Seçim kesin sonuçlarının açıklanmasının ardından toplanan TBMM'de 27. dönem, Deniz Baykal'ın sağlığının elvermemesi nedeniyle ikinci en yaşlı üye İYİ Partili Durmuş Yılmaz'ın geçici başkanlığında geçtiğimiz Cumartesi günü açıldı.

ŞEHİT YAKINI VE GAZİ
Milletvekilleri Meclis'in ilk gününde yemin etti. Yemin törenini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da izledi. Eskişehir'in yedi milletvekilili de yemin ederek, yeni dönem çalışmalarına başladı. Milletvekilleri yemin töreni için eşlerini, anne babalarını ve çocuklarını davet ederken, Utku Çakırözer bu konuda farklı bir duruş sergiledi. Yemin törenine ilimizden şehit yakınlarını, bir terör gazisini, engelli vatandaşları, sendika temsilcilerini davet etti. Çakırözer, yemin töreni için eşi, çocuğu ve gelinini davet eden Jale Nur Süllü'yü de bu anlamlı olayın içine aldı. CHP'li iki milletvekili Eskişehir'den gelen konuklarla birlikte TBMM'de bol bol fotoğraf çektirdiler.

BİR KEZ DAHA TAHT KURDU
Çakırözer, bu fotoğrafları kendi sosyal paylaşım sitesinde paylaşarak; şu yorumda bulundu; 'Bugün TBMM'de yemin ederek göreve başladık. Gazi Meclis'te yeniden Eskişehir'imizi temsil etmek büyük onur! Bu onuru bize bir kez daha yaşatan hemşerilerimize ve bugünkü heyecanımıza ortak olan ailelerimize, Eskişehir'den gelen tüm dostlarımıza yürekten teşekkürler. Ülkemiz ve Eskişehir'imizin geleceği için hiçbir zaman yorulmadan var gücümle çalışmaya devam edeceğim. Hepimize hayırlı olsun.' Çalışkanlığı ve müteaviziliğiyle kentte sevilen Çakırözer, seçildiği 7 Haziran 2015 seçimlerinden bugüne üç yılı aşkın süredir halkın vekili oldu. CHP'li olsun olmasın, herkesin sevdiği ve saygı duyduğu bir milletvekili oldu. Yemin töreninde gösterdiği anlamlı davranışla Eskişehirlilerin gönüllerinde bir kez daha taht kurdu. Demek ki Çakırözer için boşuna halkın vekili denilmiyormuş...

-----------------------------------------------------
'BEN GARİP'

Garip Yıldırım Eskişehir'in başarılı bürokratlarından birisiydi. Köy Hizmetleri Bölge Müdürlüğü ve ESKİ Genel Müdürlüğü yaptı. Belki de son yıllarda gelmiş geçmiş en iyi ESKİ Genel Müdürüydü. Yeri geldiğinde işçilerle birlikte amele gibi çalışırdı. Çok başarılı işlere imza atarak, bu kurumda önemli izler bıraktı. Bugün onun başından geçen komik bir olayı köşeme aldım. Garip Yıldırım ESKİ Genel Müdürlüğü yaptığı dönemde kuruma ait sivil plakalı araçla Büyükşehir Belediyesi Bakım Onarım alanının içerisinden ESKİ'ye geçmek istiyor. Orada aracı gören genç güvenlikçi; 'Durun, durun. Buradan geçemezsiniz' diyor. Garip Yıldırım aracın camını açarak, 'Ben Garip, Garip!' diyor. Güvenlikçi 'Garibim diyorsun ama altındaki arabaya bak. Bizde bisiklet bile yok. Bu nasıl gariplik' diye çıkışıyor. Güvenlikçi Garip Yıldırım'ı tanımıyor. Hatta ESKİ Genel Müdürünün adını bile bilmiyor. O'nun 'Ben Garip' sözleriyle gariban ayağı yaptığını zannediyor. Bu olaydan sonra genç güvenlikçi artık eminim bırakın ESKİ Genel Müdürünün, tüm daire başkanlarının adını ezberlemiştir..

