Bu haftaki yazımın tamamını Eskişehir'de MEB Yenilikçilik Ödülü alan okullara ayırmak istiyordum. Ama Türkiye'de gündem o kadar hızlı değişiyor ki yazımın bir bölümünü Adana'da yanarak hayatını kaybeden kız çocuklarımıza ayırmam gerekti.
Eskişehir'de 4 okul yaptıkları örnek çalışmalar ve uygulamalarla Milli Eğitim Bakanlığı Eğitimde Yenilikçilik Ödülü almaya hak kazandı. Ödül alan okul listesine baktığım zaman bir kez daha gururlandım ve mutlu oldum. Ödül alan dört okuldan üçünün müdürünü çok yakından tanıyorum. Ödül alan okul müdürleri 2000-2005 yılları arasında Eskişehir Milli Eğitim Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığım sırada eğitimde kalite çalışmalarında birlikte çalıştığım ve çok değer verdiğim İbrahim Şahin, İbrahim Taşdemir ve Hale Evircan Demir.
İbrahim Şahin'i ilk defa Şehit Ali Gaffar İlköğretim Okulu'nda eğitimde kalite ve KalDer Ulusal Kalite Ödülüne hazırlanırken tanımıştım. Daha sonra birçok eğitimde ve çalışmada birlikte olduk. Emekli olduktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı için yazdığımız Okullarda Süreç Yönetimi kitabının yazılması sırasında birlikte çalıştık ve kitabın yazarları arasında yer aldık. İbrahim Şahin eğitimde kalite yolculuğuna hiç duraksamadan devam ederek Milli Eğitim Bakanlığı'nın Yılın Kaliteli Okulu ödülünü aldı. Şimdi de MEB Yenilikçilik Ödülünü alarak hem bizlerin hem de Eskişehir'in gururu oldu. Pilot Binbaşı Ali Tekin İlkokulu Müdürü İbrahim Şahin ve tüm ekibine başarılar diliyorum.
İbrahim Taşdemir ile Eskişehir Eğitim Kurumları Kalite Ödül sürecinde birlikte çalıştık. Milli Eğitim Müdürlüğü KalDer Eskişehir Şubesi ile birlikte yürüttüğümüz kalite ödül sürecinde değerlendirici olarak görev yaptı. Eskişehir'de düzenlediğimiz birçok eğitimde beraber olduk. Görev yaptığı okulları başarının ve eğitimde kalitenin adresi yaptınız. Hiç bir başarı tesadüf değildir. Liderlik gerektirir, yetenekleri ortaya çıkarmayı gerektirir, azim ve kararlılık gerektirir. İbrahim Taşdemir'de yaptığı liderlik ve aldığı Eğitimde Yenilikçilik Ödülü ile Eskişehir'in gururu oldu. Eskişehir Tepebaşı Ticaret Borsası İlkokulu ekibini ve emeği geçen herkesi kutluyorum.
Şehit Teğmen Subutay Alkan Ortaokulu müdürü Hale Evircan Demir ile ise Av. Mail Büyükerman Anaokulu müdür vekilliği sırasında yeni okul müdürü olmanın heyecanını yaşarken tanıdım. Av. Mail Büyükerman Anaokulu' nu birlikte KalDer Ulusal Kalite Ödülü'ne hazırladık ve 2007yılında Ulusal Kalite Başarı Ödülü aldı.Yenilikçilik Ödülü aldığını duyunca kalite yolculuğuna devam etmesi beni sevindirdi. Kendisini ve ekibini kutluyorum.
Şehit Onur Yeşil Ortaokulu ve müdürü Alpaslan Demirağ'ı ödül aldıktan sonra duydum. Hem okul hem de okul müdürünü daha yeni tanıdım. Belli ki Alpaslan müdür de eğitimde başarı ve kalitenin peşinden koşuyor. Şehit Onur Yeşil Ortaokulu ve müdürü Alpaslan Demirağ'ı ve ekibinin de yeni başarılara imza atarak kalite yolculuğuna devam etmesini diliyorum.
