'Abi nedir bu kafa meselesi?'
'Sizi tanıyor muyum?'
'Siz beni tanımıyorsunuz da ben sizin yazılarınızı okuyorum, bir süredir hep aynı yazıyı yazıyorsunuz. Bu Kafa O Kafa, Malum Kafalar, Hepsi Aynı Kafa falan diye.'
'Öyle mi?'
'Öyle tabi. Abi bırak şu kafa meselesini artık.'
'Öyle deme! Kafa önemli. Bu dünyada kimileri kafasıyla itibar kazanır. Başarabilirse, yüz yıllarca tükenmez itibarı insanların gözünde. Kimileri de kurnazlık ve madrabazlıkla itibar kazanırlar ki kendilerinden önce yok olur itibarları.'

***

Doğrusu biraz şaşırdım, biraz da bozuldum böyle hesap soran bir aranma karşısında.
Ama…
Ama yine de okur tarafından aranmak iyidir.
'Duyumunu artırır' yazarın!
Nazım Hikmet,
'yemekli vagonda kefir denen bir çeşit ayran içtim
garson kız tanıdı beni
iki piyesimi seyretmiş Moskova'da' diyor kıvançla, 'Saman Sarısı' şiirinde.
Bizi böyle tanıyan yok tabi de…
Bizim üstadı da pek tanıyan yoktu ama.
Kör piyangocuyla, anastra oynadığı Tozanlar Kahvehanesinin bitişiğindeki apartmanın uyanık, gözü açık kapıcısı tanıyordu onu da.
Anastrada üstadın oyun arkadaşıydı ikisi de.
İkisi bir oyuncuydu üstadın karşısında.
Kör piyangocu kafasıyla, kapıcı da kurnazlığı ve uyanıklığıyla oynuyordu oyunu.
Ama zeki adamdı üstat.
Diğer iki oyuncudan birinin şıracı diğerinin de bozacı olduğunu söylüyorlardı.
Üstat; kör piyangocunun, uyanık kapıcının, şıracının ve bozacının üstesinden kolayca geliyordu.

***

Dışarıda bizi tanıyan…
'Garson kız tanıdı beni, bir iki yazımı okumuş,' diyebileceğimiz biri yok ama…
Ama ara sıra arayan oluyor işte böyle.
Aslında pek arayan da yoktu bir süredir.
Zaman değişti.
İnsanlar artık her türlü iletişimi sosyal medya üzerinden kuruyor.
Söyleyecekleri bir şey olduğunda da sosyal medya üzerinden yazarak söylüyorlar.
Artık arasa arasa Yazı İşleri Müdürü arıyor bizi.
'Bu nasıl bir yazı, bu nasıl bir başlık! Olmaz! Olmaz! Böyle bir zamanda gazete çıkarmak kolay mı sanıyorsunuz siz!'
Böyle bir zamanda yazı yazmak da kolay değil!

***

Yazı İşleri Müdürü de haklı aslında.
Ben de haklıyım ama.
Okur da haklı.
Tat veren yazılar okumak istiyor okur. Ruhunu şenlendirecek yazılar…
Herkes haklı yani…

***

Zamanın Kadısına derdini anlatmış davacı.
Davacı hatırı sayılır bir nüfus sahibiymiş.
Davalı da savunmasını yapmış.
Kendisinin haklı olduğunu söylemiş.
O da arkası kuvvetli biriymiş.
Kadı düşünmüş taşınmış.
Kararını açıklamış.
Davacıya demiş,
'Sen haklısın!'
Davalıya demiş,
'Sen de haklısın!'
'Sen ne diyorsun Kadı Efendi! Böyle dava olur mu?'
Boynunu bükmüş Kadı.
'E ben de haklıyım,' demiş.

***

Yani?
Yani, bir yazımızın başlığı sakıncalı bulunup değiştirildi diye daha fazla uzatmaya gerek yok. Bu kadar 'kafa' yazısı yeter.