Referandum için propaganda süreci yeni yeni başlıyor olsa da ülke olarak son birkaç aydır bu mesele ile yatıp kalkıyoruz. Konuyla ilgili olarak hemen her fırsatta vatandaşın derdinin 'seçim' değil 'geçim' olduğunu savunanlardanım. Hafta içinde Kahveciler Odası Başkanı Zeki Çoban'ın yaptığı bir çağrıyı okuduk gazetelerde. Ne diyordu Çoban? Kahvelerin hür kürsüler olduğunu, iktidar ve muhalefet milletvekillerini bu alanlara davet ederek yeni anayasa değişikliğini anlatmalarını söylüyordu.
İşte bu çağrı bile geçim derdinin gerçek gündem olduğunun somut bir göstergesi… Çoban, 'Referandum neler getiriyor, neler götürüyor, yeni anayasa halkın beklentisini karşılayacak mı vatandaş bilmiyor. Şu anda halk evet mi dese hayır mı dese bilmiyor. Bu anayasa sürecini milletvekillerinin kahvelere gelerek iyi anlatılması gerektiğini düşünüyorum. Böylece kahveci esnafımızın da bir nebze işlerinin açılacağını düşünüyoruz' demişti.
Her Perşembe akşamı ES TV'de ekranlara gelen Eskişehir'in Nabzı programında sevgili Ayhan Aydıner ve Rasim Kılıç'la da konuyu paylaştığımda hak verdiler. Geçtiğimiz haftalarda Köşebaşı'ndan da sizlere aktarmıştım. Kıraathanelerde veresiye dönemi başladı. Esnaf, çay tarifesini uygulamıyor, uygulayamıyor. Çayı tarifesinden ucuza satıyor, yine de iş yapamıyor. Zeki Başkan da ne yapsın? Durumun farkında ve krizi değilse bile durumu fırsata çevirebilmeye çalışıyor. Siyasetçiler kahvehaneye referandum amacıyla geldiğinde hiç değilse herkese çay ısmarlanır, 'akmasa da damlar' diye umuyor. 'Evet' ya da 'hayır' olmuş fark etmez. Bir canlılık olsun da şimdilik yeter…
Bir an için kıraathaneciler bu tozpembe formülle nefes aldı diyelim. Her gün birçok heyet geldi kahvehanelere… 'Evet'çisi de herkese çay söyledi, 'Hayır'cısı da… Biraz olsun kahveciler rahat etti farz edelim. Peki, geriye kalan kesim ne olacak? Esnafın yüzde 5'i kıraathaneci olsa, geriye kalan 95'i ne yapacağız? 2016 yılında kepenk kapatan esnaf sayısı ortada…
Hadi esnaf zaten cefakar… Biraz daha cepten yesin, kredilere abansın diyelim… Asgari ücretle ev geçindirmeye çalışan vatandaşlarımız ne olacak? 1404 TL ile ay sonunu getirmeye gayret eden insanlarımızdan bahsediyorum, nasıl çocuk okutacaklar? Hadi onlar da matematik profesörü oldu diyelim, mucizeyi başarıyorlar… Peki ya emekliler? Emekli maaşlarına yapılan kuş kadar artışın üzerine gelen zam bombardımanı onları da fena vurdu. Gerçi onlarında ek iş yapma imkanı vardı, doğru… Taksi şoförlerinin bile pek çoğunun emekli olduğunu fark ediyorum son zamanlarda. 40 yıl çalıştıktan sonra bir rahat nefes alamadan bu seferde direksiyon sallıyor ya da başka bir iş bulup ev geçindiriyor yurdum emeklisi! Neyse yurdum emeklilerini de geçtik…
Son açıklanan işsizlik rakamlarına göre bugün Türkiye'de 100 kişiden 11'i işsizmiş. Bu altı ayın en yüksek rakamıydı sevgili okurlar. O rakamlar içinde dikkat çeken iki veri daha vardı. Genç işsizlik ve genç kadın-erkek işsizliği arasındaki makasın açılması. Neyse işsiz kalan yurdum insanları da 'Evet' ya da 'Hayır' broşürlerini yer artık… Ne yapsın?! Nasılsa bol bol dağıtılacak…