Şehrimizin son yıllarda sanat ve kültür faaliyetlerinde patlama yaptığını şüphesiz kimse inkar edemez. Hele geçmişi günümüze taşıyan en önemli kurumlar olan müzecilikte şehir olarak yaptığımız aşama gerçekten son derece kıskandırıcı.

ÇOK ŞANSLIYIZ
Müzelere çocukluğumdan bu yana özel ilgi duyarım. Gezme fırsatı bulduğum yerlerde ilk uğrak yerim hep müzeler olur. Sanırım müzeler yalnızca benim ilgi alanım değil, okuyan, araştıran, öğrenmek isteyen hemen herkesin uğrak yeri. İşte bu konuda bir Eskişehirli olarak çok şanslı olduğumuzu düşünüyorum. Son yıllarda müzeler şehri olarak anılmaya başlayan, şehrimizde gittikçe çoğalan ve halkın müthiş ilgisini çeken müzelere yılın ilk aylarında bir yenisi daha eklendi. TÜLOMSAŞ bünyesinde 24 Nisan 2018 tarihinde açılan Devrim Müzesi, çoktandır gitmek istediğim ama bir türlü fırsat bulamadığım yerdi. Geçtiğimiz cuma günü nihayet aradığım bu fırsatı yakaladım. Neresinden başlayım bilemiyorum. Daha girerken sanki zaman tünelinde yolculuk yaptığınızı hissediyorsunuz. Müze hem açık hem kapalı olmak üzere iki bölümden oluşuyor.

'TÜRKLER ÇİVİ BİLE YAPAMAZ'
Oradaki görevlilerin tavsiyesiyle önce açık olan yeri gezmeye başladım. 1961 yılında yapılan Devrim Arabası yıllara meydan okuyan görkemiyle bir mücevher gibi, özel hazırlanmış camlı bölmede gelen ziyaretçilere adeta gülümsüyordu. Durdum, dakikalarca izledim. Bir an bu otomobilin üretim aşamasında yaşanan imkansızlıkları, çekilen zorlukları , sonunda yaşanan mutlulukları düşündüm. O yılların ilkel teknolojileriyle TÜLOMSAŞ'ın genç mühendisleri başta Kemalettin Vardar, İsmail Hakkı Erdem, Yavuz Yücel ve diğerleri nasıl bir eser meydana getirmişler hayranlık duymamak elde değil. 1950 ve 60'lar yıllar 'Asılacaksan İngiliz sicimiyle asıl' ve 'Türkler çivi bile yapamaz' sözlerinin sıkça kullanıldığı yıllar. İşte Türk sanayisinin horlandığı, küçük görüldüğü yıllarda basit ve ilkel tezgahlarda, çekiç ve örs ile böyle bir şaheseri yapabilmek yürek ister bilgi ister, imkan ister. TÜLOMSAŞ'ın bugün hayatta olmayan efsane mühendisleri, kahraman işçileri yüce Atatürk'ün 'Türk, Öğün, Çalış, Güven' özdeyişine nazire yaparcasına cumhuriyetin anıt eseri olan Devrim'i, Anadolu'nun çağdaş ve aydınlık kenti Eskişehir'in adeta göbeğine dikmiş.

İKİNCİ BÜYÜK ZAFER
Tabi Devrim'e hayranlıkla bakarken aklıma dönemin Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in o ünlü sözü geldi. 29 Ekim 1961'de Devrim'e binerek Meclisin önünden Anıtkabir'e gidecek olan Gürsel, arabanın yolda kalması üzerine 'Garp (Batı) kafasıyla araba yapıyorsunuz, Şark (Doğu) kafasıyla benzin ikmalini unutuyorsunuz' demiş. Bu şanssız olay yıllarca çeşitli spekülasyonlara yol açmış. Ancak kim ne derse desin, kim nasıl yorum yaparsa yapsın Devrim, benim için Kurtuluş Savaşı'ndan sonra kazanılan ikinci büyük zaferdir. Yani tarihe altın çerçeve içinde işlenecek bir teknoloji zaferidir. Yalnız şu bilgiyi de nakletmeden geçemeyeceğim; bu araçlardan 4 adet imal edilmiş. Bugün ise yalnız 1'i hayatta kalabilmiş. Diğer 3'ünün akıbeti bilinmiyor maalesef. Gel de üzülme! Gel de kederlenme! Ülke olarak kültürel değerlerimize sahip çıkmayı ne zaman öğreneceğiz bilemiyorum. Unutmayalım ki; Devrim Arabası'nın en kücük civatası, somunu gerçek anlamda bir cumhuriyet altınıdır. Devrim'in tam karşısında ise küçük ama gururlu bir buharlı lokomotif mahsun mahsun bakıyor. Onuda yakından izledim. Kim bilir kaç asır öne yapılmış? Bugün müzelik olan küçük lokomotif, o yılların büyük teknolojisi olmalı herhalde.

