Eskişehir'in bağrına bir hançer gibi dayatılan Kömürlü Termik Santrale karşı duygu ve düşüncelerini önce sosyal medyada, daha sonra da Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ile paylaşan, 11 yaşındaki Melek YÜCEL kızımızın sözleri, sözde büyükler için ibret dolu…
Diyor ki küçük Melek:
' Termik Santrali istemiyoruz!..'
' Güneş enerjisiyle çalışan paneller yapabilirsiniz…'
' Bu düzeni bozarsanız bir daha yerine gelmez…'
' Hep beraber karşı çıkarsak bizi zehirleyemezler…'
'Halka halka birlik olmazsa, halk halk değildir…'
*****
KÖMÜR KARASI/PARASI BİLİMİ VE DEMOKRASİYİ KARALIYOR…
Kömürlü Termik Santral derdi Eskişehir'in başına üşüştüğü son dört aydan beri, bu işin tehlikesiyle ilgili o kadar çok söz söylendi, yazıldı, çizildi ki…
Tıpkı Melek kızımız gibi, 'Yüreğinde birazcık insan ve doğa sevgisi, aklında birazcık bilim kırıntısı olan herkes gerçekleri gördü, anladı…'
Çünkü Kömürlü Termik Santrallerin doğaya ve insana verdiği zararları, konuyla ilgili bağımsız bilim kurulları öylesine açıkça ortaya koyuyorlar ki, anlamamak mümkün değil.
Çünkü böylesi tehlikeli yatırımlar için konulan uluslararası hukuk ve demokrasi kuralları o kadar açık ki, görmemek için demokrasi körü olmak gerekiyor…
Ama son yıllarda dünya piyasasında pazarı iyice daralan Kömürlü Termik Santral yatırımcılarının Türkiye pazarına sundukları kar olanakları o kadar yüksek ki…
Onun için gözlerini kömür parası ve iktidar hırsı bürüyenler gerçekleri saptırmakla meşguller... Örneğin:
  • Batı ülkelerinde ve hatta Çin'de bile Termik Santral yatırımları durdurulurken, bizde hızlandırılıyor.
  • Ülkemizde Termik Santral yapımlarını görünüşte meşrulaştırmak için bilime aykırı ÇED raporları ve demokrasiye aykırı yönetmelikler hazırlatılıyor.
  • Sözde halka bilgi vermek adı altında yapılan toplantılarda, aslı olmayan vaatlerle insanlarımız kandırılıyor…
Ülkemiz genelinde olduğu gibi Eskişehir'de de ısrarla sürdürülen bu tür akıl ve etik dışı uygulamalar karşısında üniversitelerimizin ve bazı ilgili meslek kuruluşlarının sessiz kalmaları ise içler acısı bir durumdur…
Sözün özü, kömürün karası (ve parası) doğadan önce bilimi ve demokrasiyi zehirliyor…
'Ne yapmalı?' konusunda Melek kızımızın haykırışına kulak vermek zorundayız: ' Hep beraber karşı çıkarsak bizi zehirleyemezler…'
Bu bağlamda, Eskişehir'de Kömürlü Termik Santrale karşı sürdürülen demokratik mücadelede 'Eskişehir Çevre ve Yaşam Platformu çatısı altında birlikteliğin güçlendirilmesi…' çok önemlidir.
*****
CHP'DE YÜKSELEN UMUT VE KARAMSARLIK YARIŞI…
Günlerdir ilgiyle beklenen 'CHP 36. Olağan Kurultayı' sona erdi.
Bence bu kurultaya 'umutlar ve karamsarlıklar arasında yapılan demokratik yarış' damgasını vurdu…
Bir başka deyişle bu kurultayda ' CHP'ye kaldıramayacağı kadar umut yükleyenlerle, hak etmediği kadar acımasızca eleştirenler…' birbirleriyle kıyasıya yarıştılar.
Bu yarış gösteriyor ki 'CHP, Türkiye için umut olmaya devam ediyor…'
Ama 'CHP, umut olmanın zorluklarını da yaşıyor…'
Bilindiği gibi yaşamda 'umutlar, umutsuzlukları da içinde taşırlar…' Ve bu yarış birbirini tetikleyerek sürer gider…
Kurultaydan Kesitler
Medya organlarının büyük çoğunluğu tarafından 'taraflı, eleştirel ve yıpratıcı bir biçimde kamuoyuna yansıtılan…' bu kurultaydan, nesnel bir yaklaşımla süzebildiğim bazı kesitler şunlar:
  • CHP Kurultay Salonunda 'çok sesliliğin güzelliği' ile 'akortsuz seslerin orkestraya ne denli zarar verdiğinin' ilginç örnekleri yaşandı…
  • Parti içi demokratik yarış kurallarının yeterince olgunlaşmamış olması, kurultayın işleyişinde bazı aksamalara neden oldu…
  • 'Genel Başkanlığa ve parti organlarına seçilme yarışlarının, kurultayın esas amaçlarının önüne geçmesi' hoş değildi…
  • Kemal KILIÇDAROĞLU dışındaki diğer başkan adaylarının, sergiledikleri bazı sorumsuz ve kalitesiz söylemler/ tavırlar CHP'ye yakışmadı…
  • Parti organları için çok sayıda aday olmasına rağmen, 'seçimlerin çarşaf liste yöntemiyle yapılması', CHP'nin taşra örgütlerine ve hatta Türkiye'ye örnek olacak güzellikteydi…
  • Kurultayda 17 madde altında 'Oy birliğiyle kabul edilen Kurultay Sonuç Bildirgesi' ise duvarlara asılacak kadar önemli bir belgedir.
36. Olağan Kurultay, CHP'den beklenen görev ve sorumlulukların çıtasını yükseltmiştir. Bu bağlamda CHP bundan sonra:
  • Polemiklere ve sloganlara sıkışmış bir siyaset çizgisi değil; sosyal demokrasinin evrensel ilkelerine ve Cumhuriyet değerlerimize dayalı daha kaliteli, daha kitlesel ve daha aktif bir siyaset çizgisi izlemek durumundadır…
  • Parti içi işleyişte kalitenin daha da yükseltilmesi ve kurumlaşmanın daha da güçlendirilmesi gerekmektedir…
  • Başta CHP üyeleri olmak üzere; demokrasiden yana olan tüm duyarlı yurttaşların, diğer demokratik ve sol partilerin de CHP'nin kurumsal kimliğine karşı daha sorumlu ve daha saygılı davranmaları gerekiyor…
Sözün özü, CHP'de yükselen umut ve karamsarlık yarışında, umutların daha da güçlendirilmesi, karamsarlığı körükleyecek etkenlere de fırsat verilmemesi gerekiyor…
Bu gereklilik için gereksinim duyulacak güncel yol göstericiler; 'Cumhuriyet ve demokrasi, laik ve çağdaş yaşam, eşitlik, özgürlük ve dayanışma, adalet ve cesaretle kurtarılacak, korunacak ve yüceltilecektir…' cümlesiyle biten 'CHP 36. Olağan Kurultay Sonuç Bildirgesi'nde mevcuttur.
Bu gerekliliklerin nasıl yapılacağı konusunda ise tıpkı Melek kızımızın dediği gibi 'Halka halka birlik olmak…' gerekiyor.
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…