İstanbul'un resmen işgal edildiği 16 Mart 1920 günü.
Osmanlı Mebuslar Meclisi'ni temsil etmekle görevlendirilen Abdülaziz Efendi, M. Vehbi Efendi ve Hamidiye Kahramanı Rauf (Orbay) Bey, saraya gittiler.
Rauf Bey, bundan sonrasını şöyle anlatır;
'Vahdettin bu heyecan ve ümit ummanından nasipsizdi. Korku yüreğinde yer etmişti.
- Vaziyet meydandadır. İsterlerse yarın Ankara'ya girerler.. dedi.
Bu adamın endişelerini yenmenin mümkün olmadığını bilmekle beraber kendimi tutamadım.
–'Müsaade buyurun, dedim. Misak-ı Milli ile tespit edildiği gibi, hilafet ve saltanat makamı ile memleketin kurtarılması mücadelesi yapılmaktadır. Milletin sizden istediği, Meclis kararı olmadan herhangi bir milletlerarası vesikayı imzalamamanızdır. Aksi takdirde geleceği çok karanlık görüyoruz.'
Vahdettin bu sözlerin üzerine sinirlendiğini açıkça belli eden bir tavırla oturduğu yerden kalkıp şöyle dedi:
'-Bir millet var koyun sürüsü... Buna bir çoban lazım. O da benim.'

YA MUSTAFA KEMAL NE DİYOR?
Dünya, savaşlar kazanan büyük komutanlar ile doludur. Ama, Kurtuluş Mücadelesi sürerken bir yandan da ulusunun demokratik yönetimlere kavuşmasını düşünen lidere kolay rastlanmaz.
Mustafa Kemal'in 1919 Amasya Genelgesi'nde vurguladığı 'Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır' hedefi, Erzurum ve Sivas Kongrelerinin 'Ulusal iradeyi egemen kılmak esastır' ilkesi yeni kurulan devletin temel dayanağı olmuştur.
Savaş koşullarında hazırlanan 1921 Anayasası'nın ilk maddesi ise
'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' olarak belirlenmişti.
Tüm bu gelişmeler Anadolu'da yeni kurulmakta olan devletin yönetim
şeklinin 'Cumhuriyet' olacağını adeta müjdeliyordu.

CUMHURİYETİ YAŞATMAK KURMAKTAN DAHA ZORDUR
Cumhuriyetin çok açık ve net ilkeleri vardır;
Cumhuriyet yönetimleri; sömürgecilere karşı tam bağımsızlığı, kulluğa karşı yurttaşlığı, hurafelere karşı bilimsel öğretimi, çağdaşlığı savunur.
Cumhuriyet, Cumhur'un (halkın) sadece bir bölümünün istek ve tercihlerinin egemen olduğu bir rejim değildir.
Cumhuriyetin gerçekten 'Cumhur'un egemenliğine' dönüşebilmesi ise ancak demokrasi, laiklik ve ulusal egemenlik ilkelerine uyulması ile mümkün olur.

'TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN TEMELİ KÜLTÜRDÜR'
Atatürk 'Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür. Kültür; okumak, anlamak, görebilmek, görebildiğinden anlam çıkarmak, ders almak, düşünmek, anlama yeteneğini eğitmektir.' demiştir.
Gazi'nin bu güzel sözünden hareket ederek;
Okuyalım, okuduğumuzu anlayalım, yurdumuzda ve dünyada olanları görelim, gördüklerimizden anlam çıkaralım, ders alalım ve düşünelim.
Bizler; yönetme gücümüzü belli bir süre için seçtiklerimize seçimler vasıtası ile veren, çağdaş, demokratik ve laik Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu yurttaşlarıyız.
Bizler Cumhuriyet'in Cumhur'uyuz.
'Ne koyun sürüsü olmaya ne de başımızda eli sopalı çobanlar görmeye hiç niyetimiz yok'
Cumhuriyetimizin ilanının 94. yıldönümünde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Silah Arkadaşlarını ve Aziz Şehitlerimizi rahmetle, Kahraman Gazilerimizi minnet ve şükranla anıyor; tüm ulusumuzun Cumhuriyet Bayramını kutluyorum.