Geçen yazımda İzmir'de servis aracında unutularak hayatını kaybeden Alperen vesilesi ile tekrar gündeme gelen öğrenci servis araçlarının şu anki durumunu anlatmaya çalışmış ve 2017-2018 Eğitim - Öğretim yılına girerken, okul öncesi eğitim ile ilköğretim ve orta öğretim öğrencilerinin okul servis araçları ile taşınması sürecinde daha önce yaşanan sorunların tekrarlanmaması için bir takım tespitler yaparak ihtiyaç duyulan önlemlerin alınması gerektiğini dile getirmiştim. Köşemizin sınırı nedeniyle o yazımda eksik kalan ailelere gelecek mali külfet boyutunu da bugün anlatmaya çalışacağım.
Okul servis araçları konusunda Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının 2007 tarihinde düzenlemiş olduğu ve daha sonraki yıllarda değişikliğe uğrayan Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliği uygulanmaktadır. Bu yönetmeliğin geliştirerek daha sıkı denetimle uygulanmasının özellikle düşük gelirli aileler için mali yükü arttıracağı kesin! Peki çözümü ne?
Peşin söyleyeyim Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliği ve diğer ilgili mevzuat ile öğrencilerin ulaşım hakkını bir rant aracı durumundan kurtarmak en büyük çözüm olacaktır.
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu ve Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonu'nun 2017-2018 Eğitim-Öğretim döneminde uygulanacak olan servis aracı fiyat tarifesindeki en düşük ücret 0-3 km arası, rehber personele de ödenecek ücreti de eklediğimizde 9 aylık dönemde ikibinTL'yi geçmektedir. Okullarda etüt programlarına kalan öğrencilerin bu ücretlerine ayrıca, mevcut ücretin ¼'ü oranında da ek bir ücret eklenecektir.
Asgari ücretli kişilerin ya da açlık sınırı olan aylık 1500 TL dolayında bir ücretin altındaki gelir ile yaşayan 4 kişilik bir ailenin bu ücreti ödemeleri hiç mümkün değildir. Nüfusun %20'den fazlasının açlık sınırının altında yaşadığı Türkiye'de çocukların ulaşım hakkı özel firmaların insafına terk edilemez. Bu tespitler Tüketici Hakları Derneğinin konuya ilişkin yaptığı çalışmalar da yer alıyor çok açık çok da doğru tespitler. Öğrenciler ve onların velileri bir rant aracı durumuna getirilemez getirilmemelidir. Bu noktada önerim de Tüketici Hakları Derneğinin söyledikleri ile aynı olacaktır; 'Öğrencilerin taşınmasında evrensel tüketici hakları ve sosyal devlet anlayışı ile toplumcu ve kamu yararı anlayışı yasal hale getirilsin ve uygulamaya konulsun. Bu anlayışa göre, uygulamayı devlet ve belediyeler üstlensin. Özellikle, yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan ailelerin çocukları olan öğrenciler belediyelerin ya da kamunun toplu taşıma araçları ile ücretsiz taşınsın. Ülkeyi yönetenlere sesleniyoruz; Açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan çocukların okula gidebilmesini istiyorsanız, özel okulları destekleyeceğinize, bu çocukları destekleyin. Kamu okullarını destekleyin, kamu okullarına ağırlık verin. Çünkü, bütçenin %70'ini oluşturan dolaylı vergiler ile bütçenin %15-20'sini oluşturan ve bordro mahkumlarının ödediği gelir vergisini ödeyenler bu çocukların velileridir. Bu nedenle, özel okulları ve zenginleri destekleyeceğinize açlığı, yoksulluğu ve işsizliği önleyecek toplumcu-halkçı ekonomik ve sosyal politikaları uygulayın ki, bu kesimlerin çocukları rahatça okula gidebilsinler ve eğitim düzeyleri yükselsin.'