Sevgili eşimle birlikte katıldığımız ve 2 – 9 Temmuz 2016 tarihlerini kapsayan, Doğa Turizm'in organize ettiği 'Büyük Doğu Karadeniz- Yaylalar- Batum' gezisinin tatlı yorgunluğu henüz üzerimizdeyken, bu geziden süzebildiğim damlaları sizlerle paylaşmaktan mutluyum.

Amasya, Samsun, Ordu, Giresun, Trabzon, Rize, Artvin, (Batum), Sinop illerini ve onlarca ilçeyi kapsayan gezimizde; Doğu Karadeniz'in o güzelim yaylaları, gölleri, barajları, dereleri, tepeleri, mağaraları ve kültürel değerleriyle iç içe yaşadık…

Bu arada, yirmi yıl önce gittiğimizde göremediğimiz bazı güzellikler bizi mutlandırırken, yılların ve insanların yıprattığı güzellikler de içimizi sızlattı…

Gezip gördüğümüz yerlerin güzellikleri ise öylesine yoğun ki, o güzellikleri kuru sözcüklerle anlatmak çok zor…

Bu nedenle bizcileyin olanaklarınızı zorlayarak da olsa oraları gezip görmenizi dilerim.

Gezip görme konusunda, 'Eskişehir'in çağdaş Evliya Çelebi'si olan Yıldırım KILIÇCIOĞLU' size en güvenilir desteği sağlayabilir.

Hiç olmazsa o güzellikleri internet kaynaklarından incelemenizi öneririm.

Ben sizlere oralarda gördüğümüz yürek hoplatan özgün güzelliklerden ve yürek sızlatan olumsuzluklardan genel kesitler sunmaya çalışacağım.

DOĞU KARADENİZ'İN ÖZGÜN ÖZELLİKLERİ

Bilindiği gibi Doğu Karadeniz'in özgün özellikleri coğrafya koşullarından (iklim, yer şekilleri, bitki örtüsü) kaynaklanıyor.

Bu bağlamda, 'doğanın coştuğu yerdir Doğu Karadeniz…'

Oralarda yağmurla güneş, dağlarla deniz, yaylalarla vadiler, yeşille mavi, akarsularla balıklar öylesine doğal ve güzel bir uyum içindeler ki…

Yeter ki insanoğlu bu güzelim doğa varlıklarına gölge etmesin…

Diğer yandan, Doğu Karadeniz'in bu zengin doğasının bağrında tarih boyunca onlarca uygarlık barınmıştır. O uygarlıklardan günümüze ulaşabilen kültür varlıkları (kaleler, köprüler, kiliseler, camiler, anıtlar); 'Geleceği görmenin en iyi yolu geçmişi anımsamaktır…' dercesine bizlere sesleniyorlar.

Doğu Karadeniz'in müziği ve dansları, insanı doğa ile tarih arasında hop oturtup hop kaldırıyor…

O yörenin özgün dili ve mizahı da adeta insanlara mutluluk aşılıyor…

Oralarda ekmek, et, yumurta, süt, meyve ve sebzeler sanki ballanmış gibi…

Sözün özü doğanın 'coştuğu', farklı kültürel değerlerin de 'uyumla kaynaştığı' bir bölgemizdir Doğu Karadeniz...

Bugün Doğu Karadeniz'in doğa varlıkları bizlerden 'titizlikle korumamızı'; kültürel değerleri de 'ulusal ve evrensel kültürle daha güçlü kaynaştırmamızı' bekliyor…

YÜREK SIZLATAN OLUMSUZLUKLAR

Son yıllarda ülkemizde doğa ile teknoloji (uygarlık) çatışmasının en yoğun olarak yaşandığı bölge hiç kuşkusuz ki Doğu Karadeniz'dir.

