Lozan Antlaşması, I. Dünya Savaşı'na son veren antlaşmalar arasında bugün de yürürlükte olan tek antlaşmadır. Bugünkü Türkiye'nin 'Misak-ı Milli' sınırları, savaş sonrası yeniden çizilen sınırlar arasında hala geçerliliğini koruyan sınırlardır. Aslında Lozan koşullarında ufak tefek değişiklikler yapılmış ve özellikle Mondros Mütarekesi imzalandığı zaman Osmanlı ordusunun elinde bulunan Musul'u ikili görüşmelerle kurtarmak mümkün olmadığı gibi, daha sonra Milletler Cemiyeti'nin arabuluculuğundan da bir yarar sağlanması mümkün olamamıştır. Ancak bu hususlar, Lozan'ın hala yürürlükte olduğu gerçeğini değiştirmez. Lozan'ın en önemli yönü; Türkiye'nin masaya eşit bir statü ile oturmak istemesi ve her yönüyle bağımsızlığını kazanma konusundaki tartışılmaz iradesini net bir şekilde ortaya koymasıdır.
15 Ekim 1922 tarihinde Mudanya Mütarekesi yürürlüğe girer. Mudanya koşullarına göre tarafların silahlı kuvvetleri, doğal olarak oldukları yerde kalacaklar ve İstanbul'daki düzeni sağlamak üzere, müttefik jandarmalara ek olarak bir Türk Jandarma Birliği İstanbul'a gelecektir. Yunanistan Doğu Trakya'da Meriç Nehri'nin doğusunda işgal ettiği bölgeleri Fransızlara devredecek, Fransızlar da TBMM yetkililerine devredeceklerdir. Ankara, Lozan'da toplanacak barış konferansına katılmayı kabul eder.

Mütareke Hazırlıkları
19 Ekim 1922'de Refet Paşa komutasında bir Türk birliği, İstanbul'un Türk halkının görülmedik tezahüratı ve çoşkusuyla İstanbul'a gelir. Mustafa Kemal'in talimatı gereği, Refet Paşa, Padişahla ilgili olarak pek net bir şey söylememesine rağmen, Tevfik Paşa'nın sadrazamlığında İstanbul Hükümetini tanımadıklarını açıkça söylemekten çekinmemiştir. Aynı gün, gerek İngiltere'yi gerek Yunanistan'ı anlamsız bir hayal peşinde koşturan L. George görevinden ayrılır. Aslında bu istifa sırasında Atatürk ve Türk Milleti için yaptığı açıklamalar çarpıcı ve ilginçtir : 'İnsanlık tarihinde, tarihin gidişini değiştiren liderler yüzyılda bir görülür' demektedir. L. George ; ' Benim şanssızlığım bu liderin yüzyılımızda Anadolu'da ortaya çıkması ve benim karşımda yer almasıdır'. Aynı toplantı da L. George, Mustafa Kemal'in, Türk Milleti için ; 'Büyük bir şans' olduğunu dile getirir.
Lozan Barış Konferansı Dışişleri Bakanları düzeyinde yapılacaktır. TBMM Hükümeti'nin Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Tengirşenk, değerli bir diplomattır ancak bazı ciddi rahatsızlıkları bulunmaktadır. Mustafa Kemal, 'Lozan' da ödünsüz bir diplomatın varlığını arzulamaktadır. Yusuf Kemal, 24 Ekim'de görevinden istifa eder ve yerine aynı gün İsmet Paşa atanır. Mudanya görüşmeleri sırasında ne kadar şahin bir müzakereci olduğunu ispat eden İsmet Paşa, bu iş için biçilmiş kaftandır. Fakat aynı görevde Rauf Orbay'ın da isteği vardır. Rauf Orbay, Mondros Mütarekesi'ndeki kimi hatalarının bedelini ödemek istemektedir. Ancak, İsmet Paşa'nın seçilmesiyle ciddi bir hayal kırıklığı yaşar. Müttefiklerin İstanbul temsilcileri 28 Ekim 1922'de İsviçre'nin Lozan kentinde yapılacak barış görüşmelerine Ankara ve İstanbul Hükümetlerini resmen davet ederler. İngiltere'nin amacı masa başında farklı iki Türk delegasyonunun bulunmasından yararlanarak, Türk tarafını zayıf düşürmek olduğu açıktır. Fakat İngiltere'nin bu davranışı Mustafa Kemal'e istediği fırsatı vermiş, saltanat ve hilafet birbirinden ayrılarak Osmanlı Saltanatı noktalanmıştır.
İstanbul Hükümeti'nin sadrazamı Tevfik Paşa, aslında kararsız ve şaşkın bir durumdadır. Ankara'ya sürekli telgraf çekmekte ve ortak hareket önerilmektedir. 31 Ekim'de Müdafaa-i Hukuk Grubu, saltanatın kaldırılması konusundaki önergeyi kabul eder. Aynı önerge, 1 Kasım 1922'de TBMM'nde kabul edilir ve aynı gece saltanat kaldırılır.

