Toplum-siyaset ilişkisi nasıl olur?
Sıradan yurttaş ne bekler siyasetten?
Konforlu bir çevrede yaşamaktır arzusu.
İhtiyaçlarını kimseye muhtaç olmadan karşılayabileceği bir hayat ister. Geçinmek için iyi bir işi, iyi bir geliri, başını sokacağı bir evi, arabası, yılda bir hafta tatil olanağı olsun ister.
Çocuklarını gelecek kaygısı olmadan büyütmek, kaliteli bir eğitim almalarını sağlamak ister.
Etnik ve mezhepsel ayrımcılığa uğramadan, dünya görüşüne ve değerlerine saygı duyulmasını ister.
Çalışırken, gezerken, uyurken; tüm yaşamında;
'Güven içinde olmak ister.'

***

İçinde yaşadığı toplumla ve ülkesiyle ilgili sorunları konuşmak, tartışmak, özgürce sesini duyurmak ister.
Yönetenlerin yaptıklarından haberdar olmak, geleceğiyle ilgili kararlara katılmak, beğenmediğini demokratik yolla değiştirmek ister.
Sandığa giderek eline güç verdiklerinin adil olmalarını, denetlenebilir olmalarını ister. Kimsenin kurallar dışına çıkmadığı bir düzen ister.
Siyasi partiler bu talepleri karşılamak üzere kurulur ve bunun adı bellidir:
'Normal siyaset.'

***

Normali buysa, 'anormal siyaset' nasıl bir şeydir?
Devlet yönetimini yüzüne gözüne bulaştıranlar, anormalliğin girdabına dalmaya görsünler bir kere.
Kendilerini ayrıcalıklı bir ideoloji koltuğuna oturtur, muhalefeti sıradanlaştırmaya çalışırlar.
Günlük hayatla ilgili taahhütlerini yerine getirmek yerine,
Olur olmaz her konuyu 'dava' kutsiyetine taşıyarak başarısızlıklarını maskelemeye çalışırlar.
Günlük sıkıntılarla boğuşan, özgüven arayışındaki bireyin hamasi duygularını gıdıklar; ulvi bir dünyaya çağırarak, kibir dolu bir üstünlük duygusuna kapılmasını, gerçeklerden uzaklaşmasını sağlarlar.
'Toplumu iflah olmaz bir romantizme gark ederler.'

***

Taahhüt ettikleri doğrultuda siyaset yapmak yerine,
'Çatışmacı dış politika, ayrıştırıcı iç politika anlayışı'na yaslanır; ekonomik başarısızlığın bahanesini dışarıda gösterirler.
Şehitler ve inançlar üzerinden bir 'kutsiyet çemberi' oluşturur; yaptıklarını ve yapamadıklarını bir 'değer ve inanç manzumesi' içerisinden sunarlar.
Ulvi bir elbise giydirmeye çalıştıkları sistem, 'tek adama biat' esaslı bir sistemdir aslında.
'Sistemin adını da, -sonuna izm getirerek- siz koyun artık!'

***

Siyasi partiler legal kurumlardır ve halktan gizli davaları olmaz.
'Parti tüzükleri' ile kendilerini tanımlarlar;
'Parti programları' ile kamuoyuna taahhütlerde bulunurlar.
Tanımsız dava söylemleri yerine, taahhütlerini yerine getirmeye odaklanırlar.
Sonuçta seçim kazanır; Anayasa ve yasalar çizgisinde, olanaklar çerçevesinde en verimli şekilde devleti yönetmeye çalışır; takdir edilirse tekrar seçilir; beğenilmezse çeker giderler…
'Gerisi tehlikeli bir hamasetten başka bir şey değildir!'

***

Bugünkü iktidar; doğru-yanlış her yola başvurarak istihdam ettiği, makam ve koltuk dağıttığı yandaşlarıyla,
Manevi söylemi, dünyevi güç için kullanan 'rantiyer'leriyle,
Yerinden oynatılamayacak bir kült oluşturmaya çalışmakta.
Dava diye sundukları ise;
'Ebedi ve mutlak iktidar olma hırsı!'