Yılmaz Hoca varken önünden geçmem. Ama Hoca bırakırsa tabii ki Büyükşehir adayıyım.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun birçok özelliğini rahmetli Ecevit'e benzetiyorum
Demek ki partinin milletvekili olarak bana ihtiyacı yokmuş ki bana aday ol diye arayan olmadı.
Kazım Kurt'tan yeni görevinde iyi şeyler yapmasını bekliyorum.
Salih Koca'nın daha öğreneceği çok şey var
Nabi Avcı'nın akademisyenliği daha önemliydi. Keşke orada kalsaydı.
Bence Süheyl Batum'un siyaseti bırakması gerekiyor.
Erman Gölet siyasete devam edecekse geriye dönüp hatalarını görmesi çok önemli
Recep Cengiz hakikatten çok dürüst, Eskişehir'e faydası olan bir insan. Eğer illa ki birini vereceklerse öyle birini versin.


Sizi 1999'a götürmek istiyorum. Tepebaşı Belediye Başkanı seçildiğinizde neler hissettiniz. O gün hissettiklerinizle bugünkü duygularınızı karşılaştırabilir misiniz?

Odunpazarı'nda, Tepebaşı'nda, çevre mahallelere ne olduğunu biliyordum. Benim ilk Yeşiltepe'ye gittiğimde bugün kanal boyuna girdiğimde bir Halkçılar Lokali vardı. Onun karşısında da bir kahve vardı. Yeşiltepe o kadardı, gerisi boş araziydi. Çamlıca da aynı şekilde 70'li yıllardan beri o mahalleleri biliyorum. Ama 1999 tarihinde işe belediye başkanlığı gözü ile bakmaya çalışıyorsun. Hatta 1999 Şubat ayı içinde aday olarak siyasi çalışmalarımızı yaparken örneğin Sütlüce, Yeşiltepe ve Çamlıca'da birçok yerde çamurda ayakkabılarım kaldı. Orada dedim 'bunca zaman belediye başkanları neden buralara hiç bakmamış, buralara alt yapı, üst yapı gelmemiş' diye. Kışın çamur yazın toz. Fosseptikler ortada akıyor, çoluk çocuk üzerinde oynuyor. Neticede dedim ki belediye başkanı olursam ilk işim bu altyapıya girmek ve bu mahalleleri tozdan çamurdan fosseptikten kurtarmak. Gerçekten de belediye başkanı olduk. Baktık o zaman Tepebaşı küçük kasaba gibiydi. Bütün yatırımlar Odunpazarı bölgesine yapılmış, hatta belediyelerin ayrımında bile Tepebaşı'na üvey evlat gibi bakılmış. Üzülüyorduk. Karşıda mesela Odunpazarı tarafında büyük alışveriş merkezleri açıldı. Bizim bu tarafta büyük bakkal yoktu. Öyle bir bölgeydi. Neticede 2004 tamamlandı. Ben şöyle bir hesap yaptım. Eskişehir'de alt yapı 1982-83 yıllarında o dönemin Valisinin gayretiyle başlamış. 1983-99 arasında altyapısı ve üstyapısı biten 660 sokak yapılmış. Biz 4,5 senede 1200 sokak bitirmişiz. Çok ciddi iş yapmışız 17 senede yapılanın aşağı yukarı 2 katını 4,5 senede yapmışız.

1999'da neden Odunpazarı değil de Tepebaşı Belediye Başkan adayı oldunuz?

Seçim öncesi bir gün Yılmaz Hoca'nın odasındayız. O zaman rektör değil. 'Beraber seçime girelim' diye konuştuk. Ben ona 'hocam dedim sen siyasete girecek misin?' dedi. O da 'Gireceğim' dedi. 'Nereden gireceksin?' dedim. 'Ben milletvekilliği istiyorum' dedi. 'O zaman desteklersen ben de belediye başkanı adayı olacağım' dedim. O yıllarda DSP'de bazı istifalar vardı. Buradaki milletvekilleri yerinde kalınca rahmetli Ecevit onların yerin oynatmak istemedi. Ecevit vefalı bir insandı. Büyükerşen'e 'Gel sen Eskişehir Büyükşehir'e aday ol. Ahmet de beldelerden birine başkan adayı olsun' dedi. Esas benim kökenim Odunpazarı. Ama benim muayenem Tepebaşı'nda. Ağabeyimde rektör olunca ben de Tepebaşı'na aday oldum.

2004 seçimleri nasıl geçti?

