Tarih: 7 Mayıs 1966 saat gece 02.00
Onlarca resmi ve sivil polis ani bir baskınla TBMM'den içeri girdi.
O günlerde Kıbrıslı soydaşlarımıza yapılan Rum saldırıları durmak bilmiyordu..
Ankara'da bildiriler dağıtılıyor, TBMM'de Türkiye'nin, NATO'dan ve ABD'den bağımsız hareket etmesini isteyen konuşmalar yapılıyordu.
4 Mart 1966'da AP milletvekillerinin dolaplarına konulan ve Süleyman Demirel hükümetini eleştiren, 'Millî Devrim Ordusu' imzalı bildiriler heyecanı iyice artırdı.
İçişleri Bakanı Faruk Sükan'a göre bu bildiriler TBMM'deki teksir makinalarında hazırlanıyordu.
O gece polis TBMM'de her yeri aradı ama yasadışı bir şey bulunamadı.

ZEHİR HAFİYE
TBMM'ye yaptırdığı gece yarısı baskınından dolayı Faruk Sükan'a 'Zehir Hafiye' adı takıldı.
Zehir Hafiye Faruk Sükan, tüm muhaliflerin telefonlarını dinletmesiyle de ünlüydü. 'Ben solcuların, devlet aleyhine faaliyette bulunanların nefes alışını bile biliyorum.' diyordu.
'Zehir hafiyelerin' o günlerdeki 'hainlik' şablonu; ABD emperyalizmine ve NATO'ya karşı çıkmaktı.

KİM DAHA VATANSEVER?
FETÖ'nün sözde dincileri ile PKK'lı bölücülerin iplerinin aynı merkezden yönetildiğinin ortaya çıkması 'iki örgütün de hiç sevmediği' Atatürkçü yurtseverler için şaşırtıcı olmadı. Zehir hafiyelerin dilinde bu kez vesayetçi, darbeci suçlamaları vardı.
Faili meçhul cinayetleri sorgulayanlar ise çoktan 'Ermeni Tohumu' damgasını yemişti.
Zehir Hafiyeler için; daha hayatının baharında şehit edilen öğretmenlerin, askerlerin, polislerin öldürülmesine tepki göstermek ırkçılık, 'PKK'lı hainlerle tüm Kürt vatandaşlarımızı aynı çizgide görmeyin' demek ise bölücülüktü.
Zehir hafiyeler yüzünden, artık komşumuzdan,arkadaşımızdan, otobüste arka koltukta oturanlardan şüphe etmeye başladık.
Zehir hafiyeler, çok yakında kömürlü termik santrale karşı çıkanları da 'terörist sevici' ilan ederlerse hiç şaşırmayın(!)

TAŞERON ÖRGÜTLERİN HATAY HAYALİ(!)
Güney sınırımızda, sözde Kürt koridoru adı verilen bölge aslında ABD silahları ile donatılmış 'emperyalizmin uşağı' taşeron örgütlerin kullanıldığı bir terör koridorudur. Koridorun sonundaki hedef ise Hatay'dır.
AKP İktidarının izlediği dış politika çelişkilerle doludur.
Oluşturulan koşullara baktığımızda, sınır güvenliğimiz için yapılması zorunlu hale gelen bu harekatı, bir siyasi partinin operasyonu gibi görüp karşı çıkmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Ancak; harekata sınır güvenliğimiz dışında bir anlam ve boyut yüklenmemelidir.

KAZIM KURT VE DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ
Yıllardır Eskişehir'de siyaset yapan Kazım Kurt; halk ile iç içe yaşayan ve tüm siyasi geçmişini, düşüncelerini herkesin yakından bildiği bir kişidir.
Kazım Bey'in yaptığı bir konuşmada 'Hükümetin yanlış dış politikaları nedeniyle harekata karşı olduğunu' açıklaması neredeyse terör örgütleriyle ilişkilendirildi.
Kurt'un daha sonra yaptığı açıklamalarını dinlediğimizde yakıştırmaların 'siyaseten bile olsa' haksız ve çok ağır kaçtığı daha iyi anlaşıldı.
Kazım Kurt'a kendi partisinin ileri gelenlerinden bir destek gelmemesine karşın Demokrat Partili Fevzi Yalçın'dan 'düşünce özgürlüğü' boyutlu destek gelmesi ise oldukça manidardı.
Gün, zehir hafiyelik günü değil, 'demokratik hak ve özgürlüklerin de gözetildiği' ulusal birlik zamanıdır.
Bu vesile ile; bizlerin sıcak evlerde huzur içinde güvenle yaşaması için dağlarda, yaban ellerde canlarını veren şehitlerimizi saygı ve rahmetle anıyor, Gazilerimize acil şifalar diliyorum.