devamı gelecek mi? Şehirdeki toplumsal muhalefetle ile ilişkileriniz nasıl olacak?
Geçenlerde Platform'un toplantısına katıldım. Orada da söylediğim şu: biz birbirimizi sevmek, aynı kulvarda yürümek zorunda değiliz. Ama şu an bir şemsiye altında birleşmek zorundayız. Benim en büyük kaygım, eleştirim bunu kendi partime de yaparım; onun yanında olmayalım, bununla gözükmeyelim, bununla fotoğraf çektirmeyelim. Bu bize faydadan çok zarar getiren bir şey. Sol düşünmek zorundayız. Biz kendi çizgimizden ödün vermemeliyiz. Parti, genel merkez de dahil olmak üzere şu kaygıları aşmalı. İşte Enis Berberoğlu cezaevine girince, Beşiktaş Belediye Başkanı görevden alınınca biz bunları söylediğimizde bir anlamı olmuyor. Dokunulmazlık kaldırılırken biz bir değerlendirme yapmak zorundaydık. Toplumda sürekli bir hassasiyet yaratılıyor. Rasyonellikten çıkıp da sırf o algıyla bir şeyler yapılabilir mi? o yüzden ben solcuyum o kaygıları hiç taşımıyorum. Onunla olmayalım, bununla gözükmeyelim. Ortak bir amacımız var. Sol platformla, sol kesimle her zaman birlikte olmaya çalışacağım.












Editör: TE Bilisim