---------------------------------------------------
ALÇI YERİNE MERMER YAZSAYDINIZ

Demet Akbağ Show TV'de haftada bir 'Demet Akbağ ile Çok Aramızda' adlı kamera şakası programı yapıyor. Bu programında ünlüleri hedef seçiyor. Son programında Cem Belevi, Yeliz Yeşilmen, Muazzez Abacı ve Nuri Alço'ya kamera şakası yapıldı.

EN ACIMASIZI ALÇO'YA YAPILDI
Hazırlanan kamera şakalarıyla bu dört ünlü çok zor durumda bırakılırken, ekranda tam anlamıyla kahkaha bombardımanı yaşandı. En acımasız şaka Eskişehirli sanatçı Nuri Alço'ya yapıldı. Beşiktaş Belediyesi'nin bir sokağa adını verdiği ve bir parka heykelinin diktiği belirtilerek, bunların açılışı için Nuri Alço davet edildi. Oyuncular Belediye Başkan Yardımcısı, belediye bürokratları ve heykeli yapan heykeltraş kılığına büründüler. Alço'yu önce adının verildiği sokağa götürdüler. Alço büyük sevinç ve onurla buraya gitti. Ama tabelada 'Alço' yerine 'Alçı'nın yazıldığını gördü. Bu yanlışlığa tepki gösteren Nuri Alço, 'Benim soyadımı nasıl yanlış yazarsınız? Alçı yerine mermer yazsaydınız' diye tepki gösterdi. 'Beni tüm Türkiye biliyor. Sizin Kültür Müdürünüz mü bilmiyor' diye tepkilerini sürdürdü.

DERBEDER ADAM HEYKELİ
Alço zorla sakinleştirildikten sonra heykel açılışının yapıldığı alana götürüldü. Heykel açılışından önce Alço'ya bir plaket verildi. Plakette de Nuri Alço'nun soyadı 'yine Alçı' diye yazılmıştı. Alço bunu fark etmesine rağmen, 'ya sabır' diyerek, teşekkür konuşması yapacaktı ki muhabir kılığındaki bir kadın, 'Soyadınız plakette de yanlış yazılmış' dedi. Bunun üzerine muhabire patlayan Alço; 'Plaketi ben mi yaptım? Bunu yapanlara söyleyin' dedi. Bir belediye çalışanı plaketi alarak, 'yanlışlık yok' deyip, bir hafta sonra Alço'nun adresine postalayacaklarını söyledi. Alço sakinleştirildikten sonra heykel açılışı yapıldı. Yapılan heykel açıldığında Alço'nun yüzünde şimşekler çaktı. Çünkü heykel Alço'ya hiç benzemiyordu. Üstelik, 'derbeder bir adamı' andırıyordu. Heykelin kaidesinde yine 'Nuri Alçı' yazıyordu. Alço, 'Bu heykel bana benziyor mu?' diye tepki gösterdi. Heykeltraş rolünü oynayan kadın, 'Ben sizi böyle tasvir ettim. Sanatta beğenmek göreceli bir kavramdır. Gözlükle sizi andırıyor. Sanatıma laf ettirmem' dedi. Alço, 'Yatağa da mı gözlüklü giriyorum' dedi. Büyükerşen'i kast ederek; 'Keşke Eskişehir'e gitseydiniz, oradaki Belediye Başkanı nasıl yapmış görseydiniz. Veya benim filmlerime, fotoğraflarıma baksaydınız' diye tepki gösterdi. Kadın hala yaptığı sanatı savununca, Alço; 'Benim soyadım Alçı mı? Daha soyadımı bilmiyorsun, nasıl heykelimi yapıyorsun' diye sert çıktı.

