Biliyorum ki toplumsal gündemimizde 'Meşru olmayan Halk Oylaması' ve 'YSK'nın hukuk dışı kararları' yoğun olarak tartışılıyor.
Ama ben bugün hoşgörünüze sığınarak, eğitim alanımızın ve Eskişehir'imizin özgün bir konusunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
KÖY ENSTİTÜLERİNDEN KENT ENSTİTÜLERİNE PANELİ
Köy Enstitülerinin 77. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla Eskişehir'de yapılan etkinliklerin bence en katılımlısı ve en kalitelisi 'Köy Enstitülerinden Kent Enstitülerine' konulu panel oldu.
19 Nisan 2017 Çarşamba günü yapılan panelden süzdüğüm damlaları birlikte yudumlayalım.
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Turan Akman ERKILIÇ'ın, 'Literatürde Kent Enstitüleri' konulu sunumundan anladık ki:

  • Ülkemizde 'Kent Enstitüleri' konusunda yapılan akademik araştırmalar, yazılan kitaplar ve makaleler çok azdır.

  • Konuyla ilgili mevcut yazılı kaynaklardaki 'önermelerin uygulanabilirliği' tartışmalıdır.

  • 'Kent Enstitüleri ile ilgili kuramsal, ilkesel ve pratiksel konulardaki değerlendirmeler geliştirilmelidir.'

Doç. Dr. ERKILIÇ'ın yaptığı bu sunumun, Kent Enstitüleri konusundaki yazılı kaynakları sağlıklı bir biçimde irdeleyen bir araştırma olarak literatürde yer alacağına inanıyorum.
Ben de 'Eğitimci/ Yazar İbrahim GEREDE' sıfatıyla katıldığım panelde, 'Kent Enstitülerinin Sosyal ve Siyasal Dayanakları' başlığı altında bir sunum yaptım. Özetle demek istedim ki:

  • Köy Enstitülerinin tarihçesinde Eskişehir'in çok önemli bir yeri vardır.

  • Daha sonra 1990 yılında Köy Enstitülerinin 50. Kuruluş Yıldönümü dolayısıyla Eskişehir'de başka bir İLK yaşanmış; EĞİT-DER ve Anadolu Üniversitesi 'birlikte' etkinlikler yapmışlardır.

  • 1990'dan günümüze artık gelenekleşen yıldönümü kutlamaları kapsamında, çoğu Türkiye'de İLK özelliği taşıyan KALİTELİ ve KATILIMLI etkinlikler gerçekleştirilmiştir. Bu başarı bir ÖRGÜTSEL YAŞAM başarısıdır.

  • Bu başarının anahtar sözcükleri: BİRLİK, KALİTE, KATILIM'dır.

Yani yapılan çalışmalar 'EĞİT-DER koordinatörlüğünde, konuyla ilgili Eğitim Örgütleri, Belediyeler ve Üniversiteler tarafından BİRLİKTE yapılmış; KALİTE'den taviz verilmemiş ve KATILIM konusunda titiz davranılmıştır.

  • Ülkemizde Köy Enstitüleri konusunda yapılan araştırmaların, yazılan kitap ve makalelerin büyük çoğunluğu 'durum saptaması yapmaktadır', hatta nostaljik yönleri ağırlıklıdır. 'Köy Enstitülerinden bugüne ve yarınlara neler aktarılabilir?' konusunda kaynak ve görüş çok azdır.

  • Oysa Mevlana'nın dediğince; 'Dün dünde kaldı cancağızım/ Bugün yeni şeyler söylemek lazım…'

  • Bu bağlamda Köy Enstitülerinden günümüze ve yarınlara aktarılabilecek değerler; 'Laik, demokratik, bilimsel ve kamusal eğitim' ilkeleridir.

  • Köy Enstitülerinden çıkarılacak gelecek önerisi: 'KENT ENSTİTÜLERİ' olmalıdır.

  • Kent Enstitüleri: Belediyelerin sorumluluğu altında; ilgili kamu kurumlarının, üniversitelerin ve ilgili STK'ların katkılarıyla; 'yaşam boyu eğitim veren kurumlar' olmalıdır.

  • Çağımızda yoğunlaşan 'kentsel sorunlar' bu tür bir kurumlaşmayı dayatmaktadır.

