Böyle bir konu üzerine yazı yazmak bile rahatsız ediyor insanı.
Kayıp çocuklar üzerine…
Cinsel istismara...
Yani tecavüze uğrayan, sonrasında vahşice öldürülen çocuklar üzerine yazı yazmak…

***

Neden daha güzel şeyler üzerine yazılar yazamıyoruz?
Dostluk üzerine…
İyilik üzerine…
Yaşama sevinci üzerine…
Sevgi üzerine…
Çocuk sevgisi üzerine mesela…
İnsan!
İnsan sevgisi üzerine…
'Her şey insanı sevmekle başlar,' demişti Sait Faik.

***

Neden aşk üzerine yazılar yazamıyoruz?
Kadınlar üzerine…
Ceylan gözlü güzel kızlar üzerine…
Kızıl saçlı…
Esmer, ela gözlü…
Beyaz tenli, mavi gözlü sevgililer üzerine yazılar yazamıyoruz.
Neden,
'Yarin dudağından getirilmiş
Bir katre alevdir bu karanfil,' diye yazamıyoruz?
Neden?
Çünkü ne karanfil kaldı, ne yar ne de yarin dudağı.
İçimiz karardı. Sevgi, saygı, şefkat… Hiçbir şey kalmadı.

***

Neden,
'Kadın
yakaladı genç adamı
elinden.
Genç adam
yakaladı kadını belinden.
Bir yumrukta kırdı camı.
Oturdular pencerenin içine.
Sarktı ayakları gecenin içine…
Işıklı bir deniz dibi gibi
başlarında, sağda, solda gece yanıyor.
Ayakları karanlık boşluklara sallanıyor…
Sallanıyor ayakları
sallanıyor ayakları…
……….. DUDAKLARI ……
Sevmek mükemmel iş delikanlım.
Sev bakalım…
Mademki kafanda ışıklı bir gece var,
benden izin sana,
seeeeev
sevebildiğin kadar…' diye yazamıyoruz.
Neden?
Çünkü kadın şeytandır!
'Kadınlara selam vermek, kadınlarla tokalaşmak şehvet uyandırır; onun için kadınlara selam vermek, kadınlarla tokalaşmak günahtır!'
Ve cinsiyetçi söylemler…
'Hamile kadının sokağa çıkması ayıptır…'
Cinsel içerikli, suçlayıcı söylemler…
'Açıl kızım açıl! Gelen öpsün giden yalasın!'
Kin ve nefret uyandırıcı, kışkırtıcı söylemler…
'On sekiz yaşında kaşını alıp, kot pantolon giyip üniversiteye giden kızın içini parçalamıyor mu senin?...'

***

Bu karanlığın…
Bu zifiri karanlığın ucu gelip kadınlara, masum çocuklara dayanıyor.
Böyle olunca…
Nasıl sevgi üzerine, aşk üzerine; dünyalar güzeli kadınlar; masum, sevgi dolu çocuklar üzerine yazılar yazacaksın.