Beni yakından tanıyanlar bilir, ben teknik direktörlerin işlerine çok karışmam. Bu işi de onlardan iyi bilmediğimiz için şunu oynat, bunu oynatma demek biz yorumcuların pek haddine düşmez diye düşünüyorum. O nedenle ben saha da verilen mücadeleye, kazanma hırsına bakarım. Girilen pozisyon zenginliğine, verilen pozisyonlara göre değerlendiririm. Zaten istatistiksel veriler maçın ve teknik direktörün de aynasıdır.
Mustafa Denizli ile ilk iki maçta gol atamadan ve yemeden tamamlamıştık ama Ruud Boffin'in hakkını da verelim. Ümraniye maçında bol gol pozisyonuna girmemize rağmen bu sefer direklere takıldık. İlk yarılarda rakibe baskı kurarken, 60.dakikadan itibaren rakibin baskısına boyun eğiyoruz. Son 5 dakikada Ruud Boffin'in kurtardığı üç net pozisyon var. Oyuncu değişikliklerinde çıkan isimler doğru olsa da, giren oyuncuların son iki maçta da takıma katkılarını göremedik.
Ben Boluspor maçından 3 puanla döneceğimizi umuyordum. Çünkü her iki takımın verilerini karşılaştırınca ortaya, ligin en çok gol atanı ile, en çok gol yiyenin karşı karşıya geleceğini görüyorduk. Bu durumda galip gelmemek, ancak maç öncesi yapılan hatalardan kaynaklanabilirdi. Nitekim de öyle oldu.
Olayın derinine inmek istemiyorum. Ama bildiğim bir şey varsa disiplinin olmadığı yerde başarı da olmaz. Aile içinde bile tartışmaların yaşandığı, farklı kişiliklerin bir arada barındığı yerde buna benzer olayların olmaması zaten mümkün değil. Yeter ki işin muhatapları gerektiği olgunluğu gösterebilsin. Sorumluluklarını ve görev alanları dışına çıkmasın. Zor süreçten geçtiğimiz bu günlerde kişisel manevralar sadece temsil ettiğiniz camiaya zarar verir. Hiç kimse bugün yemek ısmarladınız diye size masayı vermez. Ama gün gelir ısmarladığınız yemeğin karşılığını mutlaka alırsınız. Bunun için içinizde sadece iyi niyet taşımanız yeterlidir.
İşte bu yaşanan sebeplerden dolayı hiç bir yönetici, teknik adam, futbolcu, basın ve özellikle taraftar sakın taraf olmasın. Olayları akışına bırakalım, zaman her şeyi çözecektir. Bu saatten sonra ne teknik adam eleştirip, değiştirmeye ne de futbolcu harcamaya niyetimiz yok. Son Boluspor maçında gördük ki ligin en çok gol yiyen takımına karşı, en golcü takım olarak gol atmakta zorlanıyorsak, ben iki tarafın kaprisini de eleştiririm. Bu saatten sonra yediğimiz gollerle, atamadığımız gollerin nedenini tartışırsak daha faydalı oluruz diye düşünüyorum.
Şu ana kadar görevini eksiksiz yapan sadece taraftarımız. Hatta tribünlerde yakından tanıdığımız ve herkesin çok sevdiği kardeşimiz Samet Seda 'Bu sene gittiğim hiçbir deplasmanda galip gelemedik, acaba uğursuzluk bende mi?' demeye başlamışsa, Deniz Yılmaz kardeşimiz 'Ben bu mavi formayı sevemedim' diyerek suçu mavi formaya atmaya başlamışsa, bu taraftar her şeyin farkında, ama şampiyonluk için susması gerektiğini biliyor ve her türlü fedakarlığı yapmaya hazır demektir. Bu işi sadece taraftara bırakmayın, maçtan sonra birlik ve beraberlik yemeği çağrısı yapan Kurtuluşspor Başkanı ve Eskişehirspor sevdalısı Gökhan Yıldırım'ın çağrısına kulak verin derim. Gün eleştiri günü değil, birlik ve beraberlik günüdür. Bu sene seçilmiş ve atanmışlarımızla bu takımı çıkaramazsak bedelini hep beraber tüm şehir öderiz.