Sanki 'barış' ile alay edercesine, ülkemiz 'Zeytin Dalı' adıyla başlatılan kirli bir savaşın içine sokulmuş durumda…
Emperyalist güçler, diktatörlük heveslileri ve etnik/ dinsel terör örgütleri; sapık hedeflerine ulaşabilmek için en elverişli ortamın 'savaş' olduğu konusunda anlaşmış durumdalar…
Bu arada sosyal demokratlarımızın savaşa karşı takındıkları 'ikircikli tutum' da savaş tamtamcılarının ekmeğine yağ sürüyor…
Sosyalist örgütlerimiz ise ne yazık ki son yıllarda ( belki de CHP'yi acımasızca eleştirmekten başka düşünce ve çözüm önerisi üretemedikleri için) 'kitlesiz ve etkisiz' durumdalar.
Görünen o ki böyle bir ortamda barışın işi çok zor…
Toplumsal yaşamımızın böylesine karardığı dönemlerde ben genellikle aydınlığı içimde ararım…
Bugün de 'Keşke Türkiye Eskişehir olsa…' diyerek, içimdeki Eskişehir'in sosyal yaşamından birkaç kesiti sizlerle paylaşmak istedim.
KÖMÜRLÜ TERMİK SANTRALE KARŞI TEPKİLER SÜRÜYOR
Son 18 yılda adeta güneş gibi parlayan Eskişehir aydınlığını karartmak istercesine, kentimizin bağrına saplanmak istenilen 'Kömürlü Termik Santral hançerine' karşı duyarlı yurttaşlarımızın demokratik tepkileri sürüyor.
Bu süreçte iktidar yetkililerinin ve yandaşlarının doğaya ve insana karşı sergiledikleri sorumsuz tutumlar da ibretle izleniyor…
Demokratik tepkilerin en güzel ürünü, konuyla ilgili ve duyarlı çevreler tarafından oluşturulan 'Eskişehir Çevre ve Yaşam Platformu (EÇYP)' oldu.
Konuyla ilgili tüm etkinliklerin bu platformun çatısı altında yapılması için gereken titizlik ve sorumluluk gösterilmelidir…
Bu demokratik tepkilerin Büyükşehir, Odunpazarı ve Tepebaşı Belediyeleri tarafından açıkça desteklenmesi insanlarımıza güven veriyor.
Konuyla ilgili olarak kamuoyunda bilgi ve bilinç oluşturmaya yönelik konferans ve panellerle başlayan tepkiler, demokrasi mücadelesi açısından da örnek alınacak yöntemlerle sürüyor.
İlginç ve önemli olan demokratik eylemlerden bazıları şöyle sıralanabilir:
  • EÇYP tarafından başlatılan 'İmza Kampanyası' yüzbinlere ulaşmış durumda…
İlgili devlet kuruluşlarına göndermek üzere hazırlanan imza kampanyası metni; bilimsel, hukuksal ve demokratik açılardan kömürlü termik santralin yanlışlarını açıkça ortaya seriyor.
  • Gündüzler Köyü Derneği tarafından düzenlenen Kış Festivali Etkinliklerinde, 'çevre köylerin BİRLİKTE oluşturdukları yüzlerce traktörlük konvoyla termik santralin protesto edilmesi…' çok anlamlı ve etkiliydi.
Bu protestoda kullanılan ' Termik Santral İstemiyoruz! Toprak Namusumuzdur! Havama, Suyuma, Toprağıma Dokunma!..' sloganları bilinçlerde derin izler bıraktı.
  • Eskişehir Demokrasi İçin Dayanışma Platformu tarafından düzenlenen 'miting' ve CHP Gençlik Kolları tarafından düzenlenen 'Tehlike Yürüme Mesafesinde Yürüyüşü' de dikkat çeken etkinlikler oldu.
  • EÇYP tarafından 27 Ocak 2018 günü yapılacak yürüyüş ve miting çok önemli.
