İktidar partisi seçimle ilgili ciddi sıkıntı duymaya başlayınca meydanlarda başta muhalefet partileri olmak üzere olur olmaz herkesi FETÖ bağlantısı olmakla ve Pensilvanya'dan icazet almakla suçlamaya başladı. Suçlamalar zaten oluyordu ama dozajı ciddi artmaya başladı. Bunun nedeni elbette belli. Ama bu belirli durumu şu örnekle anlatayım sizlere,
İngiliz gazeteci, Sina Dağı'nda karşılaştığı bir Bedevi'ye sorar:
'Sence lider kimdir?'
Bedevi;
'Bir tanım yapmak yerine, bir öykü ile sorunuza cevap verebilir miyim?' der.
Gazeteci; 'Elbette, anlat öykünü' diye yanıtlar. Bedevi anlatır;
'Benim gibi bir Bedevi, devesinin üstünde ve kızgın güneşin altında, Sina Çölü'nde yol almaktadır. Birden ufuk çizgisi kararır, gökyüzünde nadiren tek tük görülen kuşlar, bu kez toplu halde, karanlığın aksi istikametine doğru, telaşla kanat çırpmaktadır. Çölün mutlak sessizliği, daha da yoğunlaşır sanki. Deneyimli Bedevi; bu alametlerin, şiddetli bir kum fırtınasının habercisi olduğunu hemen anlar. Devesini çökertir, üstünden iner. Heybeden aldığı sağlam bir kazığı, kızgın kumlara çakar ve devesini sıkıca bu kazığa bağlar. Sonra yine heybelerden, katlanmış parçalar halinde çıkardığı küçük çadırın alelacele kurup, içine girer ve kapı örtüsünü her iliğinden düğümler. Son düğümü henüz atmıştır ki; fırtına bulundukları bölgeye ulaşır. Küçük çadır havalanacakmış gibi sallanmakta, rüzgarın oluşturduğu kum sağanağı, neredeyse delip geçecek bir hızda, çadır yüzeyine çarpmaktadır. Her kum tanesinin, boyları küçük fakat verdikleri acı büyük oklar gibi bedenine saplandığı deve, dile gelir:
'Efendi, canım çok acıyor. Hiç olmazsa başımı çadıra sokmama izin verir misin?' der.
Dışarıda olmanın ne kadar zor olduğunu iyi bilen Bedevi, zavallı devenin bu dileğini kabul eder ve 'Peki, başını çadıra sokabilirsin,' diyerek, kapıyı bağlayan düğümleri boşaltır. Durmak bir yana, fırtına giderek daha da gemi azıya almaktadır. Deve, sahibine tekrar yalvarır; 'Efendi, derimin en ince olduğu yer boynumdur ve şu an çok acıyor. İzin ver, boynumu da çadıra sokayım.'
Biraz ikirciklenmeyle, bu isteğe de 'Peki' der Bedevi. Fırtına, sanki sonsuza dek sürecek gibidir. Deve bu kez, ilk ikisinden daha acıklı bir sesle yalvarır;
'Efendi, ne olur, hörgücümü de çadıra sokmama izin ver,'
Bedevi bu son isteği de kerhen kabul eder. Ancak, hörgücün de içeri girmesiyle, küçücük çadırda, artık kımıldayacak yer kalmamıştır. Bu duruma, Bedevi'den önce, deve tepki gösterir; 'Efendi, bu çadır ikimize dar geliyor. Sen dışarı çıkıp, başının çaresine baksan.'
'Lider kimdir?' demiştiniz; bu hikayeyi mesnet alarak cevap vereyim;
Lider; devenin başını dahi, çadıra sokmasına izin vermeyen insandır.'
'Başını rica ile çadıra sokan deve, artık sahibini dışarı davet etmektedir.'
Hikayeyi okuyunca Türkiye'ye şimdi liderlik yapıp kendilerine olumsuz eleştiri getiren herkesi FETÖ üyesi olmakla suçlayanlar aklımıza geldi! Bu suçlamaları yaparken önce aynaya bakıp sonra da çadırın içine kimin deveyi aldığını unutmasalar iyi olacak!...