Asıl adı Guan Moye, kitaplarında Çince 'sakın konuşma' anlamına gelen Mo Yan adını kullanıyor.
2012 yılında kendisine Nobel Edebiyat Ödülü'nü veren komite, onu şöyle değerlendirmiş:
'Fantezi ve gerçekliği, tarihi ve toplumsal perspektifleri iç içe geçirerek, Faulkner ve Marquez'in yazdıklarına benzer bir dünya yaratırken, bir yandan da çıkış noktasını kadim Çin edebiyatında ve sözlü gelenekte bulmuş.'
Aynı zamanda Çin edebiyat ve düşünce dünyasında çok tartışılan bir yazar. Time Dergisi'ne göre;
'Çin'in en ünlü, en sık yasaklanan ve en çok korsan baskısı yapılan yazarı.'
***
Merhum Emin Özdemir'in bir makalesiyle tanımıştım Mo Yan'ı. Edebiyatçı arkadaşların ve kitap hastalarının dışında kalan, benim gibi sıradan okuyucular,
Medyanın gösterdiği popüler yazar ve kitaplarla hemhal olurken, 'okunası' eserleri fark edemiyoruz galiba.
Mo Yan'ı tanıyınca; 'Ben çok kitap okurum' diye başlayan, 'Ben iyi okurum'a inen, irtifa kaybıyla 'Ben bayağı okurum'a kadar küçülen bendeki kibir,
'Eh, ben de biraz okuyorum işte!' cılızlığıyla dibe vuruverdi.
***
'Yok, yok, bu böyle olmaz!' deyip, hacimli mi hacimli iki kitabını okudum kısa sürede.
Hem aykırı, hem bize benzeyen; hem yabancı, hem tanıdık; uzak ama bir o kadar yakın,
Destansı Mo Yan dünyasında buldum kendimi.
Okudukça anladım ki,
O, Faulkner gibi, Marquez gibi…
Kendi insanının sözlü gelenekleriyle besleniyor; yöresinin kurdunu, kuşunu, ağacını, suyunu, taşını, toprağını, insanını yüreğinde taşıyor; rüzgarın fısıltısıyla, börtü böceğin sesiyle mutlu oluyor.
Doğup büyüdüğü bucağın yaşamını, ölmenin ve öldürmenin sıradanlaştığı tarihsel süreç içinde yalın ve şiirsel bir dille anlatıyor.
Ölüm, vahşet, şiddet ve şehvetin birbirini beslediği acımasız savaş günlerini; korkaktan kahraman, masumdan zalim yaratarak görselleştiriyor.
Anlatımında doğadan seçtiği imgeler, benzetmeler, karşılaştırmalarla sanki,
Çin'in Yaşar Kemal'i!
***
'Kızıl Darı Tarlaları',
Mo Yan'ın filme alınan başyapıtı.
Romanda, Shandong ailesinden üç kuşağın yaşamına tanıklık ediyoruz.
Bitmeyen acı savaş günlerinde, arka plana yerleştirilen Çin toplumunun siyasal ve toplumsal değişimi, olaylara dekor oluşturuyor.
Denir ya; acının olduğu yerde korku da vardır, cesaret ve direnme de.
Mo Yan'ın anlatı dünyası da aynen böyle.
***
'İri Memeler ve Geniş Kalçalar',
Mo Yan'ın en çok tartışılan, zaman zaman mizah da içeren romanı.
Çoğunlukla, meme düşkünü yarı akıllı Jintong'un ağzından; savaşın ve vahşetin içinde, şehvet çiçeklerinin arasında sekiz kız, bir erkek çocuğunu ve torunlarını büyütmeye çalışan Shangguan Lu'nun, inişli çıkışlı hayatını okuyoruz.
Yeniden okumayı zorunlu kılan, karakter çokluğu ve ilişki giriftliğiyle,
1038 sayfalık hatırı sayılır kalınlığıyla,
'Çin işkencesi bu olsa gerek!' dedirtiyor.
***
Mo Yan'ın bu iki romanında da kronolojik bir olay örgüsü yok.
Olaylar, kitabın içinde 'çekirge varmışçasına' tarihler arasında ileri geri zıplayıp duruyor.
Karmaşası kendine münhasır, bu destansı romanlardaki dönemleri, karakterleri, olayları ayıklamayı başarabilirseniz, çok seveceksiniz.
Mo Yan'ın bu iki eserini,
'Mutlaka bir gün okunması gerekenler' listenize almayı unutmayın.