Sevgili okurlar;
Ramazan ayının içinde bulunuyoruz. Allah'a şükür sağlığı, sıhhati yerinde olanlar oruçlarını tutmaya, Allah'ın emrini yerine getirmeye çalışıyorlar.
Bunun yanında mazereti olanlar; hasta olanlar ve tutamayacak kadar zafiyette olanlar da ileride tutmak kaydıyla oruçlarını yerine getiremiyorlar.
Ama burada bir kural var. O da en önemli konu EDEP'tir. Çeşitli bahanelerle orucunu tutamayan kimseler bunu aleni yapmamalıdır. Bunu karşıdaki insanların rencide olmaması için hiç değilse, yüce Yaradan bilse bile bunu insanlarla şahitlendirmemek gerekir. Çünkü yüce Peygamberimiz, 'Günahlarınızı şahitlendirmeyiniz' diye buyurmuştur.
Tarikatların toplantı salonlarına girdiğimiz bizim ilk gördüğümüz EDEP YAHU kelimesidir. Biz bir mazeretten dolayı tutmamış olabiliriz. Ama en azından karşıdakilere hürmeten bunu onların görmeyeceği yerde yapmak daha farklı olur.
Bir sigara tiryakisinin yanında sigarayı dumanlamalı, çok acıkmış bir insanın yanında bir buçuk döner söyleyip yemek, susuzluktan ağzı adeta kurumuş bir insanın yanında şişe ile suyu lakır lakır içmek her şeyden evvel insanlığa sığmayan bir olaydır.
Bununla ilgili yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum. İstanbul'dayım, tasavvuf musikisi bir grupla ramazan ayında rahmetli Turgut Özal döneminde İsviçre'nin Davos kentine davet etmişlerdi. Orada büyük bir restaurantta iftar yemeği verdiler. Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı din ateşesi de programın içinde, iftardan evvel biz programa başladık. İftara birkaç dakika kala program bitti. Orada Türklerden başka kalabalık bir yabancı da vardı. Onlar gayrimüslimdi.
Çorbalar kondu, ezan okunmadığı için herkes beklemede idi. Karşı tarafta oturup bizleri seyreden gayrimüslimler ne olduğunu merak ederek İsviçre'de çalışan bir Türk'e sormuşlar. Her şey hazır, niye yemeklerini soğutuyorsunuz da yemiyorsunuz diye.
O da onlara anlatmış. İşte bizde oruç Allah'ın emri ezan okunmadan dağın başında dahi olsak kimse görmese bile ezan vaktini bekler ancak ondan sonra yemeğe başlanır.
Bunu duyan gayrimüslimler hiçbir harekette bulunmayıp bizimle birlikte beklemeye başladılar. Hiçbirisi yemeğe teşebbüs etmedi. Neticede bana ezanı oku dediler. Ezanı okudum, Müslümanlar orucunu açmaya başlayınca onlar da yemeklerine başladılar.
İşte aziz kardeşim, en olursan ol ama edebini hiçbir zaman kaybetme. En azından İsviçre'deki gayrimüslimler kadar oruca saygılı ol. Allah oruçlarınızı kabul etsin.