Son yıllarda 'eğitim' denince benim aklıma hemen Özdemir ASAF'ın o anlamlı dizeleri gelir:

'Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu./Birinciliği beyaza verdiler…'

Türkiye'nin AKP(RTE iktidarıyla geçirdiği son 14 yılda toplumumuzun tüm renkleri o kadar çok kirlendi ki…

Bu toplumun 'barış, demokrasi, insan hakları, eşitlik, özgürlük, hukuk, çağdaş yaşam…' gibi renkleri, üzerlerini kaplayan kapkara kirden görünmez oldu…

Ama kirlenmede birinciliği 'eğitim' almış durumda…

Eğitim elbette ki çabuk kirlenir. Çünkü eğitimin öznesi insandır/çocuktur…

Gerçi, eğitim alanımıza 'dindar ve kindar' açıdan ve 'imam hatipler' penceresinden bakanlar her şeyi tertemiz ve rengarenk görüyorlar...

Ama uluslararası ölçütler ve yaşamın gerçekleri öyle demiyor.

EĞİTİMİMİZ YERLERDE SÜRÜNÜYOR

Uluslararası veriler Türkiye'nin eğitim alanında göze batacak kadar açık olan gerçekleri, 'kör parmağım gözüne…' dercesine ortaya seriyor.

Örneğin, OECD'nin 'Uluslararası Öğrenci Değerlendirme (PİSA-2016) Raporu'na göre:

'Türkiye, 64 ülke arasında 45. sırada yer alarak yine OECD ülkelerinin gerisinde kaldı. (Matematikte 45'nci, okuduğunu anlama da 37'nci ve fen bilgisinde 41'nci oldu.)

Diğer yandan, OECD'nin son yayımladığı 'Büyümeye Geçiş Raporları' Türkiye'nin eğitimle ilgili 'ana zorluklarını' şöyle özetliyor:

· 'Düşük eğitim kazanımı…

· Eğitime geç yaşta başlayan ve erken yaşta ayrılan nüfus yoğunluğu…'

Aynı raporlarda Türkiye iki konuda ciddi olarak uyarılıyor:

'1. Büyümenin kazanımlarını 'adil paylaştırmak' için politikalar geliştirin…

2. Gelişmiş ülkelerle aranızdaki farkı azaltmak için 'eğitimde iyileştirici reformlar yapın…' Örneğin, okul öncesi eğitimi geliştirerek ve mesleki eğitim ve hayat boyu eğitimi güçlendirerek, okullar ve üniversiteler arasındaki büyük kalıcı kalite uçurumunu azaltın...'

Eğer 'Ey OECD, sen kendi işine bak!..' diyenlerden değilseniz… Ve bu konuda bilincinizde 'yurttaş duyarlılığı' duyumsuyorsanız, eğitim sorunlarının çözümünde sorumluluk yüklenmek zorundasınız…

Bu sorumluluk öncelikle şu iki sorunu görmemizi gerektiriyor:

1. AKP döneminde, çağdaş eğitimin temeli olan 'laik, bilimsel, demokratik ve kamusal eğitim' ilkeleri yok denecek noktaya geldi. 'Ucube 4'lük sistemin' acı sonuçları ortaya dökülmeye başladı.

2. Son 14 yılda ülkemizin eğitim alanında 'kalite düşüklüğü ve eşitsizlik sorunları' katlanarak büyüdü.

Ve bu sonuçlar toplumumuzda bir 'yoz kültür' oluşmasına neden oluyor...

GAYE USLUER'İN GAYRETLERİ

Eskişehir Milletvekili ve CHP Parti Meclisi Üyesi Prof. Dr. Gaye USLUER, TBMM ve CHP bünyesinde eğitim konusunda çok etkili çalışmalar yürütüyor.

