Hemen hemen bütün anneler çocuklarının, evlenmesini ister. Bu annelerden biri de benim canım annem.
Lise biter bitmez başlayan zengin ve kariyerli görücü adayları annemi pekte mutlu ediyordu. Biri gitsin biri gelsin, nasıl olsa arkası kesilmiyor, daha iyisi de gelir diye sesi çıkmıyordu.
Ta ki komsuların,
'Bak bir zaman sonra kimse gelmeyecek, demedi demeyin'
'Bizim kızımıza gelse hemen evlendiririz.' demesi üzerine,
Annem öyle bir dolduruşa gelmiş olmalı ki, hışımla içeri girip,
'Neden başkalarının kızları gibi, evlenme meraklısı değilsiniz?'
'Bak küçücükten komşunun kızı evlenip yuvasını kurdu.'
Yuvaya ne gerek, annemin babamın yuvasında mutluyum da diyemedim.
Bir gün babam bu konuşmaları duyup, anneme bırak bir tanecik kızlarımı, istedikleri zaman evlensinler diye sert yapması üzerine, baskılar bitti. Ara sıra, ben ölürsem mürüvvetinizi göremeyeceğim duygu sömürüleri hariç tabi.
Neyse aradan yıllar geçmesine rağmen, hala zengin ve kariyerli eş adayları gelmesi, annemi biraz da olsun rahatlatıyor.
Yaşımızın evlenme yaşını geçtiğinin farkında olacak ki, bak başkası olsa şimdiye talipleri çoktan biterdi. Şanslısınız!..
Yani buradan çıkaracağımız mana yaşınız geçmesine rağmen, hayat size torpil geçiyor.
Gelenler son şansınız demek istiyor!

***

Geçen akşam eve gittiğimde, annemin suratı asık, moral sıfır..
'Hayırdır inşallah annem hastaysan doktora falan götüreyim' dedim.
Sanki dünyanın sonu gelmiş, herkes uzay mekiğine binmiş, bir biz karada kalmışız gibi bir edayla;
'Demiştim ben size, çok havaya girdiniz.'
'Anlamadım annem' dedim.
'X şahıs görücü geldi' dedi.
Ne var ki ilk defa mı geliyor dedim.
'Hayır da, ilk defa fakir biri geldi. Nasipleriniz kesildi söylemiştim ben size' dedi.
Gülme krizine girdim. Ne güzel, param çok, çalıştırmam demeyecek.
Bu güne kadar gelenler;
Evde otur, çocuk doğur, gün yap, yan gel yat, dediler.
Bizim evlilikten beklentimiz, yan gelip yatmak değil. Yatmak istesek babamızın evinde yatardık.
Topluma faydalı olabilmek için, ilk direnişimizi babama karşı yapmıştık, neyiniz eksik de çalışacaksınız diyen babama, iki gün açlık grevi yapmıştık. Aç kalmamıza dayanamayıp, kız kardeşim ve benimle anlaşma yoluna gitmişti.
Ben sizi, çeşitli kurslara göndereyim dedi. Ablamla birbirimize bakıp onayladık ve hemen kurslara başladık, aradan 1 yıl geçti, kursta staj falan derken, iş hayatına atılmıştık.
Babam yıllar sonra bize; Babanız bile olsa bildiğiniz yoldan şaşmayın. Hakkınızı arayın. Keşke bu direnişi ben sizi üniversite için il dışına göndermediğimde de yapsaydınız, geçte olsa, yine de üniversite öğreniminizi tamamladınız, sizinle her zaman gurur duydum ve duyacağım dedi.
Yani evlenip ikinci bir açlık grevine hazır değiliz.
Bize her fırsatta evde kalmış mualesi yapıp koca adayı bulan, amcalar, teyzeler eksik olmayın fakat amaç sadece evlenmek değil.
Bilinçli, öğrenen, sorgulamayı seven, kültürlü ve entelektüel birikimi olan.
Allah korkusunu lafta değil, yüreğinde taşıyan.
Hakkımızı aradığımızda, neden konuşuyorsun bu devirde susacaksın demeyen!
Dindarlığı sadece başörtüsü ile bağdaştırmayan, sevgi ve saygıya önem veren,
Evinin kadını çocuklarının anası olacaksın demeyip, her alanda destek olan, yanındayken huzur bulacağınız biri olmalı.
Bizlerde bulunmaz Hint kumaşı değiliz ama sırf mahalle baskısından kurtulmak için de evlenilmez diye düşünüyorum.
Canım annem bu konuşmaları duyunca hepten üzüldü. Dayanamayıp şaka dedim.

***

Anne müjde, evlenmeye karar verdim! Hem zengin, hem kariyerli!
Hem de SURİYELİ!
TOKİ'den ev, parasız, sınavsız üniversite, birçok yerden yardım daha ne olsun. Arkaları da sağlam, yeminle sırtım yere gelmez.
Savaştan kaçmış ama kızlara laf atmaktan, sataşmaktan kaçmamış,
Etrafımda birçok eş adayı, seç beğen. Arkamı dönüyorum Suriyeli, sağa dönüyorum Suriyeli.
Baktın savaş mı çıktı, başka bir ülkede sabahlarız, ordada mı savaş çıktı, başka bir yerde, gez babam gez daha ne isterim.
İstersem nankörlük olur zaten. Çifte vatandaşlık da olur mis..
Zaten sayın yetkililerimiz, bizden ümidini kesmiş, bu saatten sonra 3 çocukla uğraşamaz, uğraşsa uğraşsa 1 çocukla uğraşır. İyisi mi çeyiz parası vermeyeyim demiş.
Doğudaki bazı kadınlarımız baz alınmış olsaydı 60 yaşındakine de çeyiz parası verilirdi ama neyse baz alınmamış.
Bugüne kadar mezhep ayrımım olmadı ama bu yaştan sonra, çeyiz parası da yok, en son gelen görücü de fakirmiş, ev alayım diye uğraşacağıma, tek çare Suriyeli'de.
Öğretmen mi istedi; yolda kör bir kurşunla öldürülebilir. Yıllarca ağla…
Asker mi istedi; her akşam korkuyla yolunu gözle, dua et bugünde ölmesin diye.
Memur mu istedi; FETÖ'cü falan çıkarsa. İşin yoksa cezaevi yollarında ömrünü bitir.
Gazeteci mi istedi; görevini yapıyor diye, sabah akşam tehdit alıp, hayatı zindana çevirsin.
İyisi mi ben kendimi garantiye alayım,
Annem müjde, yuva yuva dedin. Kızının, eş adaylarını seçerek alacaksın,
HEM DE SURİYELİ..