2004'te o kadar çalışmamıza rağmen vizyon açısından da bir sorun oldu. Biz sanata kültüre de önem veriyoruz. 'Bölgemizi bu açıdan zenginleştirelim' diyoruz. Heykel Sempozyumu yapalım, heykeller yapalım. Neden yapalım bunu? Karamürsel ahşaptan yapıyordu. Mersin'de mermer vardı. Başka yerlerde beton, metal vardı. Tartışırken tuğla kiremit sektörü aklımıza geldi. Hem buradaki köklü sektörlerden bir tanesi. İlk yılın kitapçığının önsözünde, Yılmaz Hoca'nın da dediği gibi 'Belediyecilik yol yapmak çöp toplamak değildir. Beldenin insanlarının sanata kültüre sosyalleşmeye de ihtiyacı var' demişim. 2004'de geldiğimizde seçimde CHP bir takım evrakları yetiştiremedi. Bundan dolayı seçime girmedi. Ama bizim canımızı sandıkta yaktılar. Hiç beklemediğim şekilde seçim kaybettim. Seçim bitti Yılmaz Hoca kazandı. Odunpazarı ve Tepebaşı'nı AKP aldı. Muayenemde çalışıyorum, seçim kurulundan çoğu benim hastamdı. Biri geldi 'seni sandıkta yediler' dedi. 'Biliyorum' dedim. 'Ama öyle böyle değil' dedi. 'Senin 11 bin oyunu iptal ettiler' dedi. Biliyordum bir şeyler ama bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum. Zaten bizim işimiz bitti. Biz hemen hocayı kurtarmaya öteki tarafa koşturduk. Yoksa Yılmaz Hocayı da yiyeceklerdi.

CHP'de mi politika yapmak daha zor DSP'de mi?

Şimdi şöyle bir şey ikisinde de hiçbir zorluk yok. Yıllarım CHP içinde geçti. DSP'ye geçtiğimizde zaten oradaki çoğu arkadaş CHP'den. Omuz omuza mücadele ettiğimiz arkadaşlardı. Benim siyaset anlayışımı çok net biliyorsunuz. Benim kavgayla işim yok benim işim barış. Parti içinde de aynı şekilde. Mesela baktığında Antalya'nın kaybetmesindeki neden merkezle ilçe belediyelerinin anlaşamaması. Eskişehir'de biz 1999'dan beri Yılmaz Hocayla hiçbir sıkıntı yaşamadık. Bizim buradaki başarının en önemli nedeni kavga etmeden işi başarılı bir şekilde götürmektir.

CHP'nin potansiyel milletvekili aday adaylarında sizin isminiz hep önde çıktı. Herkes 'Ahmet Ataç birinci sıra olacak Eskişehir'de CHP'den 3 milletvekili çıkacak' dedi. Bu konuda size bir teklif geldi mi, böyle bir düşünceniz oldu mu?

Bu yönde bana çok ciddi bir baskı vardı. Ben hiç kimseye 'beni milletvekili yapın' diye teklifte bulunmadım. Buradan Genel Merkeze beni teklif etmek için gidenler oldu. 'Partinin bana ihtiyacı varsa ararlar. Ben de partim için her türlü göreve hazırım' dedim. Demek ki partinin bana ihtiyacı yokmuş. Çünkü ben buraya belediye başkanı olarak seçilmişim Burada sorumluluğu olan bir insanım. Ben başka sade bir vatandaş gibi ya da sade bir partili gibi burayı bırakıp farklı bir macera arayamam. Aldığım oya ihanet gibi olur, hoş olmaz. Adaylık için son istifa günü saat 17.30'da ben 'oh çok şükür' dedim. Kendileri bilir biz önümüze işimize bakacağız.

Siz ithal adaya karşı olduğunuzu defalarca dile getirdiniz. Şu anda Genel Merkezin 'Eskişehir'e ithal aday gönderir' diye çekinceniz var mı?

Genel Başkanımız Kemal Bey'in buraya geleceği söyleniliyor. Keşke öyle bir şey yapsa. Hani ithal aday düşüncenden vazgeçtin mi? Dersen. Hayır değil. Öyle bir şey gönderilecekse Eskişehir doğumlu biri gelsin. Kişi uzun zaman Eskişehir'de değildir. Ama burada büyümüş, burada okumuştur. Burayı bilen anası babası burada olan biri gelebilir. Kemal Kılıçdaroğlu'nun Danışmanı olan Recep Cengiz'in ismi geçiyor. Recep hakikatten çok dürüst, iyi, Eskişehir'e faydası olan bir insan. Eğer illa ki birini vereceklerse öyle birini versin. Yoksa bu, birini önerme gibi anlamında değil.

CHP genel seçimlerde ne kadar oy alır, iktidar şansı görebiliyor musunuz?

