Elektronik / teknoloji çağında, yazılım dünyasının hayatımızın her yanını sarması kodlama öğretimini de zorunlu kıldı. MEB'de dahil, tüm ulusların eğitim müfredatlarına kodlama alınıyor. Üniversiteler, şirketler çocuklara yönelik kodlama kursları düzenliyor, oyunlar üretiyorlar.

Küçücük bir aletin arka planında yer alan binlerce satır kodu öğrenmek pek de kolay olmasa gerek.

Programcılık da geleceği parlak, değerli bir meslek olacak gibi görünüyor.

***

Kodlamayı iyi bilir bizim insanımız. Eğitim hayatında, bu gün hiç birini hatırlama gereğini duymadığı, ezber gerektiren onlarca bilgiyi kodlayarak öğrenmedi mi?

Ya, insandan hesap makinesi ya da bant kaydı çıkarmaya çalışan, meşhur hafıza eğiticilerinin yaptığı nedir?

Öyleyse, kodlama hayatımızın bir yerlerinde zaten var.

Eksik olan, kodlamanın olmazsa olmazları:

Analitik, mantıklı ve bilimsel düşünme…

***

Bir de günlük siyasi kodlamalara bakalım.

AKP'nin parti tüzüğüne de aldığı bir 'rabia' var biliyorsunuz.

Bazı AKP'li arkadaşlar rabialarını, genel başkanları gibi bir çırpıda ve sırasıyla sayamıyorlar.

Kendilerince kodlayarak çözüm bulmuşlar:

'Merkez Bankası Vergi Dairesi'

Sıralı kod bu. Her kelimenin baş harfini alın:

M (Millet), B (Bayrak), V (Vatan), D (Devlet)

***

Rabia, Arapçada 'dördüncü-dört' anlamında.

Uzmanlara göre, rabia sembolü ilk defa, adını ailesinin dördüncü çocuğu olarak doğan, Kudüs'te ölen, hayatını ilahi aşkı aramaya adamış kadın bir sufîden alan, 'Rabiatü'l Adviyye Meydanı'nda, onlarca ülkenin terör örgütü listesinde yer alan 'İhvan Hareketi' tarafından, 2013'te kullanılmış.

Bazıları da, Müslüman Kardeşler'in lideri Mursi'nin, Mısır'ın dördüncü cumhurbaşkanı olduğunu vurgulamak için kullanıldığını söylüyor.

AKP tüzüğüne giren maddeler, aslında -bir partinin uhdesinde olmadan- bu ülkenin çimento değerleri, ilkeleri; hepimizin vazgeçilmezidir.

Bu değerler İhvan'dan esinlenmek yerine, daha 'yerli ve milli' bir kavramla ifade edilemez miydi?

Siyasetin kodlaması güce tapınma ve biat olarak yerleşirse, o ülkede demokrasiden bahsedilmez. Demokrasilerde, içinde 'insan hakları, fikir özgürlüğü, adalet ve eşitlik' kavramları kodlanmayan siyaset, -geçici olarak güçlü görünse bile- kaybetmeye mahkûmdur.

***

Temel telefondaki arkadaşına Trabzon kelimesini kodlayarak anlatmaya çalışıyormuş. Başlamışlar konuşmaya,

'Trabzon'un T'si, Trabzon'un R'si, Trabzon'un A'sı, Trabzon'un B'si…'

Arkadaşı dayanamamış sormuş:

'Temel bu ne biçim kelime kodlama? Böyle kodlanır mı hiç?'

'Ne var daaa; ha bu harfler Trabzon'da yok midur?'

***

Dinci siyaset erbaplarının (dindarları tenzih ediyorum) yıllarca 'ayyaş, put, totem' gibi yakıştırmalarla ve aslı astarı olmayan hakaretlerle hep uzak durdukları; son aylarda ilgi duymaya başladıkları 'Atatürk ve İlkeleri' var ya! Onları da öğrenmek lazım!

Öğrenmek cehalet hastalığını iyileştirirmiş.

'CAHİL ADAM'

Yanlış anlaşılmasın, kimse için söylemedim; kodlama böyle!

'A' harflerini silin, kalan harflerin her biri bir ilkenin baş harfi.

C (Cumhuriyetçilik), H (Halkçılık), İ (İnkılapçılık), L (Laiklik), D (Devletçilik), M (Milliyetçilik)

Bak gördünüz mü?

Öğrenince iyileşme başlıyor!