24 Haziran Seçimleri üzerinden iki hafta geçti. Ama seçim sonuçları üzerine yapılan 'kısır tartışmalar' sürüp gidiyor.
Teknik bir konu olan 'seçim sonuçlarının analizi ve sentezi' konusunda ağzı olan konuşuyor...
Üstelik bu kısır tartışmalara göre, 'Seçim sonuçlarının en büyük günah keçisi CHP…'
Çünkü RTE/ AKP/ MHP ittifakı ve onların yandaş medyası, CHP tartışmalarını ısrarla körüklüyor.
Ne yazık ki bazı CHP yandaşları da kendi partileri üzerinde oynanan bu kısır tartışma oyununa figüranlık yapıyorlar…
İNCE ya da KILIÇDAROĞLU üzerine öyle nağmeler diziliyor ki akıllara zarar…
Oysa CHP'lilerin bu kısır tartışmalar içinde boğulmalarının ne yeri ne de zamanı…
Eğer CHP için 'özeleştiri' söz konusuysa yapılması gereken ilk iş; 'Parti İçi Demokrasiyi ve Parti İçi Eğitimi geliştirmektir…'
Sonra da Nasrettin Hoca'nın 'Bu hırsızın hiç mi suçu yok?..' sözüne kulak vermektir.
*****
Kamuoyunda uzatılıp sündürülen bu kısır tartışmalar birçok önemli sorunu gölgede bırakıyor. Örneğin:
  • 'Çocuk tacizleri ve çocuk cinayetleri' konusunda başta yetkililerimiz olmak üzere toplumca timsah gözyaşları döküyoruz…
  • Tek adam rejimi 'Yeniden Kuruluş(!) sürecinin temellerini atarken…', yandaş medyanın yönlendirdiği insanlarımız 'Acaba o temelde hangi taşlar kullanılacak?' merakı üzerinde bahis oynuyorlar…
  • Ve kapımıza dayanan 'Yerel Seçimler' gereğince tartışılmıyor…
Evet, önümüzdeki Yerel Seçimler çok önemlidir. Çünkü…
YEREL YÖNETİMLER DEMOKRASİNİN BEŞİĞİDİR
Son yıllarda dünya demokrasi çevrelerinde sıkça kullanılan bazı cümleleri hoşgörünüze sığınarak yinelemek istiyorum:
  • Çağdaş demokrasi öğretisinde 'katılımcılık ve çoğulculuk' demokrasinin temel ilkeleri olarak kabul ediliyor ve bu bağlamda 'yerel yönetimler demokrasinin beşiğidir…' deniliyor.
  • 'Kamu yönetiminde yetki ve sorumluluklar daha çok merkezi yönetimde mi toplanmalı, yoksa yerel yönetimlerde mi?...' konusu ise yönetim bilimi alanında yaklaşık 200 yıldan beri tartışılmaktadır.
Çağdaş yönetim bilimi 'yerinden yönetim' uygulamalarının daha işlevsel ve verimli olduğunu ortaya koyarak 'yerel yönetimlerin görev ve yetkilerinin artırılmasını…' öneriyor.
  • Gelişmiş ülkelerdeki toplumsal yaşam içinde yerel yönetimlerin ağırlıkları giderek artıyor.
Sözü özü, dünyanın gelişmiş demokrasilerinde genel eğilim 'yerel yönetimlerin güçlendirilmesi' yönündedir.
Öncelikle bu konuda tüm dünyaya mal olmuş 'Yerel yönetimler demokrasinin beşiğidir…' diyen özlü sözü tekrar anımsayalım.
Toplu yaşamın ilk dönemlerinden beri insanlığın yönetim deneyimleri o beşikte büyümüştür. O beşikte biriken deneyimler sürecinde çağdaş insanlık bugün insanların bir arada mutlu yaşamalarının en iyi yolunun, 'eşitlik ve özgürlük ortamında, yetkileri ve sorumlulukları paylaşmaktan geçtiği…' sonucuna varmıştır.
