Öncelikle bir gerçeğin altını kalınca çizmemiz gerekiyor.
'29 EKİM 1923' tarihi, bu ülkenin geçmişi, bugünü ve geleceği açısından çok ama çok önemli bir tarihtir.
Bu bağlamda, CUMHURİYET BAYRAMI kutlamalarını savsaklayan ve saptıran iktidar sorumlularıyla, bayram coşkusuna duyarsız kalan bir kısım insanımızı kınıyorum…
Unutmayalım ki her demokratik ulus devletin bir 'ulusal bayrama' gereksinimi vardır.
Çünkü ulusal bayramlar, toplumsal yaşamın meşru zeminini güçlendirir ve o toplumu birlikte geleceğe taşırlar.
Çünkü ulusal bayramlar bir toplumda anıların, bilinçlerin ve umutların tazelenmesi için çok önemli araçlardır.
Bu anlamda '29 Ekim Cumhuriyet Bayramı', Türkiye'de toplumsal birliğin korunması ve geliştirilmesi açısından çok önemli bir gerekliliktir.
94 yıldır yoğun sorunlar içinde gelişmeye çalışan Cumhuriyetimizin, özellikle son yıllarda ciddi boyutta tehditler altında olması, bu gerekliliği daha da arttırmaktadır...

CUMHURİYET DEĞERLERİMİZ ÇATIRDIYOR
AKP/RTE İktidarı, sorumlusu olduğu 'terör, darbe ve savaş' krizlerini; rejimi değiştirmek yani 'otoriter tek adam yönetimini meşrulaştırmak' için kullanıyor…
Laik ve demokratik Cumhuriyetin karşısına açıkça 'dine dayalı saltanat' getirilmek isteniyor.
Saltanat hedefli sözde başkanlık sistemine zemin oluşturmak için, Cumhuriyetin zeminini oluşturan 'Laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti' ilkeleri yok edilmeye çalışılıyor…
  • 'Laiklik' can çekişiyor… Evrensel anlamda 'Toplum ve devlet düzeninin akla ve bilime dayalı olması…' demek olan laikliğin içi boşaltıldı.
  • 'Demokratiklik', parmak çoğunluğunun diktatörlüğüne dönüştürüldü… TBMM işlevsizleştirildi…
  • Evrensel 'hukuk devleti' ilkesi, 'Sizinki hukuk da bizimki guguk mu?' lafazanlığına düşürüldü... Ve bu ülkede 'evrensel hukuk kurallarını çiğnemek' artık 'kahramanlık' gibi algılanır oldu…
  • 'Sosyal devlet', din devletinin hayır hasenat işlerine indirgendi…
  • Demokrasinin beşiği olan 'yerel yönetimlerimiz' etkisizleştiriliyor ve itibarsızlaştırılıyor…
  • Muhalefet partilerine ve muhalif yurttaşlarımıza karşı polis ve savcıların baskısı yetmezmiş gibi, tek yetkili ağızlar tarafından sürekli aşağılanıyorlar…
  • Ülkemizde düşünce, bilim, basın ve yayın özgürlükleri açısından dünya rekorları (!) kırılıyor…
Sözün özü, Cumhuriyetimizin çatırdayan sesleri, duyarlı yurttaşları 'BİRLİK OLMAYA' çağırıyor…

