Yerli otomobilimizi üretmek üzere kolları sıvayan 'babayiğit'leri görünce, Sayın Cumhurbaşkanımız da ilk otomobili almaya talip olunca, aklıma bir zamanlar bu işlerde bir 'baş babayiğit'olduğu geliverdi.
ABD'deki Atilla/Zarrap davasında ortaya dökülen itirafları, Man Adası ile ilgili iddiaları dinlerken;
Birden aklıma Fadıl Akgündüz düştü. Bu kadar da olmaz denebilecek bir dolandırıcılık hikayesinin kahramanı nam-ı diğer Jet Fadıl.
Kimse yanlış anlamasın; bu bir 'Jet Fadıl' yazısıdır!

***

Biz Jet Fadıl'ın üreteceğini söylediği 'İmza' marka otomobilini, distribütörü olduğu ama hiçbir zaman getiremediği Malezyalı 'Proton' marka otomobilleri de biliriz.
Tam da bu günlerde haberlerde rastlayıverdim.
Geçtiğimiz ay Jet Fadıl'ın 'Caprice Gold Maldivler' projesini yem olarak kullandığı dolandırıcılığın mahkemesi vardı.
Bir tarafta sanıklar Jet Fadıl, ablası, eniştesi, yeğeni…
Görüntülerine bakarsanız oldukça dindar insanlar.
Diğer tarafta mağdurlar. Giyim kuşam, saç ve sakal tiplerine, sağa sola lanet yağdıran dillerine bakılırsa onlar da dindar mütevazı insanlar.
Yani iki tarafta dini bütün insanlar; görüntü böyle!
Mahkemeye şikayetlerini takip amacıyla gelen bu insanlara bir türlü anlatamadığımız tek farkları var:
Dolandırılanlar dindar,
Dolandırıcılar dinbaz!

***

Jet Fadıl'ın hakkında 11 iddianame var; toplam 2 bin 243 yıl hapis isteniyor.
Jet Fadıl ise, her dolandırıcılığından sonra takındığı mütedeyyin vakar ile gülümsüyor; 'Zararın giderilmesi için çabaların devam ettiği'ni söylüyor.
Davacılarınsa umutları tükenmiş, öfkeleri burnuna gelmiş. En anlamlı bedduayı yaşlı bir davacı yapıyor:
'Allah sana dermansız dert versin!'

***

İyi de kardeşim size ne demeli?
Jetkent Konutları, İmza otomobil fabrikaları, Proton marka otomobilin pazarlaması, Siirt Jetpaspor, Caprice Gold Bayrampaşa ve sonunda Caprice Gold Maldivler…
Adamın sabıkaları yedi düvelde biliniyor. Zamanında, sadece dini duygularınızla yaklaşarak 'büyük girişimci, büyük yatırımcı' diye alkışladınız. Cennetin ışıklarını bu dünyadaki parlak sözlerde bulacağınızı sandınız; şimdi lanetliyorsunuz.
Her lanetten sonra tekrar tekrar ortaya çıkan bir adama, elinizdeki üç beş kuruşluk birikiminizi ve aklınızı yine teslim ettiniz.
'Çalıyor ama iş yapıyor' da diyemiyorsunuz.
Ortada bir şey yok!

***

Delikanlı genç kızı babasından istemeye gitmiş. Kızın babası damat adayına:
'İyi huyların nedir oğlum?' diye sormuş.
'İçki içmem, kumar oynamam, sigara içmem, gece hayatım yoktur efendim!'
'Peki, hiç kötü huyun yok mu?'
'Eh, sadece biraz yalancıyımdır!'

***

İnsanın dilinin ucuna 'Eyyyy!' nidası takılıyor.
Siz beyler, inancınızı istismar etmeyi alışkanlık haline getirmiş esnaf, iş adamı, sanatçı, gazeteci, yazar ve siyasetçi kıyafetine bürünmüş,
'Kerizin parası helaldir'den başka ilkesi olmayan bu yalancı, dolandırıcı din istismarcılarına; her salatam var diyen dinbaza,
Bir daha, bir daha kandırıldığınız halde, her seferinde elinize bir avuç tuz alıp koşmanız nasıl tarif edilir ki…
Her seferinde,
Dolandırıcının ateşine odun taşıyorsunuz.
Çok önemsediğiniz bir söz var ya:
'Şeriatın kestiği parmak acımaz.' diye.
Acıyla hoplamayın şimdi!