Gerçekten de olacak şey değil ama oluyor! Son 24 gün içinde Manisa'da, üçüncü kez askerler toplu olarak zehirlendi. Unutanlar için hatırlatalım zehirlenme olayının ilki, 23 Mayıs 2017 de 1. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı Albay Arif Seyhun Kışlası'nda meydana geldi sonuç 1046 asker gıda zehirlenmesiyle hastaneye kaldırıldı.
Er Hüsnü Özel yaşamını kaybetti. Uzun yıllar sonra maalesef ilk defa böyle bir olay yaşandı.
Zehirlenme olayının İkincisi, 27 Mayıs 2017 Kırkağaç 6. Jandarma Komando Er Hüsnü Özel Eğitim Alayı'nda vuku buldu sonuç 70 asker gıda zehirlenmesiyle hastaneye kaldırıldı.
Ve zehirlenme olaylarının üçüncüsü 16 Haziran 2017'de Manisa General Seyfettin Çalbatur Kışlası 1. Piyade Er Eğitim Tugay Komutanlığı'nda meydana geldi gece yaklaşık 50 asker gıda zehirlenmesi belirtisiyle hastaneye gitti. Sonuç 731 asker zehirlenirken, tedavi edilen asker sayısının 3000'e ulaştığı söyleniyor!
Kesin olmamakla birlikte zehirlenmelerin nedeninin de yenilen yemeklerden olduğu tahmin ediliyor.
Yemekleri askeri kışlalar artık eskisi gibi kendisi hazırlamıyor büyük oranda hizmet alımı yolu ile özel şirketler aracılığı ile tedarik ediyor. Olayın ilginç tarafı burada başlıyor; bu zehirlenmelerin yaşandığı kışlalara ve onlarla birlikte Milli Savunma Bakanlığına bağlı Türkiye genelinde 12 büyük kışlaya daha yemek tedarikçiliği yapan firma aynı firma! Ve bu firma her nedense ilk zehirlenme olayından sonra da yemek tedariği yapmaya devam ediyor. Olacak şey değil dedik ya işte dediğimiz nokta burası. Askeri kural, emir komuta zinciri içinde ilk olay yaşandığı andan itibaren tedbir alıp sözleşmesi fesh edilmesi gereken firmanın sözleşmesinin 16 Haziran'daki üçüncü zehirlenme olayından sonra öğreniyoruz ki bugüne kadar sözleşmesi iptal edilmemiş hatta edilmediği gibi de yemek alınmaya her kışlada devam edilmiş! 15 Temmuz askeri darbe girişiminden sonra amiyane tabiriyle iyice gardı düşen kışlalarda neler oluyor sorgulamakta fayda var. Ciddi bir disiplin sorunu yaşandığı olayların yeteri kadar ciddiye alınmadığı ortada. Tahminen bu nedeninin altında sorumluluk alacak komutan bulunamaması gerekçesi yatıyor. Çünkü böyle bir durumda sorumluluk alacak komutanların başına ne geleceği belli değil. Birileri çıkıp 'Vay sen misin benim 15 yıllık destekçim olan firmanın sözleşmesini fesh eden' diyebilir. Hatta arkasından '15 Temmuz'da sen neredeydin?' tarzında arkasından ne geleceği bilinen imalı soruşturmalar araştırmalar başlayabilir. Şayet böyle bir şey yok sorumluluk konusunda yanılıyoruz diyelim o zamanda insan gerçekten merak ediyor bugüne kadar göz göre göre Milli Savunma Bakanlığı neden bir tedbir olarak bu firmayla yollarını ayırmadı? İlk zehirlenmelerde bir Erimiz hayatını kaybetti bu kez daha büyük bir felaket olsaydı vebalini ve sorumluluğunu kim taşıyacaktı?
Sonuçta sadece bir yemek olayı değildir bu yaşananlar uzun zamandır aklı selim düşünen taraflı tarafsız herkesin yaptığı uyarıların dikkate alınmayıp yandaş şirket zihniyetine yapılan yatırım olayıdır. Ve yaşananlarda artık bu zihniyetten vazgeçmek gerektiğinin göstergesidir. Görüldüğü gibi daha bir kaç yıl öncesine kadar ihtimal dahi vermeyeceğimiz askeri kışlalarda bile bu tarz olaylar üst üste gerçekleşiyorsa artık çoktandır çalan alarm zillerini duymak gerekiyor. Ve ciddiyetle konuyu ele almak gerekiyor. Aksi taktirde daha çok askerimizi insanımızı hastanelere taşımak zorunda kalırız!