Kömürlü Termik Santrale karşı yapılacak demokratik eylemlerde; bu eylemlerin 'BİRLİKTELİK, KALİTE ve KİTLESELLİK' ilkelerinin titizlikle korunması gerekiyor…
Bu bağlamda, 'durumdan vazife çıkarmaya çalışan marjinal kişi ve kuruluşların kendilerini öne çıkarma yarışına…' fırsat verilmemelidir.
BİR ESKİŞEHİR KLASİĞİ: OHEM- THMK
Odunpazarı Halk Eğitim Merkezi Türk Halk Müziği Korosu (OHEM- THMK)'nun 15 Ocak akşamı düzenlediği '44. Yıl Sanat Gecesi Konseri'ni eşimle birlikte izledik.
Koro Şefi Ahmet KIZILOK ve Yardımcıları Süleyman HADAK, Mine SAĞLAM, Ebru LEBLEBİCİ yönetiminde çalışmalarını sürdüren bu koro, Türk Halk Müziği alanında ürettikleri ve sergiledikleri kaliteli sunumlarla 'Bir Eskişehir Klasiği' olduğunu artık iyice perçinlemiş durumda.
TRT Ankara Radyosu'nun konuk saz sanatçıları Altan GÜVENÇ, Erdal GÖÇBAK, Murat VURAL ve konuk ses sanatçısı Zafer ALBAYRAK geceye kalite ve renk kattılar.
Konserden sonra eşimle birbirimize dedik ki, 'İyi ki müzik var! Çünkü karanlıklar müziğin aydınlığını yok edemiyor…'
KAYILILAR BULUŞMASI YÜREĞİMİZİ ISITTI…
Mihalıççık Kayı Köyü Sosyal Dayanışma ve Kültür Derneği üyeleri 19 Ocak Cuma akşam düzenlenen bir yemekte buluşarak; anılarını, bilinçlerini ve umutlarını tazelediler…
Benim ve eşimin doğup büyüdüğümüz, ayrıca 1970'den sonra 10 yılı aşkın öğretmenlik yaptığımız ve çocuklarımızın doğum yeri olan Kayı Köyü'nün bizim içimizde çok özel bir yeri var.
Bu nostaljik duygular yanında Kayı Köyü'nün 'Bir Cumhuriyet köyü olma özelliklerini sürdürüyor olması…' bize ayrıca gurur veriyor.
Buluşma gecesinde tüm köylülerimizin eşime ve bana özel ilgi ve saygı göstermeleri bizi çok duygulandırdı ve yüreğimizi ısıttı…
Bu güzel gecenin düzenlenmesini sağlayan başta İlhan ŞAN, M. İlhan FINDIK, Ahmet UYSAL olmak üzere tüm emeği geçenlere ve katılanlara teşekkürlerimizi ve sevgilerimizi sunuyoruz.
YÜREĞİMİZİ SIZLATAN UĞUR MUMCU ANMASI…
Uğur MUMCU'nun katledilmesinin 25.Yılı dolayısıyla Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Eskişehir Şubesi tarafından 20 Ocak Cumartesi günü, 'Uğur Mumcu Anma Ödülleri' adı altında düzenlenen etkinlik, açıkçası benim yüreğimi bir kez daha sızlattı…
Bu yürek sızlayışının benim açımdan iki nedeni var:
Birincisi tüm duyarlı yurttaşlarınki gibi, 'Aradan geçen 25 yıla rağmen MUMCU'nun katledilmesinin hesabının sorulamaması…' benim de yüreğimi sızlatıyor.
Yüreğimi sızlatan ikinci neden ise, son yıllarda Eskişehir'de yapılan Uğur Mumcu anma etkinliklerinde 'olması gereken geniş BİRLİKTELİĞİN bir türlü sağlanamaması…'
Özellikle bu yıl Eskişehir'de 'ödül' yönü öne çıkarılarak 'tezcanlılıkla(!)' yapılan ve birçok kuruluşla 'paylaşılmayan' etkinlik; bence Eskişehir adına hiç yakışmadı…
Bu konuda, Ankara'da ve ülkemizin birçok yerinde 'Adalet ve Demokrasi Haftası' kapsamında 'Onlarca örgüt tarafından BİRLİKTE düzenlenen etkinlikler' örnek alınmalıdır…
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…