Milli Eğitim Bakanlığı belki de Cumhuriyet tarihinin en denetimsiz en başıboş dönemlerinden birini yaşıyor.
Okullarda yanlışlarla dolu ders kitapları okutuluyor.
Tepebaşı bölgesindeki okullarda 'ahlaka aykırı' içeriklerle dolu kaynak kitaplar dağıtılıyor.
Sözde 'değerler eğitimi' için gerici vakıflarla protokoller yapılıyor.
8. sınıf öğrencilerinin kısa bir süre sonra girecekleri sınavlarla ile bilgiler hala netleşmedi.
Bazı öğretmenlerimizin kılık kıyafetleri öğrencilere 'rol model' olmaktan çok uzak bir görüntü veriyor.
Okullardaki eğitim öğretim ile ilgili denetimler sadece okul müdürlerinin inisiyatifine bırakılmış durumda.
Eskişehir'de bazı okullar tatile girmeden bir hafta önce öğrencilerden para toplayarak 'soru kampı' tatiline çıkabiliyor. Üstelik Milli Eğitim Müdürlüğünden izin aldıklarını söylüyorlar.
Gözden kaçırılmaya çalışılan uygulamalarla 'Maarif Müfettişliği' adeta bilerek çökertiliyor.

SKANDAL MÜFETTİŞLİK SINAVI
AKP iktidarı en son Maarif Müfettişliği adı verilen denetim sistemini içinden çıkılamaz bir hale getirdi.
Türkiye genelinde 2304 müfettiş arasından sadece 500'ünün Maarif Müfettişi olabileceğine karar verilerek mevcut müfettişler 'mülakat' sınavına alındılar.
Mülakat sınavı sonucunda iki kişi hariç tüm sınava girenler başarılı kabul edilmesine rağmen 500 Maarif Müfettişi ataması yapıldı.
Türkiye'deki tüm özel ve resmi okulların, öğretmenlerin, kursların, yurtların denetim ve soruşturmaları sadece bu 500 müfettişe verilerek; İllerde görev yapan müfettişlerin denetim ve soruşturma yapma yetkileri ellerinden alındı.
Bu durum, MEB tarihinin en başıboş en denetimsiz döneminin yaşanmasına neden oldu.
Kendi yarattığı boşluğun farkına varan Bakanlık 'kadrolu müfettişleri' ile işin altından kalkamayacağını anlayınca bu sefer de soruşturmaların 'usule aykırı olarak' illerdeki bazı müfettişlerle yürütülmesini istedi.

TAM BİR KAOS YAŞANIYOR
Eğitim-İş, TEM-SEN (Tüm Eğitimciler ve Eğitim Müfettişler Sendikası) 'yönetmelik çıkmadan kılavuza dayanılarak müfettiş alımı yapıldığı' gerekçesiyle davalar açtı. Dava sonucunda; Danıştay kılavuzun yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.
Danıştay kararı sonrasında 'Müfettişlik' görevini kimlerin yapacağı tamamen belirsiz hale geldi.
Çok sayıda soruşturma ile başı sıkışan Milli Eğitim Müdürlükleri ise inceleme ve soruşturmalarda okul müdürlerini görevlendirdi.
İnceleme ve soruşturma konusunda yeterli bilgi ve deneyime sahip olmayan bazı okul müdürleri ise yeni tartışma konularının ortaya çıkmasına neden olmaya devam ediyor.

EMİR- KOMUTA ZİNCİRİ Mİ OLUŞTURULUYOR?
Denetim konusunda uzman Maarif Müfettişleri, bu değişikliklerin yapılması konusunda düşüncelerini şöyle açıklıyorlar;
'Bu değişimin nedeni; Maarif müfettişlerinin büyük çoğunluğunun karma ve laik eğitim yönünde tutum sergilemeleri, hukuk dışı talimatlar karşısında her zaman hukukun yanında saf tutmalarıdır. İnceleme ve soruşturmalarda hakkaniyetli davranmaları, hukuk düzeninden yana tutum sergilemeleri, iktidarın istediği gibi kararlar vermemeleri sonucunda böyle bir çalışma yapılmaktadır.
MEB'in Maarif Müfettişliği birimini açıkça tasfiye ederek, 'emir-komuta' zinciri içinde çalışacak bir sistem oluşturmaya çalıştığı düşünülmektedir.'
Eğitim denetimi; değerlendirme, geliştirme ve rehberlik boyutuyla eğitim sisteminin yerel ve ulusal sorunlarının çözümünde etkili rol oynayan önemli bir birimdir.
MEB, siyasal çıkarlar uğruna bu birimi tasfiye girişimlerinden ve hukuk dışı adımlardan acilen vazgeçmelidir.