  • Diğer yandan, Türkiye'nin de taraf olduğu birçok uluslararası belge 'Kentsel yaşamın tüm alanlarında YEREL YÖNETİMLERİN yetki ve sorumluluklarının artırılmasını' önermektedir.

  • Türkiye eğitim tarihinde Kent Enstitüleri'ne benzer olan uygulamalar vardır: Halkevleri, Halk Eğitim Merkezleri, CHP'nin KÖY-KENT Projesi (1969), Vedat DALOKAY'ın 'Ankara Kent Enstitüsü' girişimi (1973-1977) gibi.

  • Günümüzde ise ülkemizdeki tüm belediyelerde çeşitli isimler altında 'yaşam boyu eğitim etkinlikleri' yapılmaktadır. Üstelik yapılan bu çalışmaların ortak ve sağlıklı bir statüsü de yoktur.

  • Günümüz için önemli bir siyasal dayanak olarak, 'CHP 2015 Seçim Bildirgesi'nin 143. sayfasında' yer alan: 'Tüm yaş kuşaklarından yurttaşlarımızın yaşam boyu eğitim ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tam donanımlı 'Kent Enstitüleri' kuracağız…' diye başlayan önermeler gösterilebilir.

AHMET ATAÇ ve 'TEPEBAŞI KENT ENSTİTÜSÜ'
Panelimizin son konuşmacısı olan Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet ATAÇ'ın sunumuna geçmeden önce, uzun yıllardan beri yakından tanık olduğum bir gerçekliğin altını kalınca çizmem gerekiyor.
Sayın Ahmet ATAÇ, Eskişehir'deki Köy Enstitüsü hareketine 2000 yılından itibaren çok büyük destekler sağlamıştır.
Üstelik son yıllarda 'Belediye bünyesinde Kent Enstitüsü oluşturma özlemini' sıkça dillendiren bir belediye başkanıdır.
Tepebaşı Belediyesi bünyesinde ATAÇ'ın başkanlığı dönemlerinde 'BELDE EVLERİ' adı altında çok yaygın bir biçimde sürdürülmekte olan yaşam boyu eğitim çalışmaları da aslında 'Kent Enstitüsü'nün fiili bir uygulaması' gibidir.
Bu yılların özlemi şimdi 'Tepebaşı Belediyesi Kent Enstitüsü' adı altında ete kemiğe bürünmüş durumdadır.
Sayın ATAÇ, panelde bu projeyi: 'Amaçlar, Yararlanacak Yurttaşlar, Etkinlik Merkezleri, Hedefler, İş Ortakları (Paydaşlar), Online Eğitim Portalı (AÜ. İle birlikte )' başlıkları altında çok kaliteli bir biçimde sundu.
Böylece Türkiye'de bir İLK daha Eskişehir'de gerçekleşmiş oldu.
SONUÇ VE ÖNERİLER
Güzel Eskişehir'imizin bereketli toprakları üzerinde yer alan Tepebaşı bahçesinde adı 'Kent Enstitüsü' olan bir tomurcuk doğmuştur.
Bu tomurcuğun 'Kökleri, Uygulanabilirliği ve Sürdürülebilirliği çok güçlüdür.'
Bu tomurcuğun 'BİLGİYLE, SEVGİYLE, AZİM ve KARARLILIKLA ve mutlaka BİRLİKTE korunması ve geliştirilmesi' gerekmektedir.
Konuyla ilgili olarak aşağıda sunduğum önerilerin bu duygu ve düşüncelerle değerlendirilmesini dilerim.

  1. Tepebaşı Belediyesi bünyesinde en kısa sürede 'Kent Enstitüsü Müdürlüğü' oluşturulmalıdır.

  2. Paydaş kuruluşların ve ilgili STK'ların temsilcilerinin yer alacağı 'Danışma Kurulu' oluşturulmalıdır.

  3. Öğretici/eğitici kadrolar profesyonelleştirilmeli ve sürekli eğitimden geçirilmelidir.

  4. Büyükşehir Belediyesi ve Odunpazarı Belediyesi ile mutlaka 'Eşgüdüm' sağlanmalıdır.

  5. Bu proje, CHP Genel Merkezi ile paylaşılarak, gelişmesi ve genelleşmesi sağlanmalıdır.

Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…