Bir önceki yazıyı,
'Yarın devam edelim' diyerek noktalamıştık...
Ancak dün Eskişehirspor cephesinde yaşanan gelişme yani Sergen Yalçın'ın istifa etmesi, diğer tüm gündemleri gölgede bıraktı...
Zira Sergen Yalçın'ın istifa açıklamasında söyledikleri önemliydi...
Yalçın,
Kulübün içinde bulunduğu sıkıntılı durumu bilerek geldiklerini, ancak o günden bugüne hiç bir olumlu gelişme olmadığını, Eskişehirspor'un maliyeti yüksek bir ekiple (kendini ve ekibini kastediyor) çalışmasının bir anlamı ve gereği olmadığını belirtiyor...
Ve diyor ki;
'Bundan sonra önümüzü görebileceğimiz bir kulüpte görev yapmak istiyoruz...'
Yani?
Yani, Sergen Yalçın'ın istifasının arkasındaki neden, düşünsel, taktiksel ya da farklı konudaki bir anlaşmazlık değil...
Yönetimle ya da takımdaki oyuncularla arasındaki bir tartışma ya da anlaşmazlık da değil...
Hatta anladığımız o ki,
Maddi bir anlaşmazlık falan da değil...
Eskişehirspor'un geleceğini kapkaranlık görmesinden kaynaklanıyor bu istifa...

***

Evet şu anki yönetim bütün riskleri göze alarak aday oldu...
Ancak belli ki yapılan risk analizi, doğru bilgilere dayanmadığı, doğru rakamlar kendilerine verilmediği için umduklarından daha vahim bir sonuç olarak ortaya çıktı...
Şu anki yönetim,
Görevde bulunduğu 2 aylık dönemde 20 milyon liraya yakın bir para aktardı kulübe...
Hem de tamamen kendi olanaklarıyla...
Bu miktarın önemli kısmını Başkan Sinan Özeçoğlu karşılarken, kalan bölümü de yönetim kurulu üyeleri tarafından sağlandı...
Ancak...
Kulüp nasıl bir batağa saplandıysa;
Bu 20 milyon liralık kaynak bile kulübü bir santim ileri götüremedi...
Üstelik 3 puanımız da silindi...
Üstelik tehlike, silinen bu 3 puanla da bitmiyor...
Bu ceza, TFF'nin kestiği...
UEFA ne yapacak, orası hiç belli değil...
Tüm bunların üzerine, Sergen Yalçın'ın 3-4 gün önce söylediği 'Biz buraya 3-5 maç için gelmedik...' sözleri daha soğumamışken çekip gitmesi, gerçeklerle bir kere daha yüzyüze kalmamıza neden oldu...

***

Başkan Özeçoğlu'nun zaman zaman söz ettiği 'verilen sözler' kısmına sonra değiniriz...
Ondan önce söylenmesi gereken, ancak söylenmesinin takıma hiç bir faydasının olmayacağını benim de çok iyi bildiğim bir kaç lakırdıyı etmeden içim rahat etmeyecek...
Arkadaş;
Takımın ciğerini yiyip bitirmişler...
Tamam ciğerden bilhassa karaciğerden iyi ızgara olur, arnavut ciğeri olur, ciğer sote olur...
Kulübün beynini somurmuşlar...
Onu da anladık, beyin haşlama, beyin salatası...
Böbrek, dalak, yürek de tamam...
Ama arkadaş,
Takımın midesini, safra kesesini, bağırsaklarını, nefes borusuyla yutak borusunu, gözlerini, kulaklarını, kulak kıkırdaklarını bile yemişler...
Ayak tırnaklarını bile yiyip bitirmişler be...
Tavuk ızgara yeseniz, hiç olmazsa kemikleri kalır di mi?
Bu kulübü yıllarca yönetenler, iskeletini bile yemişler...
Kulübün gölgesini bile yiyip içip bitirmişler...
Baksanıza 20 milyon lira bile, bir nebze olsun nefes almasını sağlayamadı kulübün...

***

Kulübün bu halde olmasının vebali her kimin ve kimlerin üzerindeyse, bu vebali nasıl öderler bilmem...
Ancak merak ettiğim;
Eskişehirspor taraftarının 'kaybedecek bir şeyi kalmadıktan sonra' ne yapacağıdır...
Bunu bilen varsa lütfen bana da anlatabilir mi?