Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamed Al Sani, VIP donanımlı Boeging 747-8 modeli uçağını satışa çıkarmış.
Uçak, iPhone telefonları kırarak mallarını boykot ettiğimiz ABD'nin, 'Boeing Commercial Airplanes' şirketi tarafından üretilmiş. Motoru da yine ABD'li 'General Electic'e ait.
11 tane üretilen bu modelin, biri Hong Konglu zengin bir iş adamında, diğerleri gaz ve petrol şımarığı monarşik Körfez sultanlarındaymış.
Satış için VIP komisyoncularına haber verilmiş tabii ki;
'ikinciel.com'a koyacak değildi ya!

***

'Alamet' kelimesi bir anlamıyla 'şaşırtıcı büyüklük ve konforda' demektir.
Bu uçak da öyle bir şey işte!
Kanat genişliği 68, uzunluğu 76 metre. Normalde 400 yolcu kapasiteli 2012 model jumbo jet, özel dizaynından ötürü 76 yolcu taşıyabiliyor. Uçuş ekibi 18 kişi.
900 km'nin üzerinde hız yapabiliyor. Uzun menzilli (14 bin km üzeri) uçabiliyor.
2 yatak odası, 2 özel salonu, 1 toplantı salonu, tam teşekküllü sağlık bölümüne sahip. Değeri 500 milyon dolar civarında.
Sizin anlayacağınız;
'Alamet bi'şey!'

***

Tam da ekonomik kriz kokuları yayılırken, millet dolarla mücadeleye çağrılırken, devlette tasarruftan söz edilirken;
Bizimkiler uçakla ilgilenmiş, 'alımkar' olmuşlar; iyi mi!
Devlet erkanının kullandığı, envanterdeki 10'un üzerinde uçak, 3 kadar helikopterden oluşan 'filo' yetmemiş anlaşılan.
Ne de olsa,
'İtibardan tasarruf olmaz'(mış!)

***

Katar Emiri bizimkilerin ilgisini duyunca, 'Ben Türkiye'den para almam, bunu Türkiye'ye hediye ediyorum.' demiş.
Cumhurbaşkanımız söyledi.
Hatta 'O uçak benim değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nindir.' deyip;
Ardından başta CHP'liler olmak üzere, hediyeye tepki gösterenlere bastı fırçayı.

***

Ben bırakın uluslararası ilişkileri, kişiler arası sosyal ilişkilerde bile 'pahalı hediye' söz konusu olunca, altında 'çapanoğlu' arayanlardanım.
Bakalım Katar Emiri'nin ne sorunu varmış? (!)
Bekleyelim, görelim!
Adını hatırlamadığım birinin sözüydü:
'Hediye zannettiğin şey, çözmen gereken bir sorundur.'

***

'Alamet', diğer anlamıyla 'bir şeyin göstergesi olan belirti' demek.
1100 odalı saray yapılmış, İstanbul sarayları emre havale edilmiş; Okluk Koyu'na yazlık saray, Ahlat'a kışlık saray yapımı dillendirilmiş;
Zamanında simit-çay hesabını en iyi anlatan muhteremin resepsiyonunda, adını telaffuz edemediğimiz egzotik ikramlar yapılır olmuş;
Yanına da, yetmeyen (!) uçak-helikopter filosuna yeni ve pahalı uçak alımları…!
Başkanlık rejimlerinin bile bir denge denetim sistemi vardır. Bu 'şatafat' anlayışı biraz başkanlığın ötesinde, sultanlık boyutunda değil mi sizce?
Bütün bunlar 'neyin alameti' acaba?

***

Allah esirgesin diyorum, ama yaşadıklarımızı düşününce Cem Karaca'nın bir şarkısı beynimi tırmalıyor.
'Ben yaptım oldu' siyasetinin arkasında yapılan dozajı yüksek hataları (!), söylenen kuyruklu yalanları avuçları patlayıncaya kadar alkışlayan bir kitle varken…
'Bindik bir alamete,
Gedeyoz gıyamete.'
Şarkının devamında bazılarına batan, dikenli sözleri var.
Onu da siz araştırıverin bi'zahmet!