Maviyi ilk olarak 'mavi atlas, iğne batmaz, makas kesmez, suya batmaz' bilmece/tekerlemesiyle ayırt etmiştik çocukça.
Sonra dersliklerdeki zaman şeritlerinde 'yaz' mevsiminin maviye büründüğünü görmüş, yeni anlamlar yüklemiştik.
Mavinin soğuk bir renk olduğunu öğrenince, aslında içsel bir sıcaklık taşıdığından dem vurmuştuk duygusal takıntılarla.
Ağustos ile mavi rengi bütünleştirmiştik. Belki bir deniz, bir tatil özleminin rengiydi; belki bulutsuz gökyüzünün seyredildiği doyumsuz saatler…
En çok bencil özgürlüklerimiz için sevdik, ağustosu ve maviyi. Her ağustos günü, saatlere tutsak olmadan yaşanan günler demekti. Yatma, kalkma saatlerinin, davranışların hiçbir kısıtlamaya tabi tutulmadan özgürce belirlendiği mavi günler.
Mavi özgürlük demektir.

***

Orhan Veli, 'Gün olur başıma kadar mavi.' diyerek denize çağırır insanı.
Mavinin anlamı birileri için deniz, tatilse bile;
Rutin hayat akışına bir süreliğine ara verme, yeni yerler görme, başını alıp gitme arzusudur gerçekte.
Kim bilir, belki de yeni aşklara yelken açmanın renksel anlatımıdır.
Birilerine göre gökyüzüdür mavi. Üzerine şiirler yazılan, özgürlüğün ve sonsuzluğun özlenen ama ulaşılamayan resmidir.
Gönül, mavi atlas bir gökyüzünün altında terleye terleye gezinmek ister. Yaz mevsiminde ruhun derinliklerinde kalan duyguları yaşamak ister. Bireysel özgürlüğün tadına varmak ister maviyle.
Düşlerin rengidir mavi.

***

İsmet Özel'in 'Ve seni gördüm, eğninde bir mavi gözlerin vardı.' dizelerinde vurguladığı gibi; en çok da sevgilinin gözleridir mavi.
Ahmet Arif, yüreğindeki aşk yangınını maviye boyar dizelerinde;
'Maviye
Maviye çalar gözleri'
Cemal Süreya, sevgiliye olan özlemin dilini maviye teslim eder;
'Elimde uçuk mavi bir kalem' diyerek.

***

Sezai Karakoç dizelerinde hüzün mahallesine taşır maviyi.
'Bir soğuk, bir mavi, bir sızı,
Alev alev sardı her tarafımı.'
Maviyi, insanın en sıcağı, en fedakarıyla bütünleştirir Didem Madak;
'Dünyaya bile bir dünya anne lazım,
Biri sen ol maviş anne, biri ben.' diyerek.
Ve huzurlu bir ölüm için;
'Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman' arayışındadır üstat Nazım Hikmet.

***

Aylardan ağustostu ama sabırsız bir merakla bekledik günlerce, Cahit Zarifoğlu'nun dizeleriyle;
'Bulutlar açmadı,
Mavi gök orda mı?' diye diye…
Sıkıntıyla izledik, gökyüzünde ara vermeden gezinen gri bulutları ve dinmeyen 'yüz ikindi yağmurları'nı…
Günlerce Metin Eloğlu olup kafa tutmak istedik ağustosa:
'Bu ne bu,
Bu noksan gökyüzü ne?
Bu mavi nemenem bir mavi,
Neyin nesi bu bulut,
Erkeklik öldü mü be?'

***

Yine aylardan Ağustos. Nihayet gökyüzü gerdanını açtı, masmavi!
Zaman zaman bulutlanan ülke gündemi karartsa da gönül derinliklerinizi, bir düş gördüm, mavi mi mavi…
Gününüz mavi olsun!