Genel başkan 'yüzde 35' dedi. Tabi en büyük dileğim bu. CHP yüzde 35 alsa, yüzde 15 MHP alsa iktidarsın yani. Oyumuzu arttırmak için büyük bir çabayla çalışacağız. Ama ne kadar artar ne olur bilmiyoruz. Bir de şimdi biz Eskişehir'den mesulüz. Ama Türkiye'deki diğer illerde ne olacağını bilemiyorsun. Yani sandıklara sahip çıkabilecekler mi? Bazı şeyleri çok iyi düşünmek lazım. Bana 'Tepebaşı sana dar geliyor' diyorlar. Dar gelsin. Tepebaşı'ndaki Sol'un varlığını kimse inkar edemez. Türkiye çapında varlığı var. Ben şimdi niye burayı riske atayım?

2019'da Yılmaz Hoca aday olmaz ise Büyükşehir Belediye Başkanlığı için hedefiniz var mı?

Yılmaz Hoca'nın kendisine ben bunu defalarca söyledim, Hoca varken önünden geçmem. Ama Hoca bırakırsa tabi ki adayım. Emeğim çok büyük bu şehre. Büyükşehir Belediye Başkanlığını da yapmak isterim.

Büyükşehir adaylığı konusunda Kazım Kurt ile aranızda rekabet yaşanır mı?

Dileyen herkes aday olur. 'Hodri meydan' gibi bir laf etmem. Neticede Genel Merkez kararını veriyor. Eskişehir halkının direk oylaması ile yapılsa, kimin aday olması gerektiği ortaya çıkar.

Partide önseçim yapılsa siz daha avantajlı görünüyorsunuz.

Evet, gerçekten alırım. Dediğim gibi benim partiyle olan ilişkim çok farklı. Sağ olsunlar onlar da hiçbir zaman benim önümden geçmiyorlar. Ama benim de partim çok kıymetli, çok değerli. Benim ağzımdan CHP için hiçbir zaman kötü ya da olumsuz laf çıkmadı. Baba ocağım CHP. Çocukluğumuzda evimizde iki cumhuriyet lafı geçerdi. Biri Türkiye Cumhuriyeti bir de Cumhuriyet Gazetesi. Tabi buna bağlı olarak CHP. Bizim için onlar çok kıymetli. O nedenle CHP bizim vazgeçilmezimiz.

Sanata olan sevginiz küçüklükten mi geliyor?

Benim el yeteneklerim çok iyidir o nedenle de çok iyi bir diş hekimi oldum ben. Çok resim yapardım. Babam aydın bir insan olmasına rağmen resim yapmama 'derslerimi ihmal ediyorum' diye kızardı. Mesela futbolu da çok severdim. Kan ter içinde eve gelirdim. Ona da kızardı 'yine dersleri ihmal ederim' diye. Babam eğitime çok değer veren bir insandı. Biz üç kardeşiz. Üçümüz de çok iyi eğitimler aldık. Çok iyi noktalarda bulunduk, bu bizim kendi gayretlerimizle olan bir şey tabi ki. Onun için bugünlere şükür.

Eskişehir'deki okul ve camilere yaptığınız yardımlarla da öne çıkıyorsunuz?

Bu konuyla ilgili düşünceleriniz neler?

Yasanın buna yol vermesi önemli. Biz her sene 1 milyon liralık ayrı bir ihale yapıyoruz. Bunu okullara ve camilere harcıyoruz. Bunu belki Türkiye'de bu şekilde yapan başka bir belediye yoktur. Benim eğitime bakış açım bu. Bazı devlet okullarına gittiğinizde tuvaletleri eskimiş, kokar vaziyette. Sınıfların kapıları kırık, bahçeler kötü durumda, boya badana yok. Şimdi bu okuldaki çocuk hangi moralle okuyacak, hangi moralle derslerini iyi yapacak. Ama orada küçük darbelerle fiziki imkanları değiştirdiğin an o çocuk ve ailelerin moralleri yerine gelir. Biz bunu 2004 öncesi de yapıyorduk. Ama bu kadar büyük değildi.

Eskişehirspor'da daha önceki yıllarda yöneticilik yaptınız. İleride Eskişehirspor Başkanlığını düşünüyor musunuz?

