'Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum…'

***

Sesi odanın dışına geliyordu. Bir şiir ancak bu kadar güzel okunurdu. Yakından dinleyebilmek için,
kapının aralığından yavaşça içeri süzüldüm.
İrkildi, göz göze geldik. Yaşlı gözleri içimi acıttı. Kirpikleri ıslak ıslaktı, o güzel gözleri her zamanki gibi neşe dolu bakmıyordu.
Ne güzel okudun şiiri dedim.
'Duygulandım' dedi.
Kızaran burnunu sildi. Gözyaşlarıysa umurunda değildi.
Onu teselli etmek gibi bir niyetim yoktu.
Haydi, birlikte okuyalım dedim.
Fon müziği ile renklendirmek için, bilgisayarı açtım.
Tekrar birlikte okuduk.
Sonrasında, şiirli bir şarkıya başladık.
Şarkıyı o okuyor, şiiri ise ben.
Bazen detone olup kahkahalarla,
Sil baştan başlıyoruz.
Çok eğlendik.
Acıyı ve mutluluğu aynı anda yaşamıştı.
'Herkes gibi teselli edeceksin sanıp, korkmuştum'
'İyi ki geldin, iyi geldin' dedi.

***

Zaten gözyaşları anlatıyordu her şeyi. Soracak bir şey bırakmıyordu.
Anlatamıyorum şiiri; çaresizliği ve acı bir kabullenmiş ligi anlatır.
'Ağlasam sesimi duyar mısınız, mısralarımda?' derken, kederini anlatıyor.
'Bu derde düşmeden önce' derken de mutluluk var aslında.
Her şeye aşkla baktığını, acıyla mutluluğu bir arada yaşadığını anlatıyor.
Dinlerken hissetmediği şarkıların, aşık olduktan sonra daha bir anlamlı olduğunu anlatıyor.
Caddelerin, sokakların, hayatın daha bir farklı olduğunu anlatıyor.
Hayatıma doğan güneş gibi, can veriyorsun bana diyor.
Fakat bunu sadece şiire dökmüş, bence sevdiğine anlatamamış.

***

Şiir hissetmek ya da yazmak için her zaman aşık olmak gerekmiyor.
Yazar kendince bir aşk yaratmış da olabilir.
Filmde yazar olan bir karakter geldi aklıma,
Âşık olacağı kadını rüyasında görüyor.
Çok heyecanlanıyor ve yazmaya başlıyor.
Sonrada yazdığı kadınla karşılaşıyor, kadını karşısında gördüğünde masanın altına girip saklandığı sahneye hala gülüyorum.
Önce hayal ettiğini zannediyor fakat sonra gerçek olduğunu anlıyor.

***

Orhan veli bu şiiri kime yazdı diye, bir zaman tartışıldı. Belki birine yazdı, anlatamadı. Belki de etkilendiği bir karakterin yerine koydu kendini.
İlla aşık olmak gerekiyor diyorsanız. Ölümü işleyen şairlerin ölüp dirilmiş olması gerekmiyor mu?
Bence şair ruhlu insanlar kolay empati kurabilir. Olay ve kişiler içinde kendini bulabilir.
İzlediği bir filmin başrol oyuncusu da olabilir ya da okuduğu bir kitabın karakterinin yerine de koyabilir kendini.
Bir resim bile ilham kaynağı olabilir bence.

***

İster aşık olsun yada olmasın, bazı yazarlar vardır ki az sözle çok şey anlatır. Bu şairlerden biride Orhan Veli Kanık.