Atatürk'ün kütüphanecisi Naci Ulusu, 'Atatürk bazı kereler çalışırken okuduğu tefsirlerin çok tesirinde kalırdı ve de 'Ey büyük Allah'ım! Kur'an'a inanmayan kafirdir, bize nasıl yol gösteriyor? Bunları tüm dünyaya okutmalıyız' diye de söylenirdi. Sonrada o an yanındaki bizlere 'Okurken ruhum coşuyor size de oluyor mu?' diye sorardı. Ama o anlarda gözleri hafifçe dolar ve kızarırdı' (Ulusu, a.g.e., s.185) diye yazıyor.
Safiye Ayla anlatıyor: 'Annesi Zübeyde Hanım da ablası Makbule Hanım da çok dindar insanlardı. Namazı kılarlardı. Tam dindar bir aile ortamında yetişti. Atatürk de dindar bir insandı. Çok beğendiği Hafız Yaşar vardı. O Kur'an okurken gözlerinden yaşlar dökülürdü. Hatta bütün hocaları toplayıp ayetleri okuyup izah ederek incelemeler yapardı. Bana, 'Allah'ın sana verdiği lutfu unutma ve bununla şımarma, mütevazı ol, daima Allah'a şükret' derdi. Kendisine, 'Paşam şunu yaptın, bunu yaptın' diyenlere! Bana Allah yardım etti, ben talihli bir insanım' derdi.' (Rönesans Dergisi, Şubat, 1991, s.20).
İslam'dan uzaklaşanlar düşmanlarına tutsak olurlar Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: 'İslam toplumuna dahil olan birtakım kavimler, İslam oldukları halde çökmeye, yokluk ve gerilemeye maruz kaldılar. Geçmişlerinin yanlış veya batıl alışkanlık ve inançlarıyla İslamiyet'i karıştırdıkları ve bu suretle gerçek İslamiyet'ten uzaklaştıkları için kendilerini düşmanlarının esiri yaptılar.' Emperyalizme, zulme karşı çıkış varsa, gerçek İslam vardır.

Atatürk emperyalizme, sömürgeciliğe karşıdır. Karşı olmakla kalmamış, emperyalist akımın tüm namussuz salvolarını yerle bir etmiştir. Oysa ki İslamcı ve batıcı mandacılar, emperyalizme uşaklığı dünya ve ahiret mutluluğunun yolu bilmekteler.
Fransız gazeteci Maurice Pernot, 29 Ekim 1923'te Atatürk ile yaptığı röportajın bir bölümünde soruyor: 'Şu halde yeni Türkiye'nin siyasetinde dine aykırı hiçbir temayül ve mahiyet olmayacak demek?'
Bu soruya Atatürk şu yanıtı veriyor: 'Siyasetimizi dine aykırı olmak şöyle dursun, din bakımından eksik bile hissediyoruz. Türk milleti daha dindar olmalıdır. Yani bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır, demek istiyorum. Dinime bizzat hakikatte nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum. Bilime aykırı, ilerlemeye engel hiçbir şey içermiyor. Oysa Türkiye'ye bağımsızlığını veren bu Asya milletinin içinde daha karışık, sun'i, batıl inançlardan ibaret bir din daha vardır. Fakat bu cahiller, bu acizler, sırası gelince aydınlanacaklardır. Eğer onlar ışığa yaklaşmazlarsa kendilerini mağdur ve mahkûm etmiş demektir. Onları kurtaracağız.'
Atatürk, 'Türk Kur'an'ın arkasından koşuyor fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde ne var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım, arkasından koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın' diyor. TBMM kararıyla hazırlanan Kur'an'ın Türkçe meal ve tefsiri, bu konuda en ciddi hamleyi oluşturmuştur. 'Kur'an'ın tercüme edilmesini emrettim. Bu da ilk defa Türkçe'ye tercüme ediliyor' diyor. (Nutuk).
'Milletimiz din ve dil gibi kuvvetli iki fazilete maliktir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet, milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz.' (Nutuk-22 Ocak 1923)
Son günlerde Ak parti Atatürk'ü keşfediyor tartışmaları başlayınca Atamızın ölüm yıldönümü nedeniyle bu bilgileri paylaşmak istedim. Belki birileri anlar!!