Pilot hostesleri çağırır:
'Uçak düşmek üzere, şu anda denizin üzerinde ve çok alçaktan uçuyoruz. Yolculara söyleyin, uçaktan atlayan kurtulabilir, yoksa kesin ölecekler.'
Yolculara anlatmak çok zor. 'Bana bırakın, herkesin anlayacağı bir dil vardır.' diyen tecrübeli hostes ileri atılır.
Önce Amerikalılara yaklaşır:
'Şu anda Japonların araştırma laboratuarlarının üzerindeyiz. Eğer oraya ulaşabilirseniz, Japon teknolojisinin bütün sırlarını elde edebilirsiniz.' der.
Amerikalılar hemen atlar.
Hostes İngilizlere yönelir:
'Şu anda dünyanın en geniş ve en verimli sömürge toprakları üzerindeyiz. Hemen el koyarsanız bu sömürgeler sonsuza kadar sizin olur.' der.
İngilizler koşarak atlar.
Hostes işveli ve kibar bir dille Fransızlara seslenir:
'Affedersiniz rahatsız ediyorum. Rica etsem uçaktan atlar mısınız?'
Fransızlar 'tabii, mersi' diyerek sırayla atlar.
Sıra Almanlardadır. Hostes:
'Atlayın çabuk!' diye bağırır.
'Heil!' diyen her Alman kendini uçaktan atar.
Sonunda sıra Türklere gelir. Hostes tatlı tebessümüyle bir koltuğa dayanır ve şöyle der:
'Siz var yaaa… Buradan hayatta atlayamazsınız?'

***

Fıkra işte!
Bazı şeyleri, 'iddia üzerine, inadına' yapmayı sevdiğimizi anlatıyor aklınca.
Genimizde var be kardeşim!
Ben de, üç sene önce birkaç dostun 'Hayatta yazamazsın!' iddiasına karşı, inat uğruna bu köşede yazmaya başlamıştım.
Ne de olsa, ben bir Türküm!

***

İnatlaşmak, iddialaşmak önemli özelliğimiz.
Hayatın hemen her alanında,
'İnat ve iddia geni'mizi görmek mümkün.
Aslında inatlaşma, iddialaşma alışkanlığı; farkında olmadan, kanaviçe işler gibi çocukluğumuzdan beri iyi niyetlerle beynimize işlenmiş.
'İddiaya girerim, bu yemeği bitiremezsin!'
'Bitiririm!'
'İddia ediyorum, bu ödevi yapamazsın!'
'Yaparım!'
Hemen her evde yaşanabilecek bu diyaloglar hiç yabancı gelmiyor, değil mi?
Çevrenize bakın! Aynı diyaloglarla büyümüş, hoşgörüsünü ve makulünü yitirmiş, 'inat ve iddia geni şişirilmiş' tiplerle birlikte yaşadığınızı göreceksiniz.
'İnatçı keçilerle!'

***

Siyaset arenası da aynı!
Yıllardır gittiği yol, savunduğu fikir belli olan kerli ferli siyaset erbaplarının son günlerdeki söylemlerine kulak verin isterseniz.
'Bizde FETÖ'cü yok, asıl siz FETÖ'cüsünüz!'
'Terör örgütleriyle kol kola olan sizsiniz, biz her zaman karşıydık!'
'Dindarlık sadece size ait değil, biz de dindarız!'
'Biz daha Atatürkçüyüz, gerçek Atatürkçü biziz!'
En çarpıcısı ise, dünyada yükselen trende uygun olarak, -başta zamanında her türlüsünü ayaklar altına aldığını iddia edenler olmak üzere- hemen her partinin 'En milliyetçi biziz!' iddiaları…
Anlaşılmaz bir fikir kirliliği ve iddia karmaşası yaşıyoruz. Kimse öncesini sorgulamıyor.
Söylenenlerin, söyleyenin geçmişiyle bir armonisi yok!
Yaşadığımız ise,
'İnadına kakafoni!'