124 YILLIK DEV TARİH
Daha sonra müzenin kapalı bölümüne girdim. Hayranlığım bir kat daha arttı. 1894 yılında İstanbul-Bağdat demiryolu hattında çalışan lokomotif ve vagonların bakım ve onarımı için yapılan ve zamanla TÜLOMSAŞ adıyla dev bir sanayi kuruluşuna dönen fabrikanın mazisi, ruhu sanki orada yatıyordu. Mühendislerin, işçilerin on yıllar önce kullandığı araç, gereç, ölçü aletleri ve tezgahlarından elde kalanlar adeta bir mücevher gibi sergileniyordu. Tabi 124 yıllık bu kurum bünyesinden ulusal ve uluslararası alanda başarı kazanmış olan birçok ismide yetiştirmişti. İşte bu kişilerin yer aldığı 'Parlayan Yıldızlarımız' panosu ise vefa ve şükran duygusunun güzel bir tezahürü olarak müzenin en güzel köşesinde yerini almıştı. Müzenin duvarlarını ise dönemin yöneticileri, mühendisleri ve ustalarının oluşturduğu fotoğraflar süslüyordu. Hatta Devrim'in birçok mekanik parçasının üretildiği küçük torna tezgahının bile özenle sergilenmesi beni tarifsiz duygular içinde bıraktı. TÜLOMSAŞ ve Anadolu Üniversitesi iş birliği ile meydana getirilen, geleceğe ışık tutan bu tarihsel önemi büyük müzenin geçekleşmesinde büyük katkısı olan Genel Müdür Hayri Avcı'ya, Doç. Dr. Cezmi Karasu'ya ve Özgür Uysal'a içten teşekkür etmek istiyorum.
Özetle; bu müzeyi teknoloji tarihimizin hangi zor koşullardan, hangi evrelerden geçerek bu günlere geldiğine ayna tutan, Demiryollarımızın geçirdiği teknolojik evrimi ve en önemlisi gurur anıtımız olan Devrim'i merak edenlerin mutlak gezip, görmesi gereken bir yer olarak yüreğimin bir köşesine koyuyorum.
-------------------------------------------------------------

CEMOĞLU DA MÜZELİK OLDU

Devrim Müzesi'nde özel olarak hazırlanan 'Parlayan Yıldızlarımız' panosunda demiryollarının yetiştirdiği önemli isimler yer alıyor. Olimpiyat Şampiyonu güreşçilerimiz merhum Nasuh Akar, merhum Ahmet Bilek, 1940 yılında Türkiye Şampiyonu olan Demirspor'un efsane 11'inin fotoğafları dikkat çekiyor. Pano da; Türk Futbolunun 'Mehmetçik' lakaplı yıldızı Fenerbahçeli Basri Dirimlili, Beşiktaş'ta efsaneleşen futbolcular Yüksel Özbek (Eskişehirspor'un ilk kaptanı) Fehmi Sağınoğlu, Süreyya Özkefe (Beşiktaş'ta yıldızlaştıktan sonra ES ES'e geldi) Basketbolda Türkiye'nin Sayı Rekortmeni Orhan Calba, Milli halterciler, eskrimciler, bisikletçiler yer alıyor. Panoda tanıdık bir isim de öne çıkıyor. Bu isim 'Eskişehir Spor Basınının Murat Bardakçı'sı Osman Cemoğlu'dan başkası değildir. Eskişehirspor ve Demirspor tarihini belki de Türkiye'de en iyi bilen isim olan Cemoğlu'da demiryolcudur. Demirspor formasını da terleten Cemoğlu '1989 yılı Türkiye Bulmaca Şampiyonu' olarak panoda diğer yıldızlarla birlikte parlıyor. Cemoğlu'nun pano önünde fotoğfarını çekerek; 'Abi sende müzelik olmuşsun' diye espri yaptım. İyi ki 'bir bilgi deryası' olan Cemoğlu'nu tanımışım. Devrim Müzesinde ölümsüzleştirilen Cemoğlu'na sağlıklı uzun ömürler diliyorum.

-------------------------------------------------------------

KESİKBAŞ BÜYÜKŞEHİR'E ADAY MI OLACAK?

ES TV'de Ali Baş'ın hazırlayıp sunduğu 'Haber Masası' programına konuk olan Eskişehir Sanayi Odası (ESO) Başkanı Celalettin Kesikbaş, şehrin batısı ve kuzeyinde yeni sanayi bölgeleri oluşturacaklarını söyledi. Şehrin imar planlarını ESO mu yapıyor? Peki imar planlarında yeni sanayi bölgelerinin oluşturulmasına kim karar veriyor? Büyükşehir Belediye Başkanı ve Büyükşehir Belediye Meclisi karar veriyor. Herkesin bildiği gibi; Yılmaz Büyükerşen şehrin batısı ve kuzeyinde yeni sanayi bölgelerinin oluşturulmasına asla izin vermez. Kesikbaş Mart 2019'da Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olur. Ve seçilirse ancak bunu gerçekleştirebilir. Yoksa Kesikbaş gönlünden Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı mı geçiriyor?
-------------------------------------------
FIKRA
'BURADASINIZ'

İki sarışın çok büyük bir AVM'de alışverişe çıkmış.
Saatlerce dolaşmışlar, alışveriş yapmışlar, ama yorulmuşlar.
Nereden çıkıp ta otoparka gideceklerini bulamamışlar.
Tam o sırada karşılarına bir AVM planı panosu çıkmış.
Ortasında bir yerde de kırmızı bir nokta ve kocaman 'BURADASINIZ' yazısı.
Sarışınlardan biri diğerine dönmüş ve hayretle sormuş:
'Şu teknoloji ne kadar ilerledi. Nasıl biliyorlar burada olduğumuzu?'