GAZOZU FIRLATTI
Araya Başkan Yardımcısını oynayan kişi girerek, onu bir banka oturttu. O sırada kadın sanatcı heykeli alarak geldi. İsimdeki hatanın kendisine ait olmadığını söyledi. İyice tepesi atan Alço, heykelin kolu ile vücudu arasına sıkıştırılmış gazozu alıp yere fırlattı. Alço; 'Yapılan heykel de 'Nuri Alçı' yazıyor. Bu heykel bana ait değil' dedi. Alço artık iyice çileden çıkarken, Demet Akbağ elinde heykelle geldi. 'Nuri Alço, bu rezalet heykeli atıyorum' diye bağırdı. Alço daha hala ne olduğu anlayamadı. Akbağ, Alço'ya sarılarak, kendisine şaka yaptıklarını söyledi. Düşünün, birisi sizi arıyor. 'İstanbul Beşiktaş Belediyesi olarak isminizi bir sokağa verdik. Heykelinizi de bir parka diktik. Açılış törenine sizi bekliyoruz' diyor. Siz o kadar çok seviniyor ve gururlanıyorsunuz ki; bunu tüm dostlarınıza duyuruyorsunuz. Büyük sevinçle tören için İstanbul'a geliyorsunuz. Sonra bir dizi talihsizliklerle karşılaşıyor, sinir küpü oluyorsunuz. Sonra bunların hepsinin şaka olduğu öğreniyorsunuz. Bence Alço'ya yapılanlar şaka olamaz. Ancak eşek şakası olur...
--------------------------------------------------------------
NOSTALJİ

ES ES'İN BÜYÜK KAPTANI VE ALMANLARIN İMPARATORU
Tarih 20 Aralık 1975. Yer İnönü Stadı. Son Dünya Şampiyonu Batı Almanya ile Türkiye özel milli maç oynuyor. Almanların 'İmparator' lakaplı Kaptanı Franz Beckenbauer ile Türkiye A Milli Futbol Takımı Kaptanı İsmail Arca maç öncesi birbirlerine başarı diliyor. Maçı Batı Almanya 5-0 kazanıyor. Maçta Franz Beckenbauer'in penaltısını bir başka Eskişehirli olan Rasim Kara kurtardı. Eskişehirspor Anadolu'da Futbol İhtilalini yaparak, üç büyüklere kafa tuttuğu yıllarda takımın en önemli parçalarından birisi de İsmail Arca idi. Taraftarın 'Büyük Kaptan' diye sevgiyle bağrına bastığı Arca, 1948 yılında İnegöl'de doğdu. 1965 yılında Kırmızı Şimşeklere transfer olan Arca, ES ES'in Sevilla Zaferi'nde, 1971'de Türkiye ve Cumhurbaşkanlığı Kupası şampiyonluğunda ve 1972 yılında Başbakanlık Kupası şampiyonluğunda yer alan bir büyük efsaneydi. 27'si A olmak üzere 53 defa milli olan İsmail Arca Eskişehirspor'da 17 yıl aralıksız top koşturdu. ES ES'te sevincin yanında hüznü de yaşadı. Eskişehirspor 1981-1982 Sezonu'nda İkinci Lige düşerken takımın kaptanı İsmail arca idi. 1982 yılında futbolu Eskişehirspor'da bıraktı. 400 maçta ES ES'in kaptanı olarak sahaya çıktı. A Milli Takımda da Fatih Terim, Şenol Güneş, Mustafa Denizli ve Cemil Turan gibi önemli futbolcuların da kaptanlığını yaptı.

-------------------------------------------------
FIKRA
GAZETELERİN YAZDIĞI

Üç soyguncu bankayı soyduktan sonra kaçıp ormanda buluşmuşlar. Biri:
– Şu paralan sayalım, demiş. İkincisi:
– Boş ver yahu, nasıl olsa yarın gazeteler yazar, öğreniriz, diye itiraz etmiş.
Üçüncüsü yerinden fırlamış:
– Deli misiniz yahu, yarın her gazete ayrı ayrı şeyler yazar, birbirimize gireriz...