Mezar!
Nereden takılır insanın aklına böyle şeyler?
Takılıyor işte.
Gecenin bir yarısı uyanıyorsun. Soğuk soğuk da terlemişsin.
'Korkma, yok bir şey, yat uyu,' diyecek ne annen kalmış dünyada ne de baban!
Kalmışsın tek başına…
Zaman da bütün tanıdıklarını silip süpürerek hızla akıp gidiyor mu sana?
Öyle olunca…
Her şey takılıyor işte insanın aklına.

***

Nedendir bilinmez, Sultan'ın da aklına fazlasıyla takılıyor son zamanlarda bu.
Günün en güzel saati sevdiğinle, sevdiklerinle yediğin akşam yemeği saatidir.
Bütün gün, geçim zoruna ne gereksiz insanlarla yüz yüze geldikten sonra, akşam yemek masasında sevdiğinle, sevdiklerinle karşı karşıya oturup yemek yemeyi, yemek sırasında karşılıklı küçük takılmalarla sohbet etmeyi hak etmişsin demektir.

***

Son zamanlarda…
Akşam yemeği sırasında birkaç kez şöyle dedi Sultan:
'Hani olur da… İnsan söylemek istemiyor ama…'
'Söyle söyle!'
'Hani olur da aniden…'
'Ölürsem! Öyle mi?'
'İnsanın başına her şey geliyor.'
'Doğru. Eee? Sonra?'
'Mezarının nerede olmasını istersin?'
İnsanın nutku tutuluyor bir an 'mezar' kelimesini duyunca.
'Sen dikeceksin yarim
Mezarımın taşını
Bir mendil ver sileyim
Gözlerimin yaşını.'
'Böyle deme!' dedi.
'Böyle diyorum!'
Aziz Nesin de şöyle demişti:
'Bırak olmasın mezar taşımız
Bir okul bahçesine gömsünler bizi
Çocuklar koşsun üzerimizde.'
Tabi bizi okul bahçesine falan gömen olmaz da…

***

Aziz Nesin'in, mezar istemediğini,
'Üzerimde otlar bitsin
İnekler otlasın
Çocuklar oynasın,' dediğini söyleyenler de var.
Mezar istemediği için, vasiyeti üzerine, Nesin Vakfı'nın bahçesine iş makineleriyle birden çok çukur kazdırılıp bunlardan birine defnedilmişti Aziz Nesin.
Can Yücel'in de Datça'daki mezarına saldırmışlardı!
Mezarı paramparça edilmişti.

***

Bir yakınımızın cenaze töreni…
Cenaze sahiplerinin kiraladığı otobüsle, cenaze arabasının arkasından şehir mezarlığına gidiyoruz. Yanımdaki koltukta oturan sürekli konuşuyor.
Bütün konuşması, çaktırmadan(!) kendisiyle övünmekten ibaret. Hiç ölmeyecek gibi övünmekten…
Mezarlığa yaklaşınca,
'Yerini ayırttın mı?' dedi.
'Ne yeri?'
'Mezardan yer satın aldın mı? Bak daha erken falan deme. Şimdiden al yerini. İyi yerler kapılır sana kötü yer kalır.'
Aklım durdu o an! Mezardan bile iyi yer mi kapılıyor! Hiç aklıma gelmemişti bu.
Eliyle gösterdi,
'Bak şu tepenin üzerini aldım ben. Yanımı da yengene… Bütün şehir ayaklarımızın altında!'
Vay anasını! Demek ki ora da bura gibi. İnsan arada bir kalkıp manzaranın keyfini çıkarabiliyor.

***

'Aniden ölecek olursam,' dedim Sultan'a, 'istediğin yere göm beni, biz mezar yeri falan kapamayız bu dünyada. Hatta gelip almaları için belediyeye haber vermen yeterli, insan geride kalan yakınlarına zorluk çıkarmamalı ölümüyle!...'