Ve görülmüştür ki, insanlığın en büyük buluşu olan 'demokrasinin' en somut uygulamaları 'yerel yönetim' alanında gerçekleşiyor. Çünkü yerel yönetimlerdeki işlerin planlama, uygulama, denetleme gibi tüm aşamalarında genellikle 'doğrudan demokrasi' uygulanmaktadır.
Diğer yandan, 'yereldeki toplumsal yatırımların ve hizmetlerin merkezi hükümetlerce değil, yerel yönetimler tarafından gerçekleştirilmesinin maliyet ve verimlilik açısından daha avantajlı olduğu…' bir yönetim bilimi gerçekliğidir.
İşte bu nedenlerle, çağdaş toplumlarda yerel yönetimlerin yetki ve sorumlulukları sürekli artırılmaktadır.
*****
TÜRKİYE TERSİNE GİDİYOR
Türkiye son yıllarda birçok alanda olduğu gibi Yerel Yönetimler konusunda da 'demokrasinin tersine gidiyor…'
Aslında bu 'tersliğin' kendi içinde bir zihniyeti var…
Çünkü 'Yerel yönetimlerin yetkilerinin artırılması, çoğulculuk, azınlık haklarının korunması, temsilde adaletin sağlanması' gibi ilkeler; aslında 'Otoriter rejimlere ters gelmektedir…'
Bu nedenle son yıllarda ülkemizde yapılan yasal düzenlemeler ve hükümet uygulamalarıyla 'Yerel yönetimlerin tamamen merkezi hükümetin vesayeti altına alınması…' süreci işletilmektedir.
Örneğin, 6 Aralık 2012'de çıkarılan bir yasayla:
  • Büyükşehir statüsündeki 29 ilde İl Özel İdaresinin kapatılması, köylerin mahalleye dönüştürülmesi,
  • 2011 yılı Adrese Dayalı Nüfus Sayım sonuçlarına göre nüfusu 2.000'in altında kalan 559 belediyenin de tüzel kişilikleri kaldırılarak bu belediyelerin köye dönüştürülmesi, öngörüldü.
Söz konusu yasanın yayımlanmasından sonraki ilk mahalli idareler genel seçimi 30 Mart 2014 Pazar günü yapıldı. Dolayısıyla 559 belde belediyesi artık kapanmış oldu.
Ayrıca, RTE/AKP hükümetinin diğer 51 ilde 'Bütünşehir' adı altında Büyükşehir Belediye yönetimine benzer bir yapılaşma oluşturarak İl Özel İdarelerini ve Köy tüzel kişiliklerini tamamen kaldırma konusunda yasal düzenleme hazırlıkları yaptığı bilinmektedir...
Bu durumda ülkemizde Yerel Yönetimler deyince ortada sadece 'Belediyeler' kalmaktadır.
Ayrıca, Türkiye'de 'Merkezi yönetimin ağırlığının giderek daha da artırılması ve yerel demokrasi güçlerinin yok sayılması…' konusunda da , 'RTE çevresinde bir ittifak oluşturulduğu…' kör gözlere parmak gibi sırıtmaktadır.
Bu bağlamda unutmayalım ki 'Mart 2019 Yerel Seçimleri, Türkiye'nin göreceği son seçimler olabilir…'
Ülkemizdeki demokrasiden yana olan siyasal partilerin bu bilimsel verilerden sonuçlar çıkarmaları ve geleceğe yönelik projelerini/programlarını acilen bu doğrultuda yapmaları gerekiyor…
Bu konuyu tartışmaya devam edeceğiz.
*****
NOT: 15- 22 Temmuz 2018 tarihleri arasında eşimle birlikte katılacağımız 'Doğu Anadolu Turu' dolayısıyla gelecek hafta yazım olmayacak. 24 Temmuz'da KESİT köşesinde tekrar buluşmak dileğiyle…
Sağlıkla, sevgiyle, dostlukla…