Ben gülüyorum
Siz de gülün…
Ben üzülmüyorum
Siz de üzülmeyin…
Ben umursamıyorum
Siz de umursamayın…
öööööö öööööö
Unutturmaya çalışıyorlarmış…
Çalışsınlar, ne gam…
Öğretmemeye çalışıyorlarmış…
Hadi oradan…
Ben gülüp geçiyorum;
Siz de deneyin, eğlenceli bile oluyor…
Heykellerini kırıyorlar…
Zavallılar, ne yapacaklarını şaşırıp
Sözlerinin üzerini sprey boyalarla karalıyorlar…
öööööö öööööö
Müfredattan çıkarmışlar…
Paradan çıkarmışlar…
Aha gördük,
Daha iki gün önce oynanan milli maçta,
İsmini stadyumun isminin içinden çekip çıkarmışlar…
Kimisi çıkmış annesine sövmüş,
Kimisi çıkmış kendisine…
Hani, bizim Neyzen'in bir lafı vardır ya;
'Ne adamlar gördüm üzerinde ceket yoktu,
Ne ceketler gördüm içinde adam yoktu…'
Hadi biz de bugüne uyarlayalım…
'Ne adamlar gördüm, dudaklarında söz yoktu,
Ne sözler duydum, söyleyenlerin arasında adam yoktu…'
öööööö öööööö
Gülüp geçtim,
Üzülmedim,
Umursamadım…
Denedim çok da iyi oldu…
Ve bir de ne oldu biliyor musunuz?
O'nu daha çok sevdim…
O'na daha yakın oldum,
O'nu sanki daha iyi anladım…
Bastığım topraktaydı,
Soluduğum havada,
İçtiğim suda…
Evimin penceresinde,
Penceremden izlediğim ovada…
Güneşin parıltısında, ayın ışığında…
Ne paradaydı, ne stadın isminde, ne müfredatta…
Evimin içindeydi, başköşesinde…
Onlar yaptıkça, söyledikçe, sildikçe, unutturmaya çabaladıkça,
En olmadık yerde ha bire karşıma çıkıyordu…
öööööö öööööö
Gülümsememdeki kederi anladım kendi kendime…
Hani ben de bayağı ihmal etmişim O'nu…
Rahatına düşkün, miskin bir kedi gibi; yemiş, içmiş, gezip tozmuş, yaşamış
Ama,
Bilmemişim kıymetini, kucağıma koyduğu şeyin…
Hor kullanmışım be kardeşim,
Zannetmişim ki, hiç kaybolmaz, hiç bitmez…
Ne koymuşum üzerine?
Hiçbir şey…
Yan gelip yatmışım…
Neredeyse tırnağımı oynatmamışım bıraktığı şeyi geliştirmek, büyütmek, güçlendirmek için…
Şımarık mirasyediler gibi, har vurup harman savurmuşum…
öööööö öööööö
Bir ana, bir baba,
Ne bırakır çocuğuna?
Hanlar, yatlar, katlar mı?
İşler, güçler, fabrikalar mı?
Altınlar mı, mücevherler mi, hisse senetleri mi?
Bir baba çocuğuna en çok ne bırakabilir?
Mesela,
Bir ülke bırakabilir mi?
Özgürlük, çağdaşlık, adalet?
Ya asalet?
Bir baba çocuğuna asalet bırakabilir mi?
Bağımsız bir ülkenin yurttaşı olmanın asaletini?
öööööö öööööö
Siz boş verin…
Olmayanlar bunları arıyor,
Ve sizi kıskanıyorlar
O'na sahip olduğunuz için,
Onlar sahip olamadıkları ve asla olamayacakları için…