Sevr Antlaşması'nı çöpe gönderen Kurtuluş Savaşı ve Lozan sonrası Anadolu topraklarını paylaşamayan emperyalistler, Atatürk'ü ve 'Atatürk Milliyetçiliği'ni 'bu gün bile' kendi çıkarları için en büyük engel olarak görüyorlar.
Emperyalistler 'Mazlum milletlerin gözünü açan' tarihi yenilgileri sonrası öncelikle; yerli işbirlikçilerini yeniden oluşturdular.
Yobazlar, mandacılar ve muhipler ile başlatılan 'seri üretim'; dinciler, liboşlar, numaracı cumhuriyetçiler, PKK ve FETÖ ile devam etti.

ASIL VESAYET ABD EMPERYALİZMİDİR
'Kemalist vesayet'i kıracağız' diye yola çıkartılanlar, asıl vesayetin 1952'den itibaren tepemize çöreklenen ABD emperyalizmi olduğunu çok geç de olsa anlamaya başladılar.
'Vesayetin bekçisi' diye 'kumpaslarla' ufalanan kurumların içinde kırk yıl boyunca örgütlenen FETÖ'nün, darbeye kalkışması ile roller tersine döndü. 'Vesayetçiler' dedikleri, darbenin karşısında dururken 'vesayet rejimine karşı mücadele edenler' ise darbenin suçlusu konumuna düştüler.
Anadolu coğrafyasında Emperyalizm'i durduran Atatürk Milliyetçiliği ile yurttaşlar arasına soğuk duvarlar örme oyunları ise yıllardır şekil değiştirerek tezgahlanmaya devam ediyor.

'SOĞUK SAVAŞ MİLLİYETÇİLİĞİ'
1960'ların sonundan itibaren geliştirilen 'Soğuk Savaş Milliyetçiliği' eğitim kamplarında 'Her türlü emperyalizme karşı değil sadece Komünizm'e karşı' uyarlandı.
68 Kuşağı Devrimcileri'nin büyük bir bölümü 'Milliyetçilik' adına 'dolaylı' ABD savunuculuğuna yöneltilenlerin karşısına 'Yurtseverlik' kavramı ile çıktılar.
1969 Kanlı Pazar'ında ABD'nin 6. Filosuna karşı çıkan gençlerin üzerine duyguları 'derinden' köpürtülerek saldıranlar ise; çok güvendikleri ABD'nin 'son çalımlarını' yedikten sonra(!) 'nedamet' duygularını yeni yeni açık etmeye başladılar .
Sağcı-solcu gençler arasında 'planlı' olarak yaratılan çatışma ortamı 'Alevi-Sünni, Laik-Antilaik ve Kürt-Türk' eksenine çekilerek 'çok yönlü' 'Milli Güç' kaybı yaratıldı.
Son yıllarda kendilerini 'Ulusalcı' diye tanımlayanlar ise birçok konuda 'ortak yanları' olmasına rağmen 'Kolunu laiklik karşıtlığına kaptıran Milliyetçiler' ile aralarına mesafe koymaya devam ediyorlar.
  • Bu konuları çok daha tarihsel ayrıntılara ve farklı yaklaşımlara girerek tartışmak elbette mümkündür.
  • Ortadoğu bataklığının 'fasit çemberi' içinde debelenirken neredeyse Somali'den başka dostumuzun (!) kalmadığı bu noktada gerçek bir kez daha ortaya çıkmıştır;
Yarım yüzyılı geçen bir zaman diliminde ve günümüzde ülkemizi ayakta tutan en önemli güç 'Atatürk Milliyetçiliği' olmuştur ve olmaya devam etmektedir..

NEDEN ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ?
  • Atatürk Milliyetçiliği ait olduğu milletin varlığını sürdürmek ve yüceltmek için çalışmak ve bu çalışmayı gelecek kuşaklara da aktarmaktır.
  • Atatürk, Türk milletini ırk esasına dayandırmadığını, 'Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına Türk milleti denir.' sözüyle ifade etmiştir.
  • Atatürk'ün ne mutlu Türk olana değil 'Ne Mutlu Türk'üm Diyene' ifadesi ise; Atatürk Milliyetçiliği'nin en temel hedefi olan 'Milli birlik ve beraberlik' anlayışını göstermektedir.
İsterseniz sözü en anlaşılır şekli ile bağlayalım;
Atarük Milliyetçiliği 'Topyekun vatan savunması'dır
Başka hiç bir ideoloji ile 'Yedi düvele kafa tutamazsınız'...