(Pers) Sultanı iki adamı ölüme mahkûm etmişti.
Sultanın atını ne kadar sevdiğini bilen adamlardan bir tanesi Sultana hayatını bağışlarsa bir yıl içinde ata uçmayı öğreteceğini söyledi.
Kendini dünyadaki tek uçan ata binerken hayal eden Sultan bunu kabul etti.
Diğer adam inanamayan gözlerle adama baktı.
'Atların uçamadığını biliyorsun. Nasıl olur da böyle delice bir fikirle çıkabildin ortaya? Yalnızca kaçınılmazı geciktiriyorsun hepsi bu.'
'pek değil' dedi birinci mahkûm.
'kendime dört özgürlük şansı veriyorum.'
Birincisi Sultan bu yıl ölebilir.
İkincisi ben ölebilirim.
Üçüncüsü at ölebilir.
Dördüncüsü… Belki ata uçmayı öğretebilirim.'
Bu hikaye hiç yabancı gelmemişti okurken, rahmetli babaannemi anımsatmıştı.
'Yarının ne getireceğini kimse bilemez, gün doğmadan neler doğar.' Derdi
İnançlı bir insanda olması gereken de buydu.

***

'Seneye napacaksınız yıkılacak' dedi.
Yarının ne getireceğini kimse bilemez, tabi inanıyorsanız dedim.
Sustu. Cevap veremedi.
Birincisi belki sen öleceksin!
İkincisi belki ben öleceğim!
Üçüncüsü belki yıkılmayacak!
Dördüncüsü… Belki vatanını, milletini, ülkesinin çocuklarını seven, birilerinin maşası olmayan idealist biri gelecek.