Sayın USLUER, özellikle son bir yıl içinde eğitim alanında yürüttüğü çalışmalarla haklı olarak 'CHP'nin ve hatta TBMM'nin en etkili eğitim kurmayı' konumuna geldi. Adeta 'Gölge Milli Eğitim Bakanı' gibi eğitim alanında olup biteni çok yakından izliyor.

Gaye Hanımın duyarlı bir yurttaş sorumluluğuyla ve bilim insanı titizliğiyle sürdürmekte olduğu bu gayretler, eğitim alanındaki kirliliklerden bunalmış olan yurttaşlarımıza umut veriyor. En son yaptığı çalışmalardan birkaç örneği birlikte inceleyelim:

1. Diyanet İşleri Başkanlığı'nca 2012 yılından beri 'Kur'an Kurslarında 4-6 Yaş Projesi' adı altında sürdürülen ve kamuoyunda 'Sübyan Mektepleri' olarak bilinen bilimdışı uygulamanın acı gerçeklerini ortaya serdi.

2015-2016 döneminde 463 ilçemizde kurulan sübyan cenderesinde 55 bini aşkın çocuğumuzun olduğunu ve bu tezgahta binlerce din adamının çalıştığını, Gaye Hanımın araştırma sonuçlarından öğrendik.

Gaye USLUER bu konuda şöyle diyor: 'Maalesef bu projenin başladığı 2012 itibariyle çok hayati olan laik, bilimsel, parasız, zorunlu, tam zamanlı okul öncesi eğitim büyük yara almıştır. Geleceğimizi karartan bu uygulamanın yakın takipçisi olamaya devam edeceğiz...'

2. Şu sıralar TBMM'de kuruluş yasası görüşülen ve 'laik ve demokratik eğitimin son kırıntılarını da yok etmeyi amaçlayan Maarif Vakfı' ile ilgili gelişmeleri Gaye Hanım çok yakından izliyor.

3. Gaye Hanım, 'AKP/RTE İktidarının kendi kadrolarını oluşturma adına yaptığı yanlışların doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan' ve son günlerde ülkemiz çapında dalgalarla yayılan 'Liseliler İsyanını' da yakından izliyor.

Sayın Gaye USLUER'i kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.

ÇOCUK HAKLARINI SORUŞTURANLAR SORUŞTURULMALI…

'Odunpazarı Belediyesi tarafından çocukların anlayacağı biçimde hazırlanarak Türkiye çapında dağıtılan 'Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi' kitapçığını öğrencilerine verdiği için, Milli Zafer İlkokulu Öğretmeni Zekayi Yıldırım hakkında Eskişehir Milli Eğitim Müdürlüğü'nün soruşturma başlatması…' tam anlamıyla utanç verici bir durumdur.

Açıkça, 'Çocuk haklarına saldırı' niteliği taşıyan bu çocukça soruşturmayı kınıyor, soruşturma başlatanların akıl sağlıklarının soruşturulması gerektiğini düşünüyorum…

LİSELİ ÇOCUKLARIMIZ DİYORLAR Kİ

İstanbul Erkek Lisesi öğrencilerinin, 'bir tören sırasında yandaş müdüre sırtlarını dönmeleri' olayı ile başlayan 'Liseliler İsyanı' sürüyor.

Liseli çocuklarımız diyorlar ki:

· 'İdareciler ve bazı öğretmenler, öğrenciler arasında ayrımlar yapıyorlar…'

· 'Şeriatçı dernekler ve vakıflar okulumuzda cirit atıyor'

· 'Sevginin, barışın, kardeşliğin adını anmayıp; dindar ve kindar bir nesil olmamız isteniyor…'

· 'Laik, bilimsel ve demokratik eğitim istiyoruz…'

· 'Biz gökyüzünün renkleriyiz. Bizi birbirimizden ayırmak isteyenlere boyun eğmeyeceğiz…'

Bu güzel çocuklar, aslında bu ülkenin sözde büyüklerine ders veriyorlar…

Sağlıkla, sevgiyle ve dostlukla…