CUMHURİYET İÇİN BİRLİK GEREK
İnsanlığın yarattığı en yüce değerlerden birisi olan Cumhuriyet; 'birlik' gücüyle doğmuş ve kaynağı olan 'demokratik birliğin' gücü oranında güçlü olabilen bir sistemdir.
Diğer yönüyle 'Cumhuriyet, toplumsal birliğin en güçlü çimentosudur…'
Yani 'Cumhuriyet' ve 'Birlik' kavramları arasında çok güçlü bağlar vardır.
Tıpkı 'bulutlar birleşmeden şimşekler çakmaz…' gerçekliğinde olduğu gibi, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı bugünkü zor koşullara çözüm olabilecek şimşeklerin çakabilmesi için de öncelikle ve ivedilikle 'bilinçli ve duyarlı yurttaşların birleşmesi gerekiyor…'
Başka bir deyişle, ülkemizde demokrasiyi ve insan haklarını etkili olarak savunabilmek için öncelikle ve ivedilikle 'örgütlü birleşik siyasal güç' gerekiyor.
Daha somut bir deyişle, 'Ülkemizde Cumhuriyetten yana olan tüm duyarlı yurttaşlar ve örgütler, 'Cumhuriyet İçin Birlik' sağlamak durumundadırlar.
Ve bugün Türkiye'de yaşanmakta olan ağır koşullar karşısında, demokrasimizin tıkanan solunum sisteminin ivedilikle açılması gerekiyor…
O nedenle 'niçin birlik' sorusu, '1923 Cumhuriyetinin temel değerlerini korumak ve geliştirmek için…' diye özetlenebilir.
Birliğin 'kimlerle' sorusunun özet yanıtı ise, 'Laik ve demokratik Cumhuriyetten yana olan tüm demokratik güçler (duyarlı yurttaşlar ve örgütler)' olmalıdır.
Başta CHP olmak üzere, ülkemizin sosyal demokrat ve sosyalist güçleri böylesi bir birlikteliğin 'çekirdeğinde' mutlaka ve koşulsuz olarak yer almak zorundadırlar…
Unutulmasın ki bu demokratik çekirdek ne kadar güçlü ve güven verici olursa, diğer cumhuriyet güçlerinin birliktelik içinde yer almaları da o oranda kitlesel olacaktır.
Böylesi bir birliğin 'parlamento' ayağı ile 'parlamento dışı' ayağı arasındaki uyumluluk mutlaka sağlanmalıdır.
'Birlik' tarafından 'kitlesel etkinlikler/eylemler' düzenlenerek, sorunlar ve çözüm önerileri kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Çünkü 'eylemde birlik olmazsa düşüncede birliğin yararsız olacağı' ve 'kitleselliği sağlanamayan eylemlerin yarardan çok zarar vereceği…' toplumbilim gerçekleridir.
O nedenle yapılacak kitlesel etkinlikler/eylemler, evrensel demokrasi ve hukuk ilkelerine uygun olan meşru biçimde ve barışçı güvenli zeminlerde olmalıdır.
Bu bölümü bir özlü sözle bitirmek istiyorum: 'Cumhuriyetimizi korumak ve geliştirmek amacıyla gücümüzü hırlaşmak ve ayrışmak için değil, uzlaşmak ve birleşmek için harcamalıyız…'

******

ESKİŞEHİR VE CUMHURİYET
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz BÜYÜKERŞEN'in Cumhuriyet Bayramımızı kutlayan iletisinde belirttiği gibi, 'Onurlu, özgür ve güçlü Eskişehir'imizin…' Cumhuriyet Bayramı kutlamaları bu yıl da kaliteli ve yoğun katılımlı oldu.
Kutlama etkinliklerinde üç belediyemizin de 'birlikte' ve 'etkin' olarak yer almaları çok anlamlıydı; kitlelerin güvenlerini ve umutlarını yoğunlaştırdı.
Resmi törenlerdeki savsaklamaya ve coşkusuzluğa inat, belediyelerimizin örgütlediği etkinliklerde katılım ve coşku çok yüksekti.
Bu durum, sosyal ve siyasal yaşamımızda yerel yönetimlerin daha çok yetki ve sorumluluk yüklenmelerinin halkımıza güven verdiğini gösteren olumlu bir örnektir.
Dileğimiz, Eskişehir'de gerçekleştirdikleri çağdaş belediyecilik hizmetlerinde ülkemize ve dünyaya örnek olan belediyelerimizin, 'demokratik kitlesel eylemler alanında da daha kaliteli ve daha kitlesel etkinliklere öncülük etmeleridir…'
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…