1989'da Selami (Vardar) abi belediye başkanı seçildi. Vardar, 3'üncü ligdeki Eskişehirspor'u kucağında buldu. Telefon çaldı. Selami abi aradı. 'Ben seni Eskişehirspor'a alacağım' dedi. 'Alma benim param yok' dedim. 'Senden para mı isteyen var?' dedi. Ben de 'Tamam dedim emrin olur' diye yanıt verdim. Eskişehirspor'un 2. Başkanı oldum. Güzel bir yönetim kurulu vardı. Baktık ciddi borçlar var, takım çok güçlü bir takım değil. Ondan sonra önce borçların ödenmesine geçtik. O zaman SSK borcu, vergi borcu transfer borçları vardı. Bunları biz bir kaç yıl içinde hepsini temizledik. Sonra transferler yaptık. İkinci lige çıktık. (Bugünün 1. Ligi) 2. Ligde bir süre gitti. 2 ligde son bırakacağımız yıl, 1994'de Selami abi 'ben aday olmayacağım' dedi. Seçim oldu Aydın Arat kazandı. 'Sen git teslim et' dedi. Ve borç yok kasada da bir miktar para var. Bir tek borcumuz transfer taksitleri ama Türkiye'de şampiyon olmuş bir genç takımımız var. Rahmetli Aydın Arat'a gittim. O zamanın parası ile 600 milyarı (Bugünün parası ne kadar bilemem) ona teslim ettim. Rahmetli Aydın Arat bu parayı küçümseyerek, 'Nakit para dediğiniz para bu mu?' dedi. Bende, 'Başkan, sen yenisin. Bu işleri pek bilmiyorsun herhalde. Seni de bıraktığında göreceğiz' diye kızarak odadan çıktım. Dediğim oldu. Eskişehirspor'da alnımızın akıyla güzel işler yaptık. Başkanlık konusuna gelince, Halil Ünal zamanında söylemiştim 'Eskişehirspor'un bütçesi 66 milyon. Bizim yıllık 100 milyon. Bunlar 66 milyonla 22 kişiye bakamıyorlar. Biz 100 milyonla 300 bin kişiye bakıyoruz. Gelirler çok iyi.'

Hobileriniz neler?

Benim baş hobim spor. Her sabah spor yapmaya çalışırım. İki klasik arabam var. Yazın onlara binerim onları temizlemek bütün dünyayı unutturur bana. Sanatla ilgilenirim resim sergileri falan. Seyahat etmeyi severim. Eşimi ve küçük Zeynep'imizi alıp bir yerlere gitmek hoşuma gider. Doğayı çok severim. Yüzmeyi çok severim. Yeni bir spor merkezi yapıyoruz. O da yeşil bina. Eskişehir'in spor komplekslerini zayıf buluyorum. İnşallah zenginleştirmeye çalışıyoruz.

Fobileriniz var mı?

Yok. Fobi derken yalandan korkarım. Riyakar insanları iki yüzlü insanları sevemem.

Sevdiğiniz yemekler?

Ben beslenmeme çok dikkat ederim. Balığı çok severim. Balık ve deniz ürünlerini çok severim. Sebze yemeklerini de severim. Bir Sivrihisarlı olarak, Sivrihisarlıların yemeklerini severim. Ama çok dikkat ederim. Tuz kullanmam. Kabak tatlısını çok severim. Hamur tatlılarını da severim ama yememeye dikkat ederim. Kiloma dikkat ederim he sabah tartılırım.

Tepebaşı insanı gerçekten çok mutlu

11 yıllık dönemde yapmaktan en mutlu olduğunuz, iyi ki bunu yapmışım dediğiniz projeniz hangisi?

Bizim görevimiz temel hizmetler. Asfalttır falan. Son 5 yıla baktığımızda çok ciddi işler yapmışız. 500 bin ton asfalt atmışız. 1 milyon metre kare kilit parke yapmışız. 1300 sokak bitirmişiz. Bunu ben söylediğimde inanın bu rakamlar büyükşehir rakamları. Bölgenin kişi başı düşen yeşil alan yüzde 11'lere çıkmış. Baktığınız zaman bütün illerde yüzde 2-3. Onu da en iyi şekilde yapmaya çalışmışız. Bunun dışında beni en çok etkileyen sosyal projeler. Sağlık projeleri, sanat kültür ve spor. Bu dördü çok önemli. Neden? Bunlar bire bir insana temas eden projeler. Tabi bunların içinde en sivrilen sağlık projeleri. Mesela bir Alzheimer Merkezi, bir Evde Bakım Merkezi çocuklar için Ağız Diş Sağlığı Merkezi. Bunlar çok önemli ama yine son 3 yılda yaptığımız yenilenebilir enerji konusundaki projelerde aynı değerde oldu. Çünkü bu projeler biraz ulusal kalıyor. Enerji projeleri uluslararasına da taştı. Belde evlerini kimse inkar etmez. Marka olduk

Yapmayı çok isteyip de bürokratik engellemeler nedeniyle yapamadığınız işler oldu mu?

