Geçen hafta ülkemizdeki haber merkezleri Türkiye'nin, Bosna Hersek'ten ithal ettiği 20 ton sığır karkas etinde insan sağlığına zararlı 'E.coli O157' hastalığı olduğu haberlerini kamuoyuyla paylaştı. Peki bu etlere ne oldu? Veteriner Sınır Kontrol Noktası tarafından yapılan kontrollerde Bosna Hersek'ten getirilen etlerde geçen yıl 29 Ağustos'ta sağlığa zararlı E.coli O157 tespit edilmesinden yaklaşık 4 ay sonra Et ve Süt Kurumu (ESK) ancak 5 Ocak 2018'de imha edilmeye başlandığını duyurdu!! Sağlığa zararlı 'E.coli O157' tespit edilen etlerin imhası için neden 5 Ocak 2018'e kadar 5 ay beklendi? Bilinmiyor. Uzmanların ifadesine göre E.coli 0157, E.coli bakterisinin daha tehlikeli bir türü! Yine uzmanlar E.coli 0157'i, ciddi bağırsak hastalıklarının ve böbrek yetersizliklerine neden olabilen ve sonuçta insanı diyalize ve ölüme götürecek tehlikeli bir bakteri türü olarak tanımlanmaktadır. Ve bu bakterinin 1987 yılından itibaren de 30 yılda bilinen antibiyotiklere karşı direnç kazandığı için tedavi süreci çok uzun sürmektedir. Pişmemiş kıyma E.coli O157'nin sıkça görüldüğü bir kaynaktır.
Şimdi asıl sorulara gelelim, Bosna Hersek'ten getirilen ithal ette sağlığa zararlı E.Coli 157 bakterisi haberleri kamu oyunda yayınlanmasaydı bu etler ne olacaktı? Bu etler dışarıda nasıl kesiliyor. Neden bu kontroller yerinde yapılmıyor da bunlar gümrüklerdeki TIR Kontrollerinde çıkıyor? Bu etlerin sağlığa zararlı olduğu tespit edildiyse neden, amaçla depolarda 5 ay bekletiliyor? Sağlımızı kim güvenceye alacak?
Ayrıca, ithal 'ucuz et' konusunda da sorunlar yaşanıyor. Önce bu etlerdeki yağ oranı yüzde 15'ten yüzde 20'ye çıkarıldı. Yani, aslında yüzde 80 et alıyor tüketici. Ayrıca bu etler çok su bırakıyor. Bu yetmedi, AB ülkelerinden ithal edilen karkas et pervasızca '869 koduyla menşei Türkiye' diye satılıyor. Bu konuda ilgili meciler nezdinde uyarılar yapılmasına karşın daha hala ithal 'ucuz et' satan marketlerde bunlar 'menşei Türkiye' diye satılmaya devam ediyor. Ayrıca, göz göre göre bu ilanlar etiket ve afişlerde yayınlanmayı sürdürürken, Reklam Kurulu bu reklamları 'tedbiren dahi olsa' durdurmuyor. Yine, özel ihale koşullarıyla karkas halinde tüm bir gövde olarak iki markete verilen bu etlerin yaklaşık yüzde 70'i ikinci, üçüncü sınıf et olarak kuşbaşı ve kıyma oluyor. Peki bu etin kalan yaklaşık yüzde 30'u olan biftek, bonfile, kontrfile gibi kıymetli kısımları ne oluyor? İhale ile etin kuşbaşı olarak 30, kıyma olarak 29 liradan satılması gerektiğine göre bu yüzde otuzluk kıymetli etler, hangi fiyattan, nasıl satılıyor?
Bunların çözümü?
ESK özellikle eski Et ve Balık Kurumunun (EBK) gücüne kavuşturulmalıdır. Türkiye hayvancılığı ve ülke ekonomisi açısından önemli görevler üstlenen EBK'nin 1992 tarihinde özelleştirmesinden sonra et konusunda büyük bir kaos yaşanmaktadır. Halihazırda hem fiyat, hem kalite ve hem de gıda güvenliğinin sağlanması için Et ve Süt Kurumunun eski Et ve Balık Kurumunun güç ve işlevine kavuşturulması gerekmektedir.
Et, süt gibi halkın temel gereksinimlerini karşılamasını hem evrensel bir insan hakkıdır. Hem de evrensel bir tüketici hakkı olarak sosyal devletin görevidir.