O yörelerde 'AKP/RTE iktidarınca iyice şımartılmış olan teknoloji canavarı' doğayı öylesine hoyratça yıpratıyor ki, insan olanın yüreğinin sızlamaması mümkün değil…

Hepsi başlı başına bir araştırma konusu olan bu olumsuzluklar şöyle özetlenebilir:

1. Sahil Doldurmaları Karadeniz'in Geleceğini Karartıyor: Özellikle son yıllarda Doğu Karadeniz sahilinde binlerce hektarlık alan, milyonlarca ton toprakla dolduruldu. Ve bu dolmalar üzerine çeşitli tesisler yapıldı. Şimdiki görüntüleri çok parlak olan bu tesislerin (ve içlerindeki insanların) gelecekte kapkara bir renge bürünme olasılığı çok yüksek…

Sahil doldurma konusunda demokratik bir direniş gösteren Ordu'nun durumu ise çok güzel bir örnektir.

2. Yeni Yolların Çevreye Zararı Çok Fazla: Elbette ki 'Yol' en önemli uygarlık unsurudur. Ama bu yörede yeni yapılan yollar 'çevreye zarar verme konusunda kesin olarak Avrupa birincisi olur…'

3. Bölgedeki Barajlar ve HES' ler Doğayla Uyumsuz: Ülkemizin enerji gereksiniminin yüksek olması bahanesiyle 'çokça şımartılan baraj ve HES kralları', doğanın karnına sorumsuzca bıçak atmışlar/atıyorlar…

4. Maden Ocakları Doğanın Ciğerini Söküyor: Bölgenin çeşitli yerlerinde bakır, kömür ve altın vb çıkaran 'maden kralları', barajcılardan daha hırçın ve daha sorumsuz bir biçimde doğa katliamı yapıyorlar…

5. Atıklar Toprağı ve Denizi Kirletiyor: Yol, baraj ve maden işleri sonrasında sorumsuzca çevrede bırakılan 'atıklar', zehirlerini çevreye akıtıyorlar…

6. Dinlenme Tesisleri Yetersiz: Sahil boyunca uzanan binlerce km'lik yolların üzerindeki dinlenme tesisleri (özellikle tuvaletler) çok yetersiz.

7. Kent Merkezlerinde Hormonlu Yapılaşma Var: Arsa azlığı nedeniyle kent merkezlerinde ortaya çıkan sıkış tepiş ve hormonlu bir biçimde oluşan kentsel yapılaşma, birçok altyapı ve kent içi ulaşım sorunu yaratıyor…

Kırsal kesimde ise eskiden doğa ile uyuşan, özgün yapılar yıkılarak yerlerine yaratıcılıktan uzak yabancı öykünmesi yapılar dikilmesi, Doğu Karadeniz'in geleneksel yerleşmesine hiç yakışmıyor.

Uzungöl ve Ayder gibi doğal SİT alanlarının yapılaşmaya açılması ise yüzkarası bir durumdur...

8. Mesire ve Gezi Alanları Kötü Kullanılıyor: Ülkemizin hemen her bölgesinde görülen bu hastalıklı durum için ciddi önlemler alınması gerekiyor.

9. Sarp Sınır Kapısı Kevgir Gibi: Türkiye ile Gürcistan arasındaki özel bir anlaşmayla sağlanan pasaportsuz giriş çıkışlar çok sağlıksız. Bence o sınırdan birçok suçlu elini kolunu sallayarak geçebilir…

GEZMEK MUTLULUKTUR…

'İnsanların gezme ve görme merakı' olmasa, herhalde 'gelişme' olmazdı. Çünkü tarih boyunca insanoğlunun yeni yerler ve yeni şeyler arama merakı sayesinde uygarlık sürekli gelişmiştir.

Gezmenin insanları çok mutlu ettiği de eskiden beri bilinen bir gerçekliktir. Elbette mutlu gezi için önemli olan yol değil, yoldaştır…

Sevdiklerinizle/yoldaşlarınızla birlikte daha çok gezmeniz ve 'ülkemizde Gezi değerlerinin daha da güçlenmesi' dileklerimle…

Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla…