İki adam, bir konuda anlaşamıyor:
'Eğitim mi belirleyicidir, genetik mi?'
Biri diyor ki,
'Soya çekim her şeydir. Ailen nasılsa sen de öyle olursun.'
Beriki eğitimci:
'Bir seri katilin çocuğunu en iyi şekilde yetiştirir, eğitirsen topluma faydalı birine dönüştürebilirsin.' diyor.
İddialaşıyorlar.
Eğitimin belirleyici olduğunu savunan adam, bir kedi yavrusunu eğitmek üzere yanına alıp konağına gidiyor. İddiaya göre bir yıl sonra buluşacaklar.
Bir yıl su gibi geçiyor. Soya çekimi savunan adam, konağa geliyor. Akşam yemeğine davetli.
Ev sahibi masanın başında çıngırağını bir çalıyor, bizim kedi smokinler içinde şık bir uşak olmuş, iki ayağı üstünde dikilerek küçük bir tepsiyi servis etmekte...
Ev sahibi gülümsüyor;
'Gördün mü?' diyor. 'Eğitim nelere kadir...'
Davetli cebinden çıkardığı minik fareyi kedinin önüne atıveriyor. Kedi tepsiyi fırlattığı gibi düşüyor farenin peşine!
Bu kez gülme sırası konukta;
'Asıl sen gördün mü?' diyor,
'Kedinin beyliği fareyi görene kadardır.'

***

Bazıları hayatımızı genetik mirasın belirlediğini savunur. Bunların çoğu da -zinhar faşist falan değil- eğitimli/aydın insanlardır.
Kafamıza vura vura anlatmalarının nedeni de, 'asil azmaz, tuz kokmaz' türünden olaylara sık sık tanık olmalarındandır.
Bilincimiz eğitimle değişir, gelişir; ama bilinçaltımızı toplumsal hayat şekillendirir. Toplumda/geçmişte öğrenilenler genetik kodlara yazılır.
Son derece uygar, 'bey'efendi kişiler dahi olağanüstü durumlarda, panik anlarında bilinçaltındaki eğitim öncesi kodlarına dönüverirler.

***

Eğitim elbette çok önemli. Bu ülkenin geri kalmışlığının ardında eğitim sıkıntılarımız yatıyor.
Zincir, en zayıf halkası kadar sağlammış. Sonuçta toplumsal eğitimde mutabakat sağlanamadığından günlük hayatımız da bu zayıf halkalardan kırılıyor.
Dünyada sayılı organ nakli ameliyatları yurdumuzda gerçekleşirken, bazı bilim adamlarımız uluslararası düzeyde takdir görürken, hizmet sektörümüz nal toplayabiliyor.
Bir yanda organ nakli yapıyor, öbür yanda organların ya da bir kısım cihazın nakledildiği karton kolinin altı yırtık olabiliyor, yolda dökülebiliyor.
Anlayacağınız, 'denizi geçip derede boğulmak' alışkanlığımız olmuş.
Bu sadece eğitim eksiği değil; adamsendecilik!
Adamsendecilik ise, tamamen genetik!

***

Yıllardır dost muhabbetlerinde yer almasına rağmen, bu coğrafyanın genetik kodlarından kaynaklanan örnekleri, hayatın içinden -bırak cımbızı- kepçeyle topluyorsak, değişen bir şey yok demektir.
Her sıkıştığında kafasında 'Taksim'e darağacı kurma' fantezisi olan bir toplumda yetişmişsen işin zor be kardeşim!
Ülken yıllardır 'tek adamlar'la yönetiliyorsa yine işin zor.
Kolay mı bu ülkede demokrat olmak?
Kolay mı liyakati, adaleti, özgürlükleri, emeği savunmak?

***

Çevremizde 'bey' saydığımız/sandığımız bazı kişiler vardır. Bir de zor günlerde seyreyleyin muhteremleri…
Her kedinin fareyle imtihan edileceği gün gelir.
İşte o gün geldiğinde; eskiden beri süregelen davranışlar tekrarlanmıyorsa, bunun adı 'değişim' olur.
Fareyi görünce tepsiyi bırakmıyorsanız, ne mutlu size!