Maho Ağayı bilmeyeniniz yoktur.
Bilmeyen varsa da günümüzde Maho Ağanın veliahtlarını görmüşlerdir.
Günümüzde başkaldıranda yok, 'Sen ne dersen o olur ağam' diye peşin peşin söylüyorlar zaten.
Boyun eğmeye o kadar alıştırılmışız ki, öyle böyle değil.
'Vallahi senin gibi ağa dünyada yoktur ağam.'
'Sözünün üstüne söz söylenmez ağam.'
Ağa da zannediyor ki doğru olanı yapıyorum. Kimse yanlış demiyor.
Türk sinemasının unutulmaz repliği;
'Ula ağa pohunun üstüne poh olur mu laaaa'
'Ulan k.çınızdaki dona kadar bana borçlusunuz!'
'Bütün köyü satarım haa…'
'Sen ne dersen o olur ağam!'

***

Ağanın gireceği yer de bir karış toprak.
Yılanlar 'tısss' ben buna yaklaşmam bu ağa demeyecek.
Bazı ağalar da vardır ki sanırsınız ölümsüzlük iksiri içmiş.

Birazda Mizah;
Maho Ağa
'Maho Ağa dağ, bayır gezerken bastığı yere dikkat etmez ve
uçurumdan yuvarlanmaya başlar. Çizgi filmlerdeki gibi,
uçurumun yarısında bir ağaç parçasına zor tutunur.
Kendine gelince var gücü ile seslenir;
'Ula yoharida kimse yoh miii?'
Sadece sesi yankılanmaktadır. Aradan biraz zaman geçer. Bir gayret daha;
'Ula yoharida kimse yoh mii?'
Hiç ses soluk yoktur. Epey zaman geçer. Hava kararmaya, tutunduğu dal çatırdamaya başlamıştır.
Zaten kolunda mecal kalmamıştır. Son bir gayretle ve bağırmaktan kısılmış olan sesi ile:
'Ula yoharida kimse yoh mii?'
Derken, nereden geldiği belli olmayan, içinden mi, dışından mı bir ses duyar;
'Ben varım!'
Gözleri parlamış ve azıcık can gelmiştir Maho Ağaya;
'Ula sen kimsin?'
'Ben seni yaratan Allah'ınım.'
'Bana bir çare Allah'ım, ne olur!'
Allah;
'Saatlerdir orada sabırla ve isyan etmeden bekledin ey kulum.'
'Bu sabrın mükafatı olarak senin bütün günahlarını affettim.'
'Bırak elini ve gel cennetime!'
Maho Ağa azıcık düşünür;'
'Ula başka kimse yoh miiiiii?'