CHP Milletvekili Enis Berberoğlu 'Devletin gizli kalması gereken bilgilerini, siyasal ve askeri casusluk maksadıyla açıklamak' suçundan önce 'müebbet' sonra 25 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.
Berberoğlu'nun yeniden yargılandığı İstinaf Mahkemesi'nde 5 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına hükmedildi.
Mahkemenin ardından kararı değerlendiren CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek bu davayı tarihteki ünlü 'Dreyfus Davası'na benzettiklerini belirtti. Erkek 'Yüzbaşı Dreyfus da haksız bir şekilde ağır ithamlarla yargılanmıştı. Ama sonuçta hakikat ortaya çıktı ve aklandı. Enis Berberoğlu suçsuzdur' dedi.
Muharrem Bey'in bu açıklaması ile 'Dreyfus Davası' yıllar sonra bir kez daha anımsandı.

DREYFUS CASUS MU?
1888 yılında Almanya ile yaptığı savaşta, büyük kayıplar veren ve çalkantılar yaşayan Fransa üst yönetimi ve genel kurmayı, halkın dikkatini başka yönlere çekip, milliyetçi ve dini duyguları ayakta tutabilmek için çıkış yolu arıyordu.
Paris Alman Elçiliği'nde hizmetli olarak çalışan bayan, çöp kovasında bulduğu bir mektubu yetkililere verir. Bulunan mektubun içeriğinde Fransa'ya ait bazı gizli askeri belgeler vardır.
Fransa Hükümeti'nin başlattığı soruşturmada şüpheler Genel Kurmay'da görevli Yüzbaşı Alfred Dreyfus'un üzerinde toplanır. Bunun nedeni mektuptaki el yazısının Yüzbaşı Dreyfus'un el yazısına benzerliğidir. Yüzbaşı yazının kendisine ait olmadığını söylese de kimseyi inandıramaz.
Dreyfus, 1894 yılında tutuklanır ve müebbet hapis cezasına çarptırılır.

EMİL ZOLA'NIN MÜCADELESİ
Fransa'da, Dreyfus'un masum olduğuna ve mahkemenin baskılar sonucu karar verdiğine inananların sayısı oldukça fazlaydı.
Ünlü romancı Emile Zola 'İtham Ediyorum!' başlıklı yazısıyla yargıya baskı yapıldığını iddia ederek üst yönetimleri suçladı. Zola'ya, yakın gelecekte Fransa'yı yönetecek Clemanceau gibi politikacılar da destek oldu.
Bir süre sonra Dreyfus'un mahkumiyetinde kullanılan belgelerin askerî istihbarat tarafından düzmece bir şekilde hazırlandığı ortaya çıktı.
Gerçeklerin ortaya çıkması sonucunda, Dreyfus 1899'da askeri mahkemede yeniden yargılandı. Ancak; mahkeme adli hatayı kabul etmek yerine, Dreyfus'u 'hafifletici nedenleri dikkate' alarak bu kez 10 yıl hapse mahkum eder.
Hiçbir suçu olmayan Dreyfus'un aklanması tam 12 yıl hapiste yattıktan sonra 1906'da yeniden yargılanmasıyla mümkün olabildi.
Bu dava ile dünyanın her yerinde; siyasilerin ve askerlerin baskısı altında kalarak verilen kararların adil olamayacağı, yargı bağımsızlığının insan hakları açısından çok önemli olduğu daha iyi anlaşıldı.

CELAL BAYAR'IN GÜNLÜĞÜ
3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, 27 Mayıs darbesinin 'çok tartışılan' Yassıada Mahkemesi'nde idama mahkûm edildi. Cezası daha sonra müebbede çevrilen Bayar; Kayseri Cezaevi'ne konulmuştu.
Celal Bayar, Kayseri Cezaevi'nde tuttuğu günlüğüne 1 Ağustos 1962 tarihinde şöyle yazmış;
'Dreyfus davası, İftira ve mahkeme yönünden bizimkine çok benzemektedir. Fransız milleti bu adaletsizliği tamir etmiştir... Bizde ise bir Zola, bir Clemenceau çıkmamıştır...'
Sözü, haksızlığa uğradığını düşündüğü bir insanın masumiyetini kanıtlamak için uğraşan, hatta yaşamını bile bu yüzden kaybeden Emile Zola'nın ünlü yazısının son cümlesi ile bağlayalım;
'Gerçek yürüyor ve onu hiçbir şey durduramaz'