Haftada bir gün (Cuma günleri) zevkle yazı yazdığım Eskişehir Sonhaber Gazetesi Yazıişleri Müdürü Ayhan Aydıner Facebook sayfasında küçük bir Kızılderili hikayesi anlatmış. Hikayede çocuklar soruyor 'Savaşı kim kazanacak?
Kabilenin çocuklarına eğitim veren yaşlı Kızılderili eğitimci cevap veriyor.
İçinizde Beslediğiniz.
Beslenen nedir? Kurt.
Hikayeden özetleyerek yazıma devam edeyim;
İçimizde iki kurt var.
Kurtlardan birisi; 'korkuyu, nefreti, öfkeyi, kıskançlığı, üzüntüyü, pişmanlığı, açgözlülüğü, küskünlüğü, kibiri, üstünlük taslamayı, ikiyüzlülüğü, egoyu' temsil ediyor.
İçimizdeki diğer kurt ise 'iyiyi, güzeli, sevgiyi, saygıyı, umudu, nezaketi, cömertliği, paylaşmayı, yardımseverliği, doğruluğu, dürüstlüğü, inancı ve güveni' temsil ediyor.
İki kurt arasında kıran kırana bir savaş var.
Çocuklar eğitimcilerine soruyor.
Hangisi kazanacak? Kabilenin yaşlı eğitimcisi cevap veriyor; Hangisini beslerseniz.
Yazıişleri Müdürümüz Ayhan Aydıner'in Facebook sayfasında anlattığı, Kızılderili hikayesi olmaktan çıktı, sanki bir Türkiye gerçeği olmaya başladı.
Toplum olarak, içimizdeki 'iyiyi, güzeli, sevgiyi, saygıyı, umudu, nezaketi, cömertliği, paylaşmayı, yardımseverliği, doğruluğu, dürüstlüğü, inancı ve güveni' öldürdük, yok ettik.
Besledik, büyüttük, neredeyse kişiliğimiz, karakterimiz, benliğimiz haline getirdik 'korkuyu, nefreti, öfkeyi, kıskançlığı, üzüntüyü, pişmanlığı, açgözlülüğü, küskünlüğü, kibiri, üstünlük taslamayı, ikiyüzlülüğü, egoyu.'
Nasıl oldu da inancımızdan, kültürümüzden, kimliğimizden aldığımız iyi, güzel, sevgi, saygı, umut dolu değerleri yok ettik? En temel toplumsal özelliğimiz olan nezaketi, cömertliği, paylaşmayı, yardımseverliği, doğruluğu, dürüstlüğü, inancı ve güveni zihnimizden, yüreğimizden ve benliğimizden nasıl söküp attık?
Haydi, hep beraber bu sorulara cevap arayalım.
Kendimiz mi izin verdik? Annemiz, babamız, eşimiz, dostumuz, arkadaşımız mı zorladı? Aldığımız eğitim, devam ettiğimiz okul mu alıp götürdü? Ülkeyi yönetenler mi iyi örnek olamadı ve yok etti?
Kendimiz izin vermediysek iyi, güzel, sevgi, saygı, umut dolu değerlerimizin yok olmasına niye göz yumduk. Aldığımız eğitim, devam ettiğimiz okullar alıp götürdüyse nezaketi, cömertliği, paylaşmayı, yardımseverliği biz buna nasıl izin verdik. Ülkeyi yönetenler doğruluğu, dürüstlüğü, inancı ve güveni yok ederken biz bu duruma niye karşı duramadık.
Demek ki biraz da biz beslemişiz ve bir Türkiye gerçeği haline getirmişiz korkuyu, nefreti, öfkeyi, kıskançlığı, üzüntüyü, pişmanlığı, açgözlülüğü, küskünlüğü, kibiri, üstünlük taslamayı, ikiyüzlülüğü, egoyu.
Haydi, hep beraber neyi beslediğimizi ve neyi beslememiz gerektiğini bir kez daha gözden geçirelim. Kendimiz için, çocuklarımız için, ülkemiz ve insanlık için. Henüz geç kalmış sayılmayız.