İçerideki Galişmeler
4 Kasım 1922'de Tevfik Paşa kabinesi istifa edecek ve 6 Kasım 1922'de Ankara Hükümeti'nin yasaları İstanbul'da yürürlüğe girecektir. Çok ilginç bir biçimde aynı gün Vahideddin, İstanbul'daki İngiliz İşgal Kuvvetleri Kumandanlığı'na başvuracak ve 'kendisini güvenli bir yere götürüp götüremeyeceklerini' soracaktır. Zaten 14 Kasım 1922 de Mustafa Kemal'le görüşmek isteyen Vahideddin, bunda başarılı olamayınca 17 Kasım 1922'de İngilizlere sığınacak ve Malaya zırhlısıyla Malta'ya kaçacaktır. TBMM'de hilafet makamına Osmanlı Hanedanından Abdülmecid Efendi'yi seçecektir.

Görüşmeler Başlıyor
İstanbul'daki müttefik temsilcileri Lozan'daki barış görüşmelerinin başlama tarihi olarak 13 Kasım 1922 tarihini bildirmişlerdir. İsmet Paşa yanındaki kalabalık heyetle birlikte 11 Kasım 1922'de Lozan'a ulaşmıştır. Fakat Lozan'a ulaştıklarında toplantının bir hafta ertelendiğini öğrenirler. İsmet Paşa, bu tutumu şiddetle protesto eder. Zira bu tutum, müttefiklerin eski zihniyetlerini koruduğunu göstermektedir ve tüm barış görüşmelerinde bu zihniyetle mücadele etmek niyetiyle Lozan'a gelinmiştir. Lozan'da boşuna beklemek istemeyen İsmet Paşa, Paris'e geçer. Burada değişik toplantılara katılır ve Fransız Başbakan Poincare ile görüşür. Ulusal Savaş sırasındaki Türk Hükümeti'nin dünyayı yorumlayış biçimi üzerine konferanslar verir. Temel olarak işlediği konu ; 'Türkiye'nin şerefli bir barış istediği ve bağımsızlıktan ödün vermeyeceği' biçiminde özetlenebilir. Türkiye Lozan'a üç delege ile katılmaktadır. Baş delege İsmet Paşa'nın yanı sıra Sağlık Bakanı Doktor Rıza Nur ve eski Maliye Bakanı Hasan Bey delege sıfatını taşımaktadırlar. Bunların dışında da geniş bir danışman ve çevirmen topluluğu bulunmaktadır. Lozan Konferansı'nın başkanı, aynı zamanda İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon'dur. Toplantı davetçisi ülkeler İngiltere, Fransa ve İtalya'dır. Katılan ülkeler ise, bu üç ülke ve Türkiye dışında, Yunanistan, ABD, Romanya, Sırp- Hırvat- Sloven Krallığı (Yugoslavya) ve Japonya'dır. Boğazlar sorunu görüşülürken, Bulgaristan, Rusya, Ukrayna ve Gürcistan temsilcileri de toplantılara katılmışlardır.
İngiltere temsilcisi Lord Curzon, İsmet Paşa için zorlu bir diplomattır. Bunun yanında Kral Konstantin'in Yunanistan'ı terk etmesinden sonra yeniden Başbakanlığa gelen Venizelos'da Avrupa siyasal yaşamında çok tanınan ve ağırlığı olan bir diplomattır. Bu iki usta diplomatla İsmet Paşa konferans boyunca defalarca karşı karşıya gelecektir. (Devamı Var)