Kazanınca zafer coşkusunu dillendirmek, kaybedince nedenlerini sorgulamak amacıyla, seçim sonrasında konuşma yapma alışkanlığı ilk olarak Amerika'da başlamış,
Politik retorik içinde bir 'demokrasi ritüeli' olarak diğer ülkelerde de yaygınlaşmış.
Bu konuşmalar temelde;
'Seçim sonuçlarını beyan etme',
'Adayları ve kampanyayı olumlama',
'Seçmenlere teşekkür etme',
'Demokrasiyi yüceltme',
'Ulusal birlik çağrısı yapma' gibi özellikleri taşır.

***

Bizdeki seçim sonrası konuşmaları da, bu özelliklerle genellikle örtüşür. Bazı alanlarda ise kendine görelik, özgünlük taşır.
Bir politika ritüeli olarak, bizzat Cumhurbaşkanı tarafından Türk siyasetine kazandırılan seçim sonrası konuşmasının geleneksel bir adı vardır:
'Balkon konuşması'…

***

Bu güne kadar yapılan balkon konuşmaları, içeriğinde sıklıkla 'demokrasi' kavramı geçse de,
Özünde kendi parti teşkilatını ve partisine oy veren seçmenleri kutsamayı hedefler.
2007 yılında 'çoğulcu demokrasi' vurgusuyla yurttaşların tamamını kucaklayan barışçı balkon dili,
Sonraki yıllarda aşınmış, 'çoğunlukçu anlayış'ın öne çıkarıldığı bir dile dönüşmüştür.
Aynı metin içinde çelişkilere sahip olan son konuşmada ise, zoraki kucaklayan dilin yanına, -sanki propaganda dönemiymişçesine- satır aralarında rakiplere eleştiri oklarını yönelten cümleler sıkıştırıldığı görülmüştür.
'Anlaşılan, kucak bayağı daralmış!'

***

Basında problemli iki komşunun balkon konusunda davalık olduklarını okudum.
Aile Mahkemesi, ilginç bir karara imza atmış dava sonunda. Komşulardan biri rahatça ve her istediğinde balkona çıkabilecek, diğeri ise balkonun altına bile yaklaşamayacakmış.
Bizdeki seçim sonuçları ne kadar da benziyor mahkeme kararına. Her seçim bitiminde sandıklar,
Birilerinin sürekli balkona çıkmasını sağlıyor;
Birilerinin ise yaklaşmasına bile izin vermiyor.
'Dejavu' dercesine, her seçim sonrası aynı şey tekrarlandığından;
'Balkon, iktidarın simgesi haline geliyor!'

***

Umut muhalifin ekmeği.
Kendi balkonlarında, bir gün iktidar balkonunda zafer konuşması yapma hayalini kuranlar, hiç gelmeyen baharı beklerken siyaset sahnesinden de silinip gidiyorlar.
Genç adam, dedesini belden aşağısı çıplak bir şekilde balkonda görünce, hemen yanına koşar ve çıkışır:
'Bu ne hal dede? Bizi herkese rezil ettin!'
Dede mahcup cevap verir:
'Geçen gün üstüm çıplak bir halde balkonda oturunca boynum taş kesilmişti. Ninenin aklına geldi, bir deneyelim dedik.'
Bazıları iktidarını ilan etmek için, bazıları iktidar beklentisiyle balkonda yer alabiliyor sonuçta.
'Herkesin kendine göre bir balkonu var demek ki!'

***

Seçim sonrası toplumun tümünü mutlu edebilecek bir ortam oluşturmayı kimse umursamadığından;
'Önce vatan' diyen siyasi anlayışın peşinden koşarken, oy verdiğin parti seçimlerden sürekli ikinci olarak çıkınca;
Sana balkondan balkona komşunla dertleşmek kalıyor ancak.
Hadi hayırlı 'balkon'lar!