Geçen hafta eşimle birlikte yine Ankara'daydık.
Hani o, Cumhuriyetimizin simgesi olan 'Güzel Ankara' var ya…
Hani o, 'Senden yardım umar her düşen dara…' denilen, umutların payitahtı olan Ankara var ya, işte oradaydık…
Öncelikle paylaşmak isterim ki, son dört yıldır 'daha sağlıklı bir yaşam için uzun ince bir yol ettiğimiz Ankara'da aldığımız sağlık haberleri umutlarımızı tazeledi...'
Tazelenen sağlık umutlarımıza Ankara'daki çocuklarımızın ve dostlarımızın sıcaklığı da eklenince umutlarımız iyice kabardı.
İnanın, kabaran umutlarımız karşısında, 'Ankara'nın çakma Sarayından(!) kaynaklanan çağdışı sorunlar bile gözümüzde küçücük kaldı…'

DOSTLARLA PAYLAŞILAN GÜZELLİKLER
Elli yılı aşkın bir süredir eğitim ve örgütsel yaşam ilişkileri dolayısıyla çok sık gidip geldiğim Ankara beni hep coşkulandırır.
Çünkü Ankara'nın sosyal ve kültürel havası kalitelidir ve içtenliklidir.
Bu yazımda, o güzel havadan süzdüğüm birkaç damlayı sizlere sunmaya çalışacağım.

*******

Her Ankara'ya gelişimizde ilk uğrak yerimizdir EĞİT- DER Lokali… Çünkü orası 50 yıldan süzülüp gelen dostlukların sığınağıdır…
7 Mart Çarşamba akşamüstü ayağımın tozuyla şöylesine uğradığım lokalde hemen bir dostlar masası oluşuverdi.
EĞİT- DER Genel Başkanı Mustafa DEMİR, Ankara Şube Başkanı Selahattin ESER, Oğuz BOZKURT, Nihat KIZILOLUK, Naci ÖZDEMİR, Burhan BİBER'in katılımıyla kalite ve içtenlik dozu çok yüksek bir sohbet başladı. Neler yoktu ki o masada:
  • Demokratik öğretmen örgütlenmesi sürecinin uzun yıllarından süzülüp gelen anılar…
  • Bilim ve demokrasi çarkından geçmiş özgün ve özgür düşünceler…
  • Ve de Anadolu'nun dört bucağının halk türküleri…
Anıların, bilinçlerin ve umutların birlikte yudumlandığı bu güzel ortamı sağlayan ve katılan dostlara sevgiler sunuyorum.

*******

9 Mart Cuma günü öğleden sonra, Hasanoğlan Atatürk İlköğretmen Okulu mezunu olan eşim Emine Güler GEREDE'nin okul arkadaşlarıyla buluştuk.
Ankara Emekli Öğretmenler Derneği Lokalindeki buluşmaya katılanlar, ta çocukluk dönemlerinden başlayan anılar denizi içinde yüzerken adeta çocuklar gibi şenlendiler…
Bu arada, 19- 20 Nisan 2018 günlerinde Eskişehir'de yapılacak olan 'Hasanoğlan 1969 Mezunları Buluşması' programının ayrıntıları üzerinde görüş alışverişi yapıldı.
Eskişehir'de yapılacak buluşmada ev sahipliği görevi yüklenen eşim öyle heyecanlı ki yerinde duramıyor… Bir 'Hasanoğlan damadı' olarak bu heyecan beni de sarmış durumda…
Bu fırsatla, 19- 20 Nisan 2018 günleri Eskişehir'de yapılacak buluşmaya, 1969 mezunları yanı sıra, önceki ve sonraki yıllarda Hasanoğlan'dan mezun olanların da katılabileceğini duyurmak istiyorum.
Ankara'da bizimle birlikte olan ve kendilerini tanımaktan benim de çok mutlu olduğum, pırıl pırıl Cumhuriyet aydını Hasanoğlanlılar Safiye TURGUTALP, Ömer/Sunay AKTEPE, İlhami SAĞLAM, Feyzi METİN, Süleyman BEŞTEPE, Cemalettin DELİCE'ye çok teşekkür ediyoruz…

*******

Ankara'ya bu gelişimizdeki amaçlarımızdan birisi de dostlarımız Tülin ve Mustafa DEMİR'in büyük oğulları Çağrı'nın düğününe katılmaktı.
10 Mart 2018 akşamı katıldığımız o güzel düğünde, 'demokratik öğretmen hareketinin ak saçlı delikanlılarının birlikte olma coşkularıyla gençlerin düğün coşkusu harmanlanınca…' her şey daha da güzelleşti.
Başta genç evliler Pınar ve Çağrı olmak üzere, DEMİR ve KÖKSAL ailelerine ve tüm dostlarına mutluluklar diliyoruz.

SORUN CHP TÜZÜĞÜNDE DEĞİL…
Ankara'da yaşayıp da siyaset dışı kalmak mümkün mü?
Son bir hafta içinde ülke gündemimizde en çok tartışılan konulardan birisi 'CHP Tüzüğü' oldu.
Bu tartışmaları görenler sanır ki, 'Türkiye'nin demokrasi sorunları CHP tüzüğünden kaynaklanıyor…'
Gerçi toplumumuzda CHP'nin böyle yoğun tartışılıyor olması, bu partiye duyulan ilginin somut göstergesidir.
Ama olumlulukları görmezden gelerek, sürekli olumsuzlukları öne çıkaran ve abartan eleştiriler de artık kabak tadı vermektedir…
Unutulmasın ki:
  • Türkiye'nin demokrasi tarihinde CHP'nin saygın bir yeri vardır.
  • CHP, yıllardır iktidar olmamasına karşın dipdiri ayakta kalabilen bir partidir.
  • CHP, ülkemizdeki sosyal demokratları çatısı altında bütünleştirmiş bir partidir.
  • Türkiye'de sürdürülen bağımsızlık, demokrasi ve barış mücadelesinde kitlelerin en güvendiği parti CHP'dir.
Ve artık bilinmek ve görülmek zorundadır ki:
  • Bu ülkede 'güçler ayrılığı' ilkesini ortadan kaldıran…
  • TBMM'nin yetkilerini gasp eden…
  • Yargıyı yandaşlaştıran…
  • Laikliği yok eden…
  • Bilim, sanat ve düşün insanlarını hapseden…
CHP değil; RTE'yi tek adam yapmaya soyunmuş AKP/MHP (ve benzerleri) iktidarıdır.
Bu bağlamda, CHP Tüzüğü'ndeki bazı antidemokratik hükümlerin kaynağı da 'CHP zihniyeti' değildir.
Türkiye'de mevcut Anayasa ve Siyasal Partiler Yasası yürürlükteyken, hiçbir partinin daha demokratik bir tüzük yapmasının mümkün olmadığı gerçeğinin günah keçisi CHP olmamalıdır…
Nitekim 9-10 Mart 2018 tarihlerinde yapılan 'CHP Tüzük Kurultayı' nın çoğunluk iradesi, 'parti içi demokrasi ile parti disiplini konularında uç noktalara savrulanlara fırsat vermeyerek; tüzüğü daha demokratik ve daha işlevli bir biçimde yeniden düzenlemiştir.'
Gazetemiz Sonhaber'in köşe yazarlarından İsmet BECERİKLİCAN kardeşimizin dünkü 'Vuran Vurana' başlıklı yazısında Cengiz AYTMATOV'un sözüyle çok güzel vurguladığı gibi, 'Sen kendini bilirsen, bil ki kendini bilmezlerin söyledikleri anlamsızdır…'
Sağlıkla, sevgiyle dostlukla…