Satrancı icat edenin bir Çinli rahip olduğu söylenir ve ona ait şu öykü anlatılır. Kral, satranç oyununun methini duyar ve rahibi çağırarak oyunu kendisine öğretmesini ister. Rahip isteneni yapar. Oyundan çok memnun kalan kral, rahibe,
'Bana güzel bir oyun öğrettin. Seni memnun etmek isterim. Dile benden ne dilersen!' der. Rahip, 'Sağlığınızı diliyorum, Haşmetmeap!' diyerek yanıt verir. Ama kral bir şey istemesi için çok ısrar edince, rahip krala hınzırca bir oyun oynamak ister ve der ki,
'Haşmetlim, bu satranç tahtasının 64 karesi vardır. 1'inci kareye 1 pirinç tanesi, 2'nci kareye birincinin iki katını, 3'üncü kareye 2'incinin iki katını… Genel kural olarak, (n+1)-inci kareye n- yinci karedekinin iki katı kadar pirinç koymalarını emrediniz.'
Kendisine güzel bir oyun öğreten adamı cömertçe ödüllendirme fırsatı vermediğini düşünerek, Kral, rahibin bu isteğine çok içerler. Veziri çağırarak,
'Ayağına gelen talihi tepen bu sefili karşımdan alın! Götürün ambara, satranç tahtasına istediği bir avuç pirinci koyup saraydan atın!..' buyruğunu verir. Rahibi pirinç ambarına indirirler. Saatler geçtikten sonra, vezir telaşla içeri girer ve
'Haşmetlim, depodaki pirinç rahibe yetmedi!' der. Kral bu sefer vezire kızar:
'Bre vezir olacak adam, bir avuç pirinç kalmayana kadar boşaldıysa ambarı neden önceden doldurmadın? Sarayı nasıl tehlikeye atarsın?' Vezir kendisini savunur:
'Haşmetlim, ambar ağzına kadar zaten doluydu, ama rahibin istediği daha fazla çıktı.' yanıtını verir. Vezirin yanlış hesap yaptığını düşünen kral, sarayın bütün saymanlarına doğru bir hesap çıkarmaları emrini verir. Günlerce hesap yapan saymanlar, sonunda başsaymanı kralın huzuruna gönderirler. Başsayman, çekinerek krala durumu söyler:
'Haşmetlim, emriniz üzerine günlerdir gece-gündüz durmadan hesap yaptık. Hesabı bitiremedik. Ama şu ana kadar çıkan sayılara göre veziriniz haklı çıktı. Ambardaki pirinç yetmeyeceği gibi, Çin'deki bütün ambarları versek, hatta gelecek yıllarda yetişecek pirinçleri de versek, gene de rahibin istediğini karşılayamıyor!'
Her şeyi kendisinin bildiğini düşünen kişi lider değildir. Var olanı, olumsuz gidişatı bozması gereken kişi ve olgu liderdir. Bu kapsamda lider bulunduğu çevreye yarar sağlayan, zarar vermeyen, gelenekselleşmiş kural ve kaidelerde gelişmelere uygun köklü değişiklikler yapan, idare edeceği kitleyi yönetmek için zeka ve bilgiye dayalı karar alıp uygulayan kişidir. Birlikte yol arkadaşlığı yapacağı insanları aptal yerine koyup ayak oyunları ile insanları zora sokup bunu strateji olarak gören kişiler bırakın lider olmayı yaşamda ciddiyet kişilikte onur taşıyan insan bile olamamışlardır. Bu nedenle de sürekli yanlış hesap içerisindedirler ve hikayede olduğu gibi bu yanlış hesapları geriye ağır bedeller ödeyerek döner!...