İzninizle bugünkü yazıma, söz ve müziği Zülfü LİVANELİ'ye ait olan 'Böyledir Bizim Sevdamız' şarkısının ikinci kıtası ile başlamak istiyorum:
'Kırılsa da kanadımız,
Asiye çıksa adımız,
Duyan duysun bilen bilsin (gülüm),
Böyledir bizim sevdamız…'

*****

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Prof. Dr. Yılmaz BÜYÜKERŞEN'in geçen hafta içinde ES TV'de yaptığı söyleşiden beri bu şarkı beynimde dolanıp duruyor…
Çünkü o programdaki coşkusunu, içtenliğini, kararlılığını gördükten sonra bir kez daha anladım ki, Yılmaz BÜYÜKERŞEN gerçekten 'Tam bir Eskişehir sevdalısı…'
1999 yılında 'Aşkım Eskişehir' temasıyla belediye başkanlığına başlayan Yılmaz Hoca'nın sevdası ve sevdalısı Eskişehir birlikte büyüyerek bugünlere ulaştılar…
Yılmaz Hoca, söz konusu TV programında, bir sevdalının duygusallığı ile bir bilim insanının gerçekçiliğini bütünleştirerek; aşkı olan Eskişehir'e son zamanlarda yaşatılan bazı sorunları ve çözüm yollarını Eskişehirlilerle paylaştı.
O paylaşımdan benim payıma düşen görüşleri ben de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Dilerim, yazdıklarımı okurken 'Böyledir Bizim Sevdamız…' şarkısının ezgisi size eşlik etmesidir…

ESKİŞEHİR'İN BAĞRINA DAYANAN TERMİK HANÇER…
Son günlerde kentimizde ayyuka çıktığı gibi, burnumuzun dibinde kurulması planlanan Alpu Termik Santrali, 'Eskişehir'in bağrına bir hançer gibi dayanmıştır…'
AKP/RTE iktidarı kuruluşundan beri 'yandaşlarına rant getirecek işlerde öylesine kahramanca (!) davranıyor ki…'
Yıllardan beri özellikle ülkemizin yumuşak karnı olan 'enerji sektöründe' hukuka, bilime ve etik kurallara aykırı öyle büyük kahramanlıklar (!) yaşandı ki…
Hadi diyelim ki petrol alanında oynanan oyunlardan haberimiz yok…
Ama ülkemizin dört yanında hoyratça kurulan Termik Santraller ve HES'ler doğamıza ve çevremize öyle büyük zararlar veriyorlar ki…
Üstelik 'nükleer santral' kılıcı da ülkemizin tepesinde sürekli sallandırılıyor…
Şimdi de 18 yıldan beri yerel yönetimler alanında özgür bir yıldız gibi parlayan Eskişehir, bağrına termik bir hançer dayanarak dize getirilmek isteniyor…
Bir termik santralin çevresindeki 100 km'lik bir alanda 'havaya, suya, toprağa, tüm canlılara' ve dolayısıyla 'tarıma, hayvancılığa ve turizme…' çok büyük zararlar verdiğini; gözünü rant ve cehalet bürümemiş tüm insanlar biliyor.
Onun içindir ki Eskişehir'deki ilgili meslek kuruluşları, STK'lar ve bilim kurulları haykırıyorlar:
' Doğaya ve insana kıymayın!...'
Onun içindir ki başta Yılmaz Hoca olmak üzere, belediye başkanlarımız Kazım KURT ve Ahmet ATAÇ birlikte sesleniyorlar:
' Eskişehir'i ve vatanını seven herkes Alpu Termik Santrali'ne karşı çıksın!...'
Ve çağdaş Eskişehirliler biliyorlar ki:
'Bu bahtı kara santral mutlaka engellenecektir!...'

ESKİŞEHİR SU SAVAŞLARI ÜZERİNE…
Bilindiği gibi, kentimizin içme suyu gereksinimini karşılamak için EBB ESKİ Genel Müdürlüğü tarafından yapılmakta olan Aşağı Ilıca Barajı'nın engellenmesi üzerine son günlerde yoğun tartışmalar yapılıyor.
Yılmaz Hoca haklı olarak diyor ki:
' – Ilıca Barajı'nı engelleyen siyasetçiler ve bürokratlar bu şehre ihanet ediyorlar…'
AKP/RTE iktidarının Eskişehir temsilcileri ise 'ipe un sererek':
' – O baraj değil, su bendi…' diyorlar.
Son yıllarda Porsuk ve Kalabak sularının kalitesiyle dünyaya ün salan Eskişehir'de 'su savaşları' yeni değil…
Bir zamanlar Yılmaz Hoca gibi bir atom karıncayla su savaşı yapmaya kalkan 'Bir ağustos böceği(!)' şimdilerde 'inleyen nağmeler' şarkısını söylüyor…
Koskoca Orman ve Su İşleri Bakanlığının Odunpazarı Belediyesi'ne karşı açtığı 'Şehr-i Derya su savaşı...' ise dillere komedi oldu.
Ayrıca koskoca 'Bakan'ın, son olarak yapılan 'Ilıca su savaşı…' üzerindeki ayıplarını örtmek için 'Kayı Göleti müjdesi(!)' vermesi ise bir yutturmaca…
Çünkü '25 yıl önce yapılan Kayı Göleti hiç su tutmadı ve 15 yıldır iktidarda olan AKP'nin hiçbir Bakanı o gölete bakmadı…
Ben inanıyorum ki Eskişehir Su Savaşlarını, 'çareyi fanatizm ve diktatörlükte arayanlar değil, bilimi ve demokrasiyi rehber edinenler…' kazanacaktır.

SEVDA MI, EGOİZM Mİ?...
Yılmaz Hoca'nın TV programından sonra bir basın toplantısı düzenleyen AKP İl Başkanı çok uzun bir konuşma yaptı.
Bence bu konuşma, 'Bir konuda yeterli bilgi sahibi olmadan doğru değerlendirmeler yapılamayacağının…' tipik örneğiydi.
Çünkü kamu yatırımlarında aslolan, 'yandaşlara rant sağlamak değil; bilimsellik, estetik, sürdürebilirlik ve kamu/halk yararıdır…'
Sayın İl Başkanının o konuşmada hırsla söylediği 'Eskişehir'i egoizm yönetiyor…' sözü için ise bence AKP aynasının yukarılarına doğru çok dikkatli bakması gerekiyor…
Dahası, siyaset arenamızda sorumsuzca ve kalitesizce nutuklar atarak toplumsal ortamı gerginleştiren tüm siyasetçilerin, Yılmaz Hoca'nın Eskişehir ve Türkiye sevdasından öğrenecekleri çok şeyler var…
Herkes duysun ve bilsin ki, son yıllarda 'hukuksuzluk, ayrışma, çatışma ve savaş' gibi çirkinliklerin gemi azıya aldığı güzel yurdumuzu, 'zemherinin kışı' gibi zor günler bekliyor…
İzninizle bu yazıyı 'Böyledir Bizim Sevdamız' şarkısının birinci bölümüyle bitirmek istiyorum:
'Yüce dağlar başında mı?
Zemherinin kışında mı?
Şu gönlümün bir umudu (gülüm)
Gözlerimin yaşında mı?..'
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla...