Üç gün sonra bayram!
Üç gün sonra diğer günlerden başkalığı olması gereken özel bir güne uyanacağız.
Dallarda kuş cıvıltıları, hafif esen yaz yeli, yüreklerde pır pır eden bir heyecan…
Mazide kalan sıcak bayram günlerine, dudaklardaki ıslıkla eşlik ediş…
Dillerde çok eskilerden kalma bir Barış Manço melodisi:
'Bugün bayram,
Erken kalkın çocuklar!'
***
Can dolusu sevgi ve saygının doygunluktan taştığı eski bayram sabahlarına takılacak zihinlerimiz.
Yeni pabuçların akşamdan koyna alıp yatıldığı,
Pembe düşlerin arasında yalınayak dans edilen çocuksu rüyalara dalacağız bir müddet.
Üzerine esmer gölgelerin düşmediği, henüz kirlenmemiş o çocukluk günlerinin hayalleri, sevinçleri varlığını burun direklerimizdeki sızıda hissedeceğiz.
Ve tatlı bir tebessümle mırıldanacağız:
'Bayramda çocuk olmak ne güzel!'
***
Ellerini öpebilmek için bayram namazından dönmesi beklenen büyükler,
Ninelerin bayram hediyeleri; kenarı oyalı, içi harçlıklı mendiller,
Kırış kırış yüzleriyle ışıklar saçarak, kafesli pencereler ardında, çocuk zamanlarımızın yolunu gözleyen yaşlı bedenler,
Kapılarının çalınmasını bekleyen komşular,
Ellerinde torbalarla şeker, fıstık toplamak için kapıdan kapıya seken çocuklar,
Torbalara doldurulan 'şekere, fıstığa bürünmüş insan sevgisi',
Dönme dolaplar, salıncaklar ve bayram hareketliliğine eşlik eden çocuk çığlıkları,
Saatliğine tutulan kiralık bisiklet turları,
Siyah beyaz bayram fotoğrafının bütününü tamamlayan anılardır her biri…
Uzaklardan gelen abla ve ağabeylerle oluşan,
'Evde bir bayram havası' tadı özlenir.
***
Bayram günlerinin adı değişmiş çağımızda.
'Tatil günleri' diye tanınıyor kendisi.
Kalın perdelerle örtülü pencereler,
Kilit üstüne kilit vurulmuş kapılar,
İnsan yokluğundan cansızlaşmış evler,
Tek tük açılan kapı aralarından görünen, 'neden zili çaldın?' öfkesini gizleme gereği duymayan asık suratlar,
Issız, korku dolu sokaklar,
Bayram balonları, mantar tabancaları, çıtır pıtırlarıyla bayramımızı renklendiren; yerini soğuk yüzlü markete devreden köşedeki bakkal amca…
Kaybolan oyalı mendil yerine elimize tutuşturulan kağıt mendillerle silmeye çalıştığımız,
'İsyan makamındaki gözyaşları!'
***
Bayram günlerinde herkes birbirini görürdü. Bu nedenle kırgınlıklar, küskünlükler keskinleşmeden onarılır, derin yaralara dönüşmezdi.
Şimdi ise,
Birbirini görmeyen, konuşmayan, dinlemeyen insanlar,
Sancı dolu yürekler; isyanlar, kızgınlıklar, kırgınlıklar ile 'nasırlaşmış duvarlar örmekte insanlar arasına…'
Ayrışmanın, bencilliğin sis bulutlarıyla gözler körleşmekte günden güne.
Sisler arasında kalan,
Çocukluğumuzun bayramlarını kaybettik.
Gören var mı?
***
Yine de bayram geliyor!
Dileğimiz, bayram günlerinin güzelliklere vesile olması üzerinedir.