Bahsettiğimiz sağlık projelerinde çok ayak sürüdüler bize yaptırmamak için. Ama Allah'tan belediye yasaları var. Biz bir kere yasal olmayan bir şeyi yapmayız. Biz kaçak köçek işleri sevmeyiz. Yasal yetkilerimiz varsa sonuna kadar kullanırız. Esasında sorun bürokrasinin engeli değil de bizim bütçelerimiz küçük olmasıdır. Baktığımızda Antalya'da İstanbul'daki belediyeler bizim nüfusumuzla aynı. Bizden 2-3 kat fazla bütçeleri var. Bu parasızlık biraz sıkıntı oluyor. Borcumuz ödenebilir borç olsun. Ödenmeyecek borç yapmayız. Mesela geçen 5 yılda çok ciddi yatırımlar yapıldı. Şu arada iki yıldır topa bastık. Borçlarımız ödensin sonra rahat hareket edelim, işlerimizi rahat yapalım. Paraya iyi gözle bakarsan ürüyor, çoğalıyor.

Tepebaşı'nın geleceğine yönelik hedefleriniz neler?

Tepebaşı imar konusunda olsun başka noktalarda olsun gelişmeye çok müsait. Batımız açık olduğu için kent batıya doğru gidecek. Yakında Çukurhisar ile birleşeceğiz. Bunun imar planlarının çok iyi yapılması lazım. Biz bugün buradayız ama yarın ne olur, kim gelir, ne yapar onu bilemeyiz. Biz olduğumuz sürece imar planlarını son derece dikkatli yapacağız. Fabrikalar bölgesi çok önemli bir yer. Burada mesela yüzde 53 kamu eline geçti. Başka bir plana baktığınızda bunu bulamazsınız. Zincirlikuyu'nun 2004 öncesi planlamasını yaparken şöyle bir yöntem düşündük. Türkiye'de olan bir yöntem değil. Senin mesela 100 dönüm tarlan var. Bu 100 dönümün 55 dönümünü belediyeye aktaracaksın. Orada yollar bulvarlar geniş. Bu çok güzel bir proje. Eskişehir'de çıta çok yükseldi. Belediyecilik adına bunun altına inen kaybeder. Yenilebilir enerjide Tepebaşı Türkiye'de tek.

Eskişehir ve Tepebaşı halkına bir mesajınız var mı?

Tepebaşı'nın yöneticisiyim ama Odunpazarı'ndaki bazı dostlarım Odunpazarı'nda yönetici olmadığım için bana gönül koyarlar. Gönül koymasınlar. Tepebaşı'nda yapılan iyi şeyler şehrin geneline de yansıyor. Bu çok önemli. Tepebaşı'nın hareketliliği gidişatı yatırımları son derece güzel gidiyor. Tepebaşı'nın insanı gerçekten mutlu, Tepebaşı Belediyesi'ne gerçekten güveniyorlar. Seviyorlar. Sevgi karşılıklı olursa güzeldir ki biz de Tepebaşı halkını ve Eskişehir halkını çok seviyoruz. Bu şehir son 15 yılda vatandaş olarak gerçekten destan yazdı. Şehrin aydınlık yüzünü bütün Türkiye'ye gösterdiler. Yıldız oldular. Daha burada yapılacak güzel şeyler var, çıta çok yükseldi. Eskişehirlinin bizim yanımızda olduğu sürece bizler de şevkle canla başla çalışarak şehrimizin geleceğini daha iyiye taşımak için büyük gayretimiz olacak. Keşke Türkiye Eskişehir olsa.

Size bazı isimler söyleyeceğim. Onlarla ilgili düşüncelerimiz tek kelime veya bir cümleyle söyleyebilir misiniz?

Kemal Kılıçdaroğlu: Birçok özelliğini rahmetli Ecevit'e benzetiyorum

Yılmaz Büyükerşen: Hem üniversitede hem de Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığında birçok hizmeti var. Çok yapıcı ve ileriyi gören bir insan.

Kazım Kurt: Yeni görevinde iyi şeyler yapmasını bekliyorum

Salih Koca: Öğreneceği çok şey var

Nabi Avcı: Akademisyenliği daha önemliydi. Keşke orada kalsaydı.

Süheyl Batum: Bence siyaseti bırakması gerek diye düşünüyorum

Erman Gölet: Siyasete devam edecekse geriye dönüp hatalarını görmesi çok önemli

Vural Yörük: Görevini yapmaya çalışan bir kardeşimiz

Editör: TE Bilisim