Eskişehir'de okulların ödül alması hepimizi çok gururlandırdı, çok sevindirdi. Ama Adana'nın Aladağ ilçesindeöğrencilerimizin yanarak can vermesi sevincimizi kursağımızda bıraktı, içimize acı ve hüzün çöktü.
1993 yılında 24 Ocak pazar günü arabasına yerleştirilen bomba ile öldürülen gazeteci Uğur Mumcu Tarikat-Siyaset-Ticaret adlı kitabında dinin siyasetle, dahası ticaretle iç içeliğini kanıtlamış; tarikat, siyaset, ticaretüçlüsü arasındaki ilişkiyi belgeleri ile ortaya koymuştu. Habere, olaya, belgeye ve bilgiye dayalı yazılar yazan, gerektiğinde güç odaklarına karşı savaşmayı göze alan araştırmacı gazetesi Uğur Mumcu'yu buradan saygı ve rahmetle anıyorum.
Uğur Mumcu bu günleri görseydi bazı tarikatların siyaset ve ticaretin yanında taciz ve ölümle de kol kola olduğunu yine belgeleri ile ortaya koyardı. Bazı tarikatlar diyorum çünkü Türkiye'de yaşananlara baktığımız zaman bazı tarikat ve cemaatların vicdansızlıklarına tanık oluyoruz. Vicdan deyince bir an düşündüm. Nedir vicdan? Herhalde vicdanın en güzel tanımı akıl ve yürek/duygu dengesi olabilir. Kendini akıllı sanan ama yüreksiz/duygusuz olanlarda vicdan olmuyor. Konya, Diyarbakır ve Adana' da çocuklarımızı canlı canlı yakan işte bu yüreksizler, vicdansızlar.
Artık cemaat ve tarikatlar siyaseti, ticareti, tacizi, çocuklarımızı yakmayı bırakıp kendi asli görevine dönsünler. Siyasiler ve hükümetler de cemaatlerden beslenmeyi ve onları desteklemeyi bıraksınlar. Siyaset ve hükümetler tarafından desteklenen ve ne istedilerse verilen Fetullah Gülen Terör örgütü FETÖ devleti ele geçirmeye, darbe yapmaya, Cumhurbaşkanımızı öldürmeye kalktı ve yüzlerce insanımızı şehit etti.Sanki bundan bile hala ders almamış gibiyiz.
Konya'nın Taşkent ilçesinde 1 Ağustos 2008 günü 3 katlı yurt binasında 1 eğitmen ve 17 yatılı öğrenci öldü. Yurt kime ait? Okul ve Kurs Talebelerine Yardım Derneği'ne. Derneğin adına bakın talebelere yardım.Sonuç: 1 eğitmen ve 17 öğrencimizin feci şekilde ölümü.
Şimdi de Adana'nın Aladağ ilçesinde kız öğrenci yurdunda çıkan yangında 10 öğrenci, 1 küçük çocuk ile 1 eğitmen yaşamını yitirdi. Belediye Başkanı 'yangın merdiveninin kapısı içeriden kilitliymiş. Çocuklar çıkmayı başaramamış' dedi. Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak ise 'yangın merdiveninin kilidinin olmadığını' söyledi. Hangisine inanacağımızı ve güveneceğimizi biz de şaşırdık.
Adana'daki yurt kime ait. Tahsil Çağındaki Talebelere Yardım Derneği. Bu derneğin adında ne var? Talebelere yardım. Sonuç: 10 öğrencimizin, 1 eğitmenin, 1 küçük çocuğun yanarak can vermesi. Gerçi öğrencilerimiz de henüz daha birer çocuk.
Çocuklarımızın ölümüne sebep olan bu cemaat ve tarikatlara, bunların etkili ve yetkililerine, bu yurtları koruyan ve kollayan siyasilere, yurtların açılması ve işletilmesine onay verenlere sesleniyorum. Vicdanınızı elinize koyun. Çocuklarımızın eğitimine yardım etmek sizin işiniz değil artık ölümüne